Herşey bitmedi
Takım olamadığımız için kaybettik. İlk maçta İspanya'ya bireysel oynadıkları ve takım olamadıkları için mağlup olan Slovenya karşısında, Milli Takım 2. günün en kötü basketbolunu oynadı. 2. maçtır basketbol adına istediklerimizi ortaya koyamıyoruz. Ne zevk alıyoruz, ne de zevk veriyoruz.
İlk maçta gerginliğe bağladığımız halde bu maçta mücadele etmeyerek, kazanma arzusu olmadan ve bireysel gayretlerle bir yere varılamayacağını gördük.
Takımın hücum istatistiklerinde, bu maçın özeti saklı. Yakaladığımız 79 hücumdan 57 sayı üretirken, rakibimiz Slovenya yakaladığı 81 hücumdan 71 sayı buldu. İkilik atışlarda % 8'lik, üçlüklerde yüzde 38'lik oranlar, ribaundlarda rakibimize 41-32 ezilmemiz ve toplam 13 top kaybımız herşeyi çok iyi anlatıyor.
Örs de etkili olamadı
Her iki takımda da 3 oyuncu çift haneli sayı ürettiği halde; Hidayet, İbrahim ve Hüseyin'in şut yüzdelerinin ortalaması 35 olurken, rakibimizin skorerlerinin yüzdelerinin ortalaması 60'lar seviyesindeydi.
Kenar yönetim, bu maçın gidişatına oyuncu değişiklikleri yaparak müdahale etmeye çalıştı ama etkili olamadı. Oyun kurucularımızın katkı yapamamasının yanına, uzunlarımızın rakibe verdiği 15 hücum ribaundu, maçın 2 kilit notuydu.
Neyse, şansımız hâlâ devam ediyor. Bu sistemde son gün kaybetsek bile, ondan sonra 2 maç kazanmamız tarihimizdeki en büyük başarıyı yakalamamızı sağlayabilir. Yeter ki takım gibi olalım. Yeter ki, iyi yaptığımız şeyleri, savunmayı, hızlı hücumu kendi ortalamamıza getirebilelim.
Kendi kaderimiz kendi elimizde olmalı. Bunun için de mücadele etmeden bir üst seviyeye çıkmamızın imkanı yok.