kapat
02.09.2001
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Editör
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )

Aşk.. Sevgi.. Alışkanlık..

Sonunda Haşmet'i de işin içine çektik.. "Ne zaman yazacak" diye merak ediyordum zaten..

Çünkü Haşmet, aşk ve sevgi konularında gençlerin yeni "Guru"su.. Yazılarını ibadet gibi okuyorlar.. Ben de çok mutlu oluyorum.. Hatta keyif de alıyorum, içten içten.. Ondaki cevheri ilk keşfedenlerden biriyim diye..

Şimdi Tülay German, hayatını anlattığı o çok şirin, o romansı biyografisinde daha 17 yaşında bir genç kızken, sevgilisi Mario'nun evlenme teklifini "Seni evlenemeyecek kadar çok seviyorum" diye reddetmişti ya..

Ordan çıktı herşey..

Evlenmek aşkı öldürür mü?..

Dört harika sene süren beraberlikten sonra, evlendiğimiz gece durup dururken, kendi kendime "Oğlum Hıncal inişe geçtiniz" dediğimi hatırlamıştım..

Evlilik müessesesini, masaya yatırmıştık..

Tülay geçen hafta Paris'ten harika bir mektupla katılmıştı.. Dün de Haşmet bir nefeste okuduğum güzellikte karşı tezi yazmış.. Tabii evli Haşmet, bu konuda ne derecede tarafsız bilirkişi olur bilemem.. Kılıbıklık ölçüsü de var işin içinde.. Yani, o yazıyı okuyan eşten oklavayı yemek de var, sabah traş olurken..

Şakası tabii.. Haşmet'in çok haklı yanları var, savunmasında..

Aslında ben evlilik kurumuna karşı değilim..

Aslında..

Aslında, billurlaşmış fikirlerim yok..

Aşk evlenince bitiyor.. Bitmese de külleniyor.. Ama acaba evlenildiği için mi bitiyor, bitmesi gerektiği için mi?..

Aşkta "Yeni"nin önemi var..

Aşkta "Doymamış arzular"ın önemi var..

Eskiyince, arzular tatmin olunca, insanlar yenilerini mi arzu eder oluyorlar?..

Peki yeniyi arzu etmek, aşk mı?.. Aşk o kadar somuta indirgenebilir mi?..

Tarih boyunca bu soruya kim yanıt vermiş ki, ben vereyim..

Efraim Kishon'un enfes bir taşlamasıydı bu konuya, "Tarla Kuşuydu Jülyet" oyunu..

Ayten Gökçer Jülyet'ti.. Cüneyt Hoca da Romeo.. Efendim, Shakspeare'in oyununun sonunu değiştiriyor, İsrailli.. Ölmüyor, kurtuluyor ve evleniyorlar..

Kishon'un oyunu bu evlilikte 20'nci yıl dönümü falan sırasında geçiyor..

Sefilliği görüyorsunuz.. O dünya durdukça yaşayacak aşkın, evlenince ve yıllanınca ne hale geldiğini görüyorsunuz.. Shakspeare'in onları öldürerek aşk adına nasıl muhteşem bir şey yaptığını düşünür oluyorsunuz..

Ve bütün masalların niye evlenme gecesi bittiğini anlıyorsunuz..

Onlar muradına erince masal bitip, gerçekler başlıyor çünkü.. Kerevetine çıkan bizlerin asla görmediği gerçekler.

Evlilik ve aşk..

Bu boyutta kaldığımız sürece sonucu çözemeyiz..

Evlilik kurumunu kurtaran şey bambaşka bir sözcükte gizli bence..

My Fair Lady'de Profesör Higgins söylüyor..

"I have grow accustomed to your face.." diye başlayıp, yüzünden itibaren her yerine nasıl alıştığını anlatıyor, Eliza'nın..

Higgins'i evlenmeye götüren yol, alışmak..

Bizde şarkılar söylüyor..

"Alıştım sana bir tanem" diye..

Ve de, hem de nasıl bir iddia ile..

"Alışmak, sevmekten zor geliyor.."

Gerçek değil mi?..

Aşk kolay.. Bir görüşte bile oluyor.. Sevmek biraz daha uzun bir yol..

Ama alışmak..

Alışkanlık.. En zorlusu o değil mi?..

En zor vazgeçilenin adı o değil mi?..

Alışkanlık..

Onsuz yapamamanın adı o değil mi?..

Alışkanlık..

Tutkunun adı o değil mi?..

Alışkanlık..

Bulamayınca, çılgın gibi özlemenin, deli gibi aramanın, bulamayınca ölümcül krizlere girmenin adı değil mi, alışkanlık..

Evlilik kurumunu yıllarca ayakta tutan, gümüş, altın, platin yıllara taşıyan en güçlü duyu bu işte!..

Alışkanlık..

Aşk değil bu.. O bitebilir..

Sevgi de değil.. O da bitebilir..

Ama size "Yokluğuna dayanamam" dedirten alışkanlık bitmez.. Tersine giderek yoğunlaşır.. Sizi onsuz yapamaz hale getirir..

"Yüzüne alıştım, tenine, kokuna alıştım" diyorsanız.. Yokluğunda, gazete okurken gelip sizi rahatsız etmesini dahi özlüyorsanız, Profesör Higgins'in final sözünü bağırmanın zamanı geldi demektir:

"Eliza, terliklerimi getir!.."

Hakan&Utku'dan Tatil Keyfi

TL'ye itibar nasıl kazandırılacak?
* Türk Lirası'ndan bahsedileceği zaman başına "sayın" konacak. Gerekirse paramızın adı değiştirilip "Türk LirAĞAsı" olacak.

* Psikolog Acar Baltaş acele Merkez Bankası'nın başına geçirilip TL'ye yoğun terapi uygulanacak. Kendine güveni geri kazandırılacak. Dolardan eksiğinin olmadığına hatta fazlası olduğuna ikna edilecek.

* Seferberlik ilan edilecek. Eli ispirtolu kalem tutan herkes bulduğu Dolar ve Mark'ın sonuna 3 sıfır ekleyecek. Ayrıca üstlerindeki resimlere sakal bıyık yapacak. Sakal ve bıyıklı olan resimlerin ise dudakları boyanacak. TL'nin sonundaki sıfırlar da çamaşır suyu ile silinecek

* Çarşı girişlerindeki duvarlara "Burada Türk Lirasıyla alışveriş yapmayan eşşektir" yazıları asılacak.

* Düğünlerde havalara artık TL saçılacak. Memeliklerine Dolar sıkıştırılan dansöz tokadı basacak..

* TL banknotla kokain çeken bağımlılara ucuz kokain temin edilecek.

* Döviz büfeleri sosisli sandviç, kaşarlı tost satan büfeler haline dönüştürülecek.

* Esnafın dükkanlarındaki "peşin satan-veresiye satan" figürlü resimler "TL'yle satan - Dolarla satan" olarak değiştirilecek.

* TL ile borcu olanın borcu silinirken dolarla borçlananlara kur 2,5 milyon olarak uygulanacak.

* Dağlara taşlara "1 Türk Lirası dünyanın parasına bedeldir. Ne mutlu TL kullanıyorum diyene" yazılacak.

* Amerikan Merkez bankasının yetkilileri Türkiye'ye çağırılıp "Kardeşim paranıza söz geçirin, bizimkinin moralini bozuyor" denerek yardım istenecek

* Dolar'la maaş isteyenler yakalanıp tüye ve katrana bulanarak şehir meydanlarında dolaştırılacak. "Bir daha döviz istersen döveriz" şeklinde uyarılacak.

* TL banknotlar dikdörtgen değil elips, eşkenar üçgen, yıldız gibi şekillerde basılacak. Böylece TL'miz dünyada tek olacak. İtibarın kralını görecek.

* Okullarda Yerli Parası Haftaları düzenlenecek. Öğrenciler sınıflarda TL ile aldıkları abur cuburları yiyerek haftayı kutlayacaklar.

* Parayı buruşturup önlüğüne tıkan pazarcılardan cebinde taşıyanlara kadar herkese ceza kesilecek. TL'yi baş hizasında hatta üzerinde taşıma zorunluluğu getirilecek.

* Nefesi kuvvetli hocalar tutulup "TL çıksın Dolar düşsün" dualarına çıkılacak.

* TL basan kalpazanlara Türk Lirası'na olan inançlarından ötürü plaket verilecek.

* Halk arasında söylentiler üretilerek TL'ye destek verilecek. Yabancı paralar gözden düşürülecek. "Arka arkaya 40 alışverişini TL ile yapanın bütün istedikleri oluyormuş. Düğünde TL takılan çift mutlu mesut yaşıyormuş. Üstüne dolar takılan gelin damat gerdek gecesi kavga ediyormuş. Doları yastık altı yapan yattığında korkulu rüya görüyormuş.

Dolar kanser, mark AIDS yapıyormuş. Sterlin taşıyanın çocuğu olmuyormuş" söylentileri kulaktan kulağa yayılacak.

* "TLvole" isimli bir magazin programı hazırlanacak ve tüm kanallarda gösterilecek. "Dolar Mark'la yaşıyormuş. Sterlin Frank'tan çocuk aldırmış" gibi haberlerle "namuslu TL" imajı yerleştirilecek.

* Bunların hiçbiri işe yaramazsa pul olan paramızın değerini artırmak için tedavüldeki tüm TL'ler toplanıp yakılacak. Üç beş tane bırakılıp elimizi öpen koleksiyoncuya yüksek fiyatla satılacak.

hakanutku@hotmail.com

Üzücü son!..
CNN Türk Polis muhabiri Yavuz Karakoç'u eleştirmiştim.. Ülkemizin en yaygın hatasını, bir haber kanalında tekrar edip "Var mı" diye gelen soruya, "Evet, yok" diye garip bir yanıt verdiği için.

Bana bir e-mail çekti.. İçinde korkunç bir cümle vardı:

"Ben sizin gibi yüz kızartıcı nedenlerden mafya babalarının kurşunlarına hedef olmadım.."

Bir gazeteci, hele bir polis muhabiri için çok ağır bir ithamdı. Doğru yanlış bir bilgiye dayanıyordu mutlak. Açıklamasını, ya da özür dilemesini istedim.

Önce CNN Türk Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Boratav aradı.. Ardından Genel Müdür Taha Akyol..

Akyol "Ben yazınızın kesilip servislere asılarak dikkate alınmasını ve bu anlamsız 'Evet' sözcüğünden kesinlikle vazgeçilmesini istedim" dedi..

Boratav beni çok üzen haberi verdi.. Yavuz Karakoç'un CNNTürk ile bağlantısı kesilmişti.. Ferhat "Sizinle tartışması değil mesele.. İstediği gibi tartışır, karışmam.. Ama bir polis muhabiri 'Sizin gibi yüz kızartıcı nedenlerle mafya babalarının kurşunlarına hedef olmadım' lafını bu kadar kolay söylüyorsa, artık onunla çalışma imkanım kalmaz. Polis muhabiri mafya haberlerini de izler, yazar.. O zaman ona sonuna dek inanmam gerek. Bu inancı yitirdim mi olmaz" dedi..

Anlattım..

"Yavuz Karakoç, tek suçlu değil.. Bu kuşağı, boş vere, boş vere biz yetiştirdik.. Bugün medyada onlarca Yavuz var.. Bu gencin talihsizliği, o hatayı yaptığında benim ekran başımda olmam.. Ondan sonra yaptıkları gerçekten önemli.. Ceza görmeli, ama bu ceza, hem de böyle bir kriz döneminde işsiz kalmak olmamalı" dedim..

Taha Akyol'un da, Ferhat Boratav'ın da duyarlıklarına teşekkür ediyor, ama kararlarını tekrar gözden geçirmelerini gerçekten, yürekten diliyorum..

Lütfen!..

PAZAR NEŞESİ

Pazar Neşemiz bu hafta Yıldırım Tuna'dan
Milli Park Polisleri, adamın birini nesli tükenmekte olduğu için koruma altına alınan bir "Boz Kartal"ı kesmiş, pişirip yerken görmüş ve derhal bu çok kıymetli ve korumaya alınmış bir hayvan türünü öldürdüğü için tutuklamışlar..

Mahkemede adamın avukatları müthiş bir savunma yapmışlar.. "Bu adam ormanda yolunu kaybetmişti. Günlerce aç bilaç dolaşırken bu kuşu gördü. İki seçeneği vardı.. Ya kartalı öldürecekti. Ya kendisi ölecekti" diye..

Yargıç bu savunmayı kabul edebileceğini söylemiş. Kararını açıklamadan önce, sanığa dönmüş... "Son birşey sormak istiyorum" demiş, "Ben de av meraklısıyım da.. Bu Boz Kartalın etinin tadı nasıl birşey?"

"Valla efendim!" demiş adam "Tam olarak Kelaynak ile Mavi Gagalı Puhu Kuşu tatlarının arası birşey..!"

BİZİM DUVAR
Şok! Türk erkeğinin penis uzunluğu 15 santimmiş. Demek ki türküyü şöyle değiştirmek gerekecek; "15'liler geliyor kızların gözü yaşlı"

Hakan&Utku

EĞER
..dünya tarihinin ünlü davalarından birinde yargıç olabilseydiniz, hangisini seçerdiniz?..

..evinizi birisinin evi ile birebir takas etme şansınız olsa, kiminki ile değiştirirdiniz?..

..dünya tarihinin ünlü diktatörlerinden biri olabilseniz, kimin yerini almak isterdiniz?..

SEVDİĞİM LAFLAR
Bir şirket çalıştırdığı insanlarla tanınır.

www.superbahis.com


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır