Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz Turizm Bakanlığı'ndan Erkan Mumcu' yu alıp yerinde büyük Türk reformcusu Mustafa Taşar'ı atayınca küçük bir İngilizce tartışması çıktı.
Taşar İngilizce bilmiyordu. İngilizce bilmeyen adamdan turizm bakanı mı olurdu?..
Taşar bir türlü "Sokrates öldü - Kedi de öldü - O halde Sokrates kedidir" mantığı uygulayarak eğer İngilizce tek şart ise, o zaman bütün İngilizce hocalarının turizm bakanı olması gerektiğini söyledi. Belki "Nasıl turist olmak için İngilizce bilmek şart değilse turizm bakanı olmak için de şart değildir" deseydi, daha mantıklı olacaktı.
İngilizce bilmek ne kadar önemli?
Sanırım İngilizce bilmek, turizm bakanı olmaktan daha makbuldür. Çünkü (eğer Hülya Avşar'ın bir sanat profesörü ile ilgili söylediklerini biraz değiştirerek kullanacak olursak,) turizm bakanlığı, cahillik gibi, geçicidir. İngilizce ise, eşeklik gibi, bâki kalır.
Diller su gibidir, insanlar da kotra. Kotranızla küçük bir gölde salınabilirsiniz veya kendinizi bir okyanusun uçsuz bucaksızlığına vurabilirsiniz.
Türkçe ve Türkçe gibi diller küçük birer göldürler. İngilizce ve İngilizce gibi diller -Almanca, Fransızca- ise birer okyanus. İngilizcede Türkçeden on binlerce daha fazla kelime vardır.
Birçok bilim dalında okun ucu ile birlikte seyahat etmenin tek yolu, İngilizce ile gitmektir. İnsanlığın ortak mekânı Internet'ten İngilizce bilmezseniz yararlanma olanağınız sıfıra yakındır.
Hemen hemen bütün dillerin önemli edebi eserlerini İngilizce çevirilerinde bulabilirsiniz. Eğer sadece Türkçe biliyorsanız dünya edebiyatının ancak miniskül bir bölümünden içebilirsiniz.
Dil açık bir denizdir. Onu bilen herkes oraya açılabilir. Zaten İngilizce artık sadece İngilizlerin değil insanlığın ortak dilidir. İngilizce yazan en iyi romancılardan bazıları -V. S. Naipaul, Kazuo Ishiguro- İngiliz değildir.
Bu asrın sonunda dünyada yaşayan belki de herkes az çok İngilizce bilecek. Avrupa'da yaşan halkların %41'i İngilizce biliyor. Hollanda'da bu oran %80'dir.
İngilizce bilmek, iyi bir iş bulmanın en temel koşullarından biri haline geldi. Business Week'in araştırmasına göre İngilizce bilenler, bilmeyenlerden %25 ile %35 daha fazla maaş alıyor.
Fransız Alcatel ile Finlandiyalı Nokia'nın şirket dili İngilizcedir. İrlanda'nın dünyanın en büyük denizaşırı yatırım menzillerinden biri olmasının nedeni İngilizcedir.
Bunun için yaygın İngilizce öğretilmesi birçok devletin önde gelen görevleri arasına girdi. Uluslararası rekabet alanında altlarda ezilmemek için İngilizce silahı şarttır. Çünkü, Business Week'in tarifi ile, artık "İngilizce, tornavida kadar temel bir endüstriyel alet haline geldi."
Meclis'te milliyetçi ve muhafazakâr kanadın yabancı dilde eğitim yapan okulları kapatmak için önerge vermesi ve Taşar'ın İngilizce bilmemesi konularına bu açıdan bakmak belki daha aydınlatıcı olabilir.