Sevgili patronum.. Size, bugün, bizim buralardan haberler vereyim istedim.. Yüzyüze görüşemediğimiz için, bunları size ancak bu mektubu yazarak anlatabileceğim.. Yüzyüze geldiğimiz zaman da neden bu mektup için 1 hafta beklediğimi anlatacağım.. Ama şimdi anlatamam..
Önce patron; SABAH bayrağı gönderde, aslanlar gibi dalgalanıyor.. Siz hiç merak etmeyin.. İçinizin tam rahat olmadığını biliyorum ama, yine de içiniz rahat olsun diyeceğim.. Bizler burada oldukça da, bu bayrak, bu gönderde dalgalanmaya devam edecek..
Bizlere gelince patron; sizi gerçekten çok özledik Dinç Bey.. Gazeteciliğinizi özledik.. Patronluğunuzu özledik.. Kızmanızı özledik.. Gülmenizi özledik.. Tavla oynarken konuştuklarımızı özledik.. İnsanlığınızı özledik Dinç Bey.. Beni çağırırken, taktığınız adla seslenmenizi de özledik.. Ne bileyim, o kadar çok şeyi özledik ki..
Ama, ne yalan söyleyeyim patron, siz aramızda olmadan, bizim buralar, sizin aramızda olduğunuz kadar keyifli olmuyor..
Birlikte çalışmamızda 16 yılı devirdik Dinç Bey.. SABAH'a çok büyük emek verdik hepimiz.. Her taşında, her tuğlasında emeklerimiz var. Sizin de bizim de.. Sonuna kadar, bütün gücümüzle, SABAH'ı dimdik ayakta tutmaya çalıştığımızdan emin olun.. Zaten eminsinizdir ama yine de bunu söylemek içimden geldi..
Bütün bu yıllar içinde de patron, birlikte güldük, birlikte üzüldük, birlikte hatalar yaptık ve de yine birlikte ve de büyük heyacanlar içinde, Türkiye'yi olması gerektiği yere, o yüksekliğe, o saygınlığa taşımaya çalıştık.. Çıtayı hep yüksek tutmaya uğraştık..
Geçen hafta çok heyecanlı idik patron, çok heyecanlı.. Geleceğinizi umuyorduk.. Herkes gazetede idi.. Bütün arkadaşlar, hep beraber 7'nci kata çıkıp, her ne kadar siz böyle törenleri sevmeseniz de, sizi kucaklamak için hazırlık yapmıştık.. Ama maalesef olmadı.. Ne diyeyim, bilemiyorum.. Neyse...
Ama içimde öyle bir his var ki, yakında bu mutlaka olacak sevgili patronum.. Buna inanıyorum..
Gazetede buluştuğumuz gün, bizlere, "Nerede kalmıştık çocuklar?" diyerek, aynı heyecanla, yani SABAH'ı çıkardığımız o günlerdeki heyecanla, daha uzun yıllar, bizlerle birlikte gazetecilik yapacaksınız.. Buna adım gibi eminim..
Gazetede sizi şahsen tanımayan arkadaşlara, zaman zaman, sizi anlatmaya çalışıyorum.. "Dinç Bey nasıl bir insan?" diye gelip soranlara anlatıyorum da.. Gençlerin moralleri çok önemli.. Onu hep yüksek tutmak lazım..
Ve siz gazeteye girerken Dinç Bey, pek çok kişinin gözlerinin dolacağını da, bu mektubumda size duyurayım istedim..
Unutmadan ekleyeyim patron, yeni projeler üzerinde de konuşuyoruz arkadaşlarla.. "Yeni ne yapabiliriz?" sorusuna cevap arıyoruz.. Ancak, şimdiye kadar, sizi tatmin edecek bir şey bulamadık doğrusu.. Bulamadığımızı da hissediyoruz.. Çünkü sizi tanıyoruz.. Bir şey söyleyeceğiz, kızacaksınız.. Onun için dersimizi iyi çalışmamız lazım..
Sizinle, "Sadece rahat günleri değil, ama sıkıntıyı da paylaşmak" çok, çok önemli patron.. Şimdi "Nereden biliyorsun?" diye soracaksınız. "Sizi tanıdığım için Dinç Bey" diye cevap vereceğim..
Yakında görüşmek üzere sevgili patronum.. Kendinize iyi bakın lütfen.. Sizin gazeteciliğinize, sadece bizlerin değil, ama Türkiye'nin de ihtiyacı var..
Şimdi aklıma geldi; günlerdir gazetelerdeki haberlere bakınca, kimbilir ne kadar çok şeye kızıyorsunuzdur.. (Burada gülümsedim.. Belki siz de gülümsediniz..)
Evet.. Görüşmek üzere sevgili patronum.. Hem de yakında...