kapat
02.09.2001
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Editör
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Rahsan Hanım'ın tatlı çilesi


AŞK MI, MANTIK İZDİVACI MI?
* Evlenmek şans meselesidir. Genç evlenmelerde hayat iki kişiyi bir arada yoğuruyor. Yavaş yavaş birbirlerine benziyorlar. Fizikman bile.

KOCASINA NASIL YARDIM EDER?
* Eşim konuşurken, ben yoksul halkla temas ederim. Sonra gelir, kocama anlatırım. Kocam kendisine çok yardımcı olduğumu söylüyor.

BÜLENT BEY KADINLARA BAKAR MI?
* Aramızda kıskançlık mevzuu olmamıştır. Kocamın hiçbir kadına baktığını görmedim. Yani hayranlıkla... Yoksa gözlerini kapatacak değil a...

Yıl 1969... Bülent Ecevit, CHP Genel Sekreteri. Yıldızı parlayan politikacılardan. Hayat Dergisi, Ecevit'e her gezisinde eşlik eden Rahşan Hanım'la bir röportaj yayınlıyor.

Rikkat Köknar'ın yazdığı, Taner Attila'nın fotoğrafladığı röportaj, Hayat dergisinin 51'inci sayısında yayınlanıyor. Rahşan Hanım'ı kamuoyuna tanıtan ilk röportajlardan biri. Rahşan Hanım, kocasına nasıl yardımcı olduğundan, "aşk mı yoksa mantık izdivacı mı" konusunda gençlere öğütlere, hatta kıskanç olup olmadığına kadar, kendilerine dair önemli bilgiler veriyor. Bu bilgileri verdiği sırada Ecevitler, 23 yılı geride bırakmış. Geçen hafta ise, 56'ncı yılı doldurdular.

Zaman Tüneli'nden geçiyoruz ve işte Hayat Dergisi'nde yayınlanan "Rahşan Ecevit'in tatlı çilesi" başlıklı yazı.

Yazan: Rikkat Köknar,

Fotoğraflar: Taner Atilla

Hayat Dergisi, 11 Aralık 1969, Sayı:51

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Bülent Ecevit Beyin evine gidiyoruz. Bahçelievler'de, Altıncı sokağa saptık... Ankara'nın pek lüks bir semti gibi görünmüyor bana buraları: Birbirlerinden aralıklı alelade apartmanlar... Arada evler... "Fakat gene de şehrin başka yerlerinden daha açıklık, daha ferah..." diyorum kendi kendime. Bahçeli güzel bir villa bekliyorum yolumuzun üstünde.

Geçtiğimiz binaların numaralarına bakıyoruz. Durduk... Bir bahçe. İçinde tek katlı gözüken küçük bir ev. Yanlış mı geldik acaba? (...)

Kapıyı Rahşan Ecevit açtı. Bizi içeriye aldı. Küçük bir antreden sonra, salonda yer gösterdi. Oturmuş, biraz şurdan buradan konuşurken, kendisini inceliyordum: İnce, zarif, hoştu. Saçları kumral. İnsana derinden bakan manalı, güzel gözleri var. Kibar, entelektüel tipli. Hiç boyanmamış. Dudaklarında en hafif bir ruj izi bile yok. Üstünde dümdüz bir etekle kazak. Ne bir kolye,ne bir broş, ne de bir yüzük takmış. (...)

- Beyefendiyle nasıl tanıştınız?

- Okulu bitirmemize üç ay kala Kız Koleji'nde, Erkek Koleji'nden öğrencilerinde katıldığı bir piyes temsili münasebetiyle. Erkek, kız karışık, "Faust" oynanıyordu. Ben çekingen olduğum için rol almak istemedim. Sahnenin dekor işleriyle meşgul oldum. Bülent, tek başına şiir korosunu yapıyordu piyeste. Tek kişilik koro! O sıralar buluşuyor, konuşuyorduk. Kısa bir süre sonra kolejden mezun olduk. Okulu bitirince, ayrıldık. Sekiz ay hiç görüşmedik. Fakat gönlümüzü vermiştik ikimiz de. Birbirimizi gene bulduk ve evlendik. Bir aşk evlenmesi yapmışlardı. Hem de yıldırım aşkı!

EVLENMEK ŞANS
Sordum:

- Fikrinizce en sağlam temele dayanan evlenmeler hangileridir? Aile denkliği üstüne kurulmuş olanlar mı? Aşk izdivaçları mı? İyice tanıyarak, kafaca ve ruhan anlaşarak yapılan evlenmeler mi?

Omuz silkti:

- Bence bunların hiç birisi anlam taşımaz. Evlenmek bir şans meselesidir. Çünkü insanların bilinmedik tarafları sonradan meydana çıkar. Fakat genç evlenmelerde, hayat iki kişiyi aynı yolda bir arada yoğuruyor. Yavaş yavaş birbirlerine benziyorlar. Fizikman bile...

- Mutlu bir yuva için bir erkeğin bir kadında, bir kadının bir erkekte araması gereken nitelikler nelerdir? Mutluluğun sürekli olması ne gibi şartlara bağlıdır?

- Hiçbir şey aramamak, sadece sevmek lâzımdır, dedi. Mutluluğun sürekliliğini yapan, köklü bir sevgidir. Sevgi oldukça, hiç bir şey mutluluğu bozamaz! (...)

EŞİNİN HEP YANINDA
Politikayla yakından ilgilenip ilgilenmediğini ve eşine politika alanında yardımcı olup olmadığını öğrenmek istedim.

- Memleketin bir evlâdı olarak elbette ki gidişatıyle ilgiliyim, diye karşılık verdi. Eşim konuşurken, ben etrafı dolaşırım. Küçük kasabalarda, köylerde yoksul halkı bulur, kendimi tanıtmadan onlarla temas eder, evlerini görür, onları dinlerim. Sonra gelir, dertlerini kocama anlatırım. Böyle yapmakla, kocam kendisine çok yardımcı olduğumu söylüyor.

Şimdi daha özel bir soru:

- Beyefendi kıskanç bir erkek midir? Başka bir erkeği yakışıklı bulduğunuzu söylerseniz canı sıkılır, kızar mı? Ya kendiniz? Onun başka bir kadını beğenerek seyretmesini hoş görür müsünüz?

- Kıskançlık mevzuu olmamıştır aramızda, dedi. Bir erkeğin yakışıklı olup olmadığına katiyen önem vermem. Onun da hiç bir kadına baktığını görmedim.

Arkasından düzeltti:

- Yani hayranlıkla baktığını görmedim. Yoksa gözlerini kapatacak değil a... Bakabilir bir kadına. "Hiç bir kadına bakmaz" deyince herkese tuhaf gelir...

KEDİLER... KEDİLER
Camın arkasında bir kedi miyavladı. Rahşan Ecevit pencereyi açtı; onu içeriye aldı. Derken, bir tane daha girdi. Bir üçüncüsü de kapıdan geldi. Halının üstünde geziniyorlar; koltuklara, kanepenin kollarına çıkıyorlar.

- Kedileri seviyorsunuz,dedim.

- Ben insanları da, hayvanları da severim.

Fakat güzel, cins bir kedi getirseler, nasıl olsa onu başka alan bulunur diye istemezmiş. Atılmış, bırakılmış, aç, uyuz, kör, topal kedileri topluyor. Öylelerine bakıyor.

- Kısa bir tatilinizi birden seyahatle değerlendirmek aklınıza gelir mi? Fanteziden hoşlanır mısınız? Arada bazen mantık dışına çıkarak küçük bir delilik yapmak, gereksiz bir şey satın almak ister misiniz? Beyefendi de bu konuda size uyar mı?

- Kendimize ayırdığımız zamanlar çok az olduğu için, onu değerlendirmeye çalışırız. Kocam eve biraz erken gelse, hemen bundan faydalanır, bir tiyatroya gideriz. Fakat fantezinin hayatımızda yeri yoktur. lüzumlu şeylerimi alamazken, lüzumsuz bir şey almak hatırımdan geçmez bile! (...)

- Evde baş başa kutlayacağınız bir evlenme yıldönümü akşamı için tertiplediğiniz yemeğin listesini söyleyebilir misiniz?

Acı acı gülümsedi:

- Evlendiğimizden beri çok istediğimiz, çok özendiğimiz halde, bir türlü yıldönümümüzü kutlayamadık. Hayatımızın gaileleri arasında, bazen tarihini şaşırırız. Bazen de yıldönümümüz gelir, geçer, biz farkına bile varmadan!

Kalkıp tekrar dışarıya çıktı. Ve az sonra çay getirdi.

- Çok tazeymiş, Bülent gönderdi... diye bir parça pasta koydu tabağıma.

http://www.medyakronik.com sitesinde, Feza Kürkçüoğlu'nun "Basın Tarihinden" köşesinden alınmıştır

www.superbahis.com

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır