kapat
02.09.2001
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Editör
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Candan yatıya çağırıyor


Bir dönem efsanevi 'yurt hikayeleri'ne evsahipliği yapan Galatasaray Lisesi, şimdi yatılı öğrenci bulamıyor. Okul yönetiminin yatılı ruhunu canlandırmak için başlattığı etkinliklere Candan Erçetin de destek verecek
Galatasaray Lisesi denildiğinde akla hemen efsaneleşmiş yatılı hikayeleri gelir. Ancak son yıllarda bilgisayarların eve girmesi, çocukların evdeki rahatlarını ve çalışma ortamlarını yurtlarda bulamaması, Galatasaray'ın yurt geleneğini tehlikeye soktu. Gün geçtikçe azalan yurtta kalan öğrenci sayısı, okul yöneticilerinin de dikkatini çekti. Yeni bir yapılanmaya giren okul yönetimi maddi kaynak yaratarak, etkinlikler düzenleyerek yurt kapasitesini artırmaya ve yurtları modernleştirmeye çalışıyor. Hedef eski günlerdeki cıvıl cıvıl ve hınzırlık dolu yurt günleri için uygun ortamı yaratmak...

Özellikle 90'lı yıllardan sonra Galatasaray Lisesi yurdunun öğrenci sayısında azalma gözlenmeye başladı. Önceleri okula yakın semtler olan Şişli, Teşvikiye ve Harbiye'de oturan öğrenciler bile yurtta kalmayı tercih ederken, günümüzde Galatasaray Lisesi yurdunu artık sadece diğer illerden gelen ve başka imkanı olmayan öğrenciler tercih ediyor.

YATILI OKUMAK KURALDI
Galatasaray Lisesi'ndeki öğrencilik yıllarından sonra 1992- 2000 yılları arasında müdürlük yapan ve şu anda Galatasaray Üniversitesi Rektörü olan Prof.Dr. Erdoğan Teziç, kurumu her yönüyle en iyi bilen isimlerden birisi. 50'li yıllarda lisede yatılı okumanın "kural" olduğunu söyleyen Teziç, gündüzcü öğrencilerin "nihari" yani istisna olduğunu belirtiyor. "Özellikle kentleşmeyle beraber Galatasaray, İstanbul Erkek Lisesi, Robert Kolej gibi köklü kurumlarda yatılı okumak daha az tercih edilmeye başlandı" diyen Teziç, üniversiteye hazırlık telaşının da öğrencileri yatılı okul fikrinden uzaklaştırdığını söylüyor.

Teziç, "Biraz da öğrencilerin rahatına düşkünlükleri yüzünden, 70'li ve 80'li yıllarda yatılılıkta bir düşüş başladı" diyor ve ekliyor: "Ayrıca okul da devlet okulu olduğu için yaşam koşulları çok parlak değildi. Devletten gelen ödenek yakıt ve suya bile yetmiyordu. Yatılılık o dönemde çok ilkel koşullara dönmüştü."

1993 YILI, DEĞİŞİM YILI
1993'te Galatasaray Üniversitesi kurulunca lise de kanunen üniversite ile aynı çatı altında birleştirildi. 1993 yazında büyük bir onarım yapıldı ve kız-erkek, tüm öğrenciler aynı çatı altında yatılı okumaya başladı.

İlk kurulduğunda sadece lise ile ilgilenen Vakıf, üniversitenin de kurulmasıyla artan yükle beraber ihtiyaçlara tatminkar derecede cevap verememeye başlamış lisenin yükünü biraz daha hafifletmek için böyle bir kampanya düşündüklerini söyleyen Teziç, Derneğin 4 Eylül'de lise bahçesinde gerçekleştireceği organizasyona Candan Erçetin'in de GS'li bir gönüllü olarak şarkılarıyla eşlik edeceğini belirtiyor. Teziç, Galatasaray Lisesi'nde yatılılığın tamamıyla ölmediğini, sadece son yıllarda bir azalma yaşandığını söylüyor ve ekliyor: "Davetten elde edilen tüm gelir 'yatılılığı teşvik' için kullanılacak. Galatasaray Lisesi, adına yakışır bir şekilde yatılılık geleneğini yeniden yaşayacak."

Çocuğum olsaydı yatılı okuturdum
Ünlü şarkıcı Candan Erçetin, Galatasaray'da yatılı okuyanlardan. Halen Lise'de müzik öğretmenliği yapan güzel sanatçı, Lise'de yatılılığın tercih edilmeme sebebine anlam veremediğini söylüyor. "Çocuk bir an önce evine koşmak istiyor ve aileler de çocuğu buna teşvik ediyor. Türkiye'nin ve insanların hayata bakış açısının değişmesiyle ilgili bir durum sanırım.

Bizim zamanımızda olmayan pek çok koşul okulun şimdiki öğrencilerine sunuluyor. Mesela bizim, haftada birkaç kez sıcak suyla duş alma şansımız bile yoktu" diyen Candan Erçetin, "Çocuğum olsa kesinlikle yatılı okuturdum" diye konuşuyor. İstanbul'un zor şartları nedeniyle yatılı okumanın daha çok tercih edilmesi gerektiğini belirten Erçetin, "Aileler çocuklarını yatılı okutmamakla onlara eziyet ediyor aslında" diyor.

Ferhan Şensoy (Tiyatro sanatçısı): Ayı İsmail'i uyandırmayın
Bir sabah basket sahasında bando mızıka grubu olarak çalışma halindeyiz. Bandoyu okula yeni atanan bedenci Nedim Hoca çalıştırıyor. Biz derse girmemenin sevinciyle 'ta ta ti ta ta' diye borular ve trampetlerle ortalığı birbirine katarken, revir pencerelerinden biri açıldı. Pencerede üstü tamamen çıplak Ayı İsmail görüldü ve bandoyu bastıran bir sesle kükredi: "Nedim! Yeter, kesin!" Okulun yenisi Nedim Hoca, şaşkınlıkla çalışmayı paydos etti. Ayı İsmail'e Kibarca: "Afedersiniz!" dedi.

Daha sonra Nedim Hoca İsmail'in okul doktoru değil de öğrenci olduğunu öğrenince küplere binerek müdüre durumu anlatıyor. GS mezunu olmasına rağmen pek öğrenci babası gibi görünmeyen müdürümüz ona şaşırtıcı bir yanıt veriyor: "Efem, İsmail bizim folklorumuzdur"

Çetin Altan (Gazeteci yazar) :Arkadaşın ensesinde yumurta kırınca...
Bir tekdir almıştım ve babama uzunca bir raporla bildirilmişti. Raporda aşağı yukarı şöyle yazıyordu: 'Oğlunuz 835 No.lu Çetin Altan'ın son zamanlardaki durumunda okul disiplinini kasıtlı ve sürekli olarak bozma gayretlerinin artmış olduğu; biyoloji dersinde fasulyelerin familyası anlatılırken, balinaların nasıl uyuduğu gibi sorularla dersleri yozlaştırmaya çalıştığı; arkadaşlarının ensesinde yumurta patlatarak, elbisesini kirletmesine neden olduğu ve kürsüye koyduğu sandalyelerin tepesine çıkıp, bastonla sınıf lambalarına tecavüze kalktığı tespit edilmiş olup kendisine bir tekdir cezası verilmiştir...' Babam, bu durumdan endişe duymuştu ve Müdür Behçet Bey'e telefon etmişti. Behçet Bey babamı yatıştırmış ama beni odasına çağırmıştı. Behçet Bey'in odasına çağrılmak suratına okkalı bir şamar yemek demekti..."

Can Kıraç (Koç Holding eski yöneticisi):Candanlar'ı bizim kuşaktan esirgediler
Bizler, kız akranlarımızla arkadaşlık yapmak konusunda çok zorluklar yaşamış bir neslin geriye kalmış dinazorlarıyız! Gençlik yıllarını, lise çaylarının yapıldığı lokallerde dans kuyruklarında geçirdik. Son şanslarımızı, olgunluk imtahanlarına Galatasaray Lisesi'nde katılan Dame De Sion'lu rahibe kılıklı güzellere takılarak kullandık!

Sonra, yıllar geçti ve Galatasaray Lisesi'ne kız öğrenciler alınmaya başlandı. Başlangıçta, bu olayı 'Silah çıktı erkeklik öldü!' anlayışı ile yorumladım. Bugün, bu ilkel görüşümü değiştirdim. Ancak, içimdeki kıskançlık hislerini yenmekte hâlâ zorlanıyorum. Hele, sevgili arkadaşım Candan Erçetin'in Beyoğlu'nda salına salına yürüdüğü klibini izlerken kanımın kaynadığını hissediyorum. Beni ve bizim kuşağı Candanlar'dan esirgeyen şansımıza küsüyorum!

Özlem YURTÇU

www.superbahis.com

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır