kapat
05.09.2001
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Editör
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )

Efsane böyle döner asıl!..

"Efsane geri döndü" başlığı kullanılacaksa eğer, işte bu Nükhet Duru için kullanılmalıydı..

70'li yıllarda tam bir efsaneydi Nükhet.. Pop müziğimizin en büyük yorumcusu, belki de tek Divasıydı.. Sonra birbiri ardına yanlışlara başladı. Assolist olmak ve zamanındaki sevgilisine uymak için aniden popu bırakıp, alaturka söylemeğe kalkıştı. Bütün sevenlerini, tapanlarını kızdırdı, küstürdü.. Hatasını anlayıp popa dönünce, yanlış kişilerle yanlış şarkılar yapıp iyice battı..

Derken..

Darüşşafaka Açık Hava Tiyatrosundaki konserden sonra bizim Los Angelesli Kazım "30 yıl sonra ilk defa izliyorum.. Bu Nükhet eskisinden de muhteşem olmuş" diye özetledi, herşeyi..

Efsane gerçekten geri dönmüştü..

Sahnede müthiş bir yorumcu vardı.. Müthiş bir dişi.. Müthiş bir showgirl..

Ali Kocatepe şarkıları ile girdi.. Cenk Taşkan (Majak), Mehmet Teoman şarkıları ile ile devam etti.. Nükhet'i Nükhet yapan, dev şarkılarla yani.. Ben Gene Sana Vurgunum, Melankoli, Anılar, Beni Benimle Bırak..

Yıktı geçti.. Ardından yeni şarkılarını söyledi.. Söyledikçe coştu, coştukça söyledi.. "Bu gece günahın tam zamanı" derkenki Nükhet anlatılmaz.. Orda olup görmek gerek..

Ara ara, minik anekdotlar nakletti.. Tadında bıraktığı taklitlerle.. Ajda ve Tarkan'ı ("Hani bu ülkede dinleyecek konser bulamıyorum" diyen Tarkan), iki hareketle bir anlattı, ölürsünüz..

Bir de harika orkestra var arkasında.. Hem Asım vuruyor, hem Cezmi.. İki davul devi.. Klavyelerde Cengiz ve Buğra gibi tuşlarla dans eden iki müthiş adam.. Ve de Cenk Taşkan, basta.. Yani böyle bir orkestra ile ben de söylerim gibi geliyor ya.. Öylesine işte..

Bir hem kendisi, hem sesi güzel vokalisti var.. Özlem.. Konser arasında yanıma geldi.. "Beş yıl önce Pop-Şov yarışmasından sonraki yazınızda 'Jüri Özlem'e yazık etti' demiştiniz.. O Özlem benim işte" dedi.. Kendi CD'si yakında çıkıyormuş..

Amerikanın, Amerikan medyasının Ella'ya, Aretha'ya nasıl sahiplendiğini biliyorum..

Türkiye de Nükhetlerine sahip çıkmalı.. Böylesine efsaneler, iki günde bir doğmazlar, çünkü..

İzmir Fuarı devrim bekliyor!..
Dünya eski dünya değil.. Türkiye eski Türkiye değil.. Dünya-Türkiye ilişkileri, hiç eskisi gibi değil.. O zaman eski İzmir Fuarı olur mu?.. Fuarın eski günleri geri döner mi?.. Mümkün değil..

İzmir Fuarı bitkisel hayatta.. Yeniden canlandırma gerek.. Güne, güncele uygun yepyeni bir düşünce ile baştan aşağı elden geçmesi gerek.. İzmir Fuarında devrim gerek..

..Ve de bu devrimi yapacak adam, Fuar'ın başında..

Fevzi Hepşenkal..

İzmirli..

Gazeteci..

İzmir'i en iyi gözleyen, gelişmeleri en iyi izleyen adam..

Gittik, Fuara baktık.. Fevzi, bitkisel hayattaki fuara serum takmış, makinaya bağlamış, hayatta tutuyor.. Öte yandan elinde müthiş bir proje var.. Gerçekleştirebilirse, Fuar, bugüne uyacak, ayağa kalkacak..

Türkiye'nin dış ülkelerle ticari ilişkilerindeki gelişme artık, öyle yılda bir, bir pavyonda mal teşhirini gerektirmeyecek boyutlara vardı.. Artık bu pavyonlar nerdeyse rica minnet açılır oldu.. Konulu Fuarlar zaten yıl boyu açılıp büyük ilgi gördükleri için, firmalar da bu pavyonlara gelmiyor.. O zaman tepeden bakıldığında uçak hangarları gibi duran o çağ dışı, biçimsiz yapılara artık ihtiyaç yok..

Fevzi'nin niyeti, ayaküstü bana anlattığından anladığım kadarı ile şöyle..

Bu pavyonların hepsi yıkılacak.. Fuar, İzmir'in kalbinde fevkalade ihtiyaç duyulan dev bir dinlenme ve eğlenme parkına dönüşecek. Bu dev parkın bir köşesinde, her hafta sonu açılan konulu fuarlara ev sahipliği edecek, tüm dünyada örneği olan tek çatı altında kapalı fuar ve sergi alanı, yani Messe kurulacak. İzmir'de o kadar kısa kaldım ki Fevzi ile uzun uzun konuşma şansım olmadı. En kısa zamanda gidecek ve onu planlar ve maketler önünde dinleyeceğim..

Fevzi, Fuarın kaderi açısından çok önemli bir adam ve şiddetle desteğe ihtiyacı var, çünkü..

Odasına girdiğimde duvarda bir poster gördüm.. Bir tanesi şimdi benim odamın duvarını süslüyor..

Kartacalı Anibal'in bir sözü bu..

"Ya bir yol bulacağız.. Ya bir yol yapacağız!.."

İşte başarının sırrı bu.. Anibal'i Kartaca'dan Roma'ya getiren tarihsel mucizeyi gerçekleştiren inanç ve kararlılık.. İşte "Yol yok" diye geri dönmemenin çaresi..

Ya bir yol bulunacak.. Ya bir yol yapılacak..

Fevzi işte bu adam..

***
Fuarın ortasına yığılmış büfeleri ve tezgahları ordan kaldırmış Fevzi.. Havuz etrafında geniş bir alan açmış.. Burada her gece bedava halk konserleri verdiriyor.. Kriz döneminde moral için birebir bu konserlere, Fuara gelen sanatçıların gönüllü katılması da hoş.. Kriz bizi birbirimize yaklaştırmaya başladı nihayet.. İbrahim Tatlıses, hem de Açık Hava Tiyatrosu tıklım tıklım dolu iken, fiatları nerdeyse yarı yarıya indirmiş.. "Bunlar Halk Konseri ise, halka yıkım olmamalı" diyerek..

Şimdi İzmirliler, kendi hemşehrileri Sezen'den de benzeri bir jest bekliyorlar.. Sezen biletleri de yüklü çünkü.. Ailece giderseniz, aylık asgari ücret..

***
Pakistan pavyonunda bir Atatürk Fotoğrafları sergisi açmış, Fevzi.. Hayatımda ilk defa gördüğüm Atatürk Fotoğrafları ile harika bir sergi bu.. Bu sergi Türkiye'yi dolaşmalı derim.. Kültür Bakanlığı mı yapar, sponsorlar mı bulunur bilmem.. Bu sergiyi her Türk görmeli..

Bir harika sergi de Fuar Galerisinde, Balaban'ın.. Ne güzel tablolar yapmış Balaban.. Bir dönemi resimleri ile nasıl yaratmış..

Dibek döven kadınlar, beni çocukluğuma, köyüme götürdü.. O kadınların arasına katılırdım, tokmaklardan birini kapıp.. Nasıl bir şenlik olurdu..

Ya o Nazım ile Refik Erduran'ın kayıkla kaçışını anlatan simgesel tablo..

Balaban'ın kuşları ve balıkları da, Nazım'la beraber kaçıyorlar.. Balaban o tabloyu bugün yapsa, gene böyle mi yapardı diye düşündüm..

Kitapçılar, Plakçılar bulvarı gibi düzenlenmiş bölümün Fuarın en canlı yeri olması hoşuma gitti.. Burada da kürsü kurulmuş, Hyde Park gibi.. Ozanlar gelip şiirlerini okuyorlardı, o gece..

Ben niye gittim..

Akşam üzerleri ana konusu "Umut" olan söyleşiler düzenlemiş Fevzi.. Düşünürler, iş adamları, gazeteciler, asla kaybetmememiz gereken tek şey, "Umut" üzerine konuşuyorlar..

Konu umut olunca, yılların "Umut Taciri" Hıncal olmadan olur mu?..

Fevzi aslında İzmir'in çocuğu Mustafa Denizli'yi de çağırmalıydı, bu toplantılara..

Bu ülkenin önüne büyük hedefler koymaktan ve büyük hedeflere ulaşma umudu vermekten çekinmeyen adam.. Türk futbolunu bugünlere getiren "Düşünce devrimi"nin öncüsü Mustafa Denizli anlatmalıydı umudun yaşamda ve başarıdaki yerini..

SEVDİĞİM LAFLAR
Bir ülke iyi yönetiliyorsa, yoksulluk ve düşkünlüğün varlığı, utanç verici bir şeydir. Bir ülke kötü yönetiliyorsa, zenginlik ve onur gibi şeylerin varlığından utanç duyulmalıdır.

Konfüçyüs (Teşekkürler Recep)

TEBESSÜM
Fıkra Murat Birol'dan

Einstein konferanslarına hep özel şoförü ile giderdi. Yine bir konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün şöförü Einstein'a, "Efendim, uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve artık neredeyse söyleyeceğiniz her şeyi kelimesi kelimesine biliyorum" dedi.

Einstein gülümseyerek ona bir öneride bulundu. "Peki, şimdi gideceğimiz yerde beni hiç tanımıyorlar" dedi. "O halde bugün palto ve şapkalarımızı değiştirelim, benim yerime sen yap konuşmayı, ben de arka sırada seni dinlerim."

Şoför, gerçekten çok başarılı bir konuşma yaptı ve sorulan tüm soruları doğru yanıtladı. Tam yerine oturacağı sırada bir kişi, o güne kadar konferansta sorulmamış bir soru sordu. Şoför, hiç duraksamadan soruyu soran kişiye döndü ve "Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok garip" dedi. Sonra da Einstein'ı işaret ederek şöyle devam etti:

"Şimdi size arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve sorduğunuz soruyu, göreceksiniz o bile yanıtlayacak."

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır