Gerçekten telafisi olmayan bir maçtı. Teknik direktör Şenol Güneş, mükemmel bir taktik kurguyla, oyun disipliniyle tam maçın havasına göre bir takımı sahaya sürdü.
Galibiyetten başka hiçbir sonucun tatmin etmediği Slovakya'nın kendi sahasında risk alması bekleniyordu. İstanbul'da yüzde 100 defansif anlayışla oynayan Avrupa'nın bu sürpriz ekibi bu kez alan boşaltacak, koşu yollarını açacaktı.
İlk dakikalarla birlikte kalemizde gördüğümüz pozisyonların ardından 15.dakikadan itibaren oyun dengesini buldu. Düzenini oturtan milli takımımız, adam paylaşımında da az hata yapmaya başlayarak rakibini uzun top oynamaya mecbur etti.
Top, iki takımın defans oyuncularının birbirleriyle paslaşmaları şeklinde iki yarı saha arasında gidip gelmeye başladı. Milli Takım, 2.bölgede kabul ettiği oyun anlayışını 30.dakikadan sonra rakip alana pres olarak taşımaya başladı. Arif'in yerine Hasan Şaş seçimini yapan Şenol Güneş'in taktik planı bu dakikalarda meyvesini verdi. Hasan'ın baskısıyla Yıldıray'a gelen top, genç futbolcunun nefis ortasından sonra önce Hakan'ın kafası sonra filelerle buluştu.
İstediğimiz sonucu bulunca rakibin girdiği stresi değerlendirme yoluna gittik. Rüştü kalesinde devleşirken özellikle Ogün-Tayfur ikilisinin göbeği çok iyi kapatmaları Slovak takımının en etkili olduğu kısa paslaşmalarla bulduğu açıkların da sona ermesine neden oldu.