|
|
|
Savaştan çıkmış gibi
Kriz, asıl darbeyi ikinci çeyrekte vurdu. Ekonomi 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk defa yüzde 11.8 daraldı. Geçen yılın ilk altı ayında 1.400 dolar olan kişi başına milli gelir, 758 dolara düştü
Önce Kasım, sonra Şubat krizi ve ardından gelen devalüasyon, yılın ikinci çeyreğinde Türkiye'nin 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana tarihinin en büyük daralmasını yaşamasına neden oldu. En son 2. Dünya Savaşı'nın bitiminde, İsmet İnönü'nün devlet başkanlığı döneminde yüzde 15.3 daralan ekonomi, o tarihten bu yana ilk kez 2001'in ikinci çeyreğinde yüzde 11.8 küçüldü. Kriz, asıl etkisini yılın ikinci çeyreğinde gösterirken, devalüasyon, talep düşüşü, yüksek faiz üçgeni nedeniyle ekonominin yılın ilk yarısındaki daralması yüzde 8.5'i buldu. Geçen yılın ikinci çeyreğindeki yüzde 4.9'luk büyüme, bu yılın olduğundan kötü görünmesine yol açtı.
* Özellikle batılı ülkelerde dikkate alınan GSYİH'de meydana gelen gerileme yüzde 9.3 olarak gerçekleşti.
* Ekonomi, en son yine bir devalüasyonun ardından; 1994 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 9.7 daralmıştı. 17 Ağustos depreminin yol açtığı daralma bile 1999'un 3. çeyreğinde yüzde 7.6'da kalmıştı.
TÜRKİYE FAKİRLEŞTİ
* Krizin Türk halkının gelirine vurduğu darbe ise çok ağır. 2000'in ilk altı ayında 1.400 dolar olan kişibaşına milli gelir, bu yıl yarı yarıya gerileyerek 758 dolara indi.
* Ekonomik programdaki yüzde 5.5'lik küçülme hedefinin tutturulabilmesi için ekonominin yılın ikinci yarısında ciddi bir büyüme trendine girmesi gerekiyor. Bu hedefin tutması için ekonominin yılın ikinci yarısında en az yüzde 6'lık bir büyüme yakalaması şart.
* 2001 yılının ikinci üç aylık döneminde GSMH, geçici hesaplamaya göre cari fiyatlarla 38 katrilyon 472 trilyon 148 milyar lira olarak hesaplandı.
* Bu yılın ilk yarısında GSMH, cari fiyatlarla 63 katrilyon 487 trilyon 575 milyar lira olarak hesaplandı.
* Yılın altı ayında özel nihai tüketim harcamaları yüzde 7.5, devletin nihai tüketim harcamaları da yüzde 3.5 azaldı.
Elektrik talebi 30 yıl sonra azaldı
Ekonomİnİn tarihi daralması, alt sektörler itibarıyla incelendiğinde ortaya ilginç sonuçlar çıkıyor. Yüzde 8.5 daralan sanayi, elektrik tüketimine de olumsuz yansıdı. Elektrik tüketimi ilk 7 ayda, 1970 yılından bu yana ilk kez azaldı. İlk yedi ayda elektrik üretimi yüzde 1.5 düştü. Çarkların durduğu ikinci çeyrekteki elektrik üretimi ise yüzde 4 geriledi. İmalat sanayindeki daralma yılın ikinci çeyreğinde yüzde 9.3 olurken, ilk altı ay itibarıyla yaşanan gerileme yüzde 5.5'e ulaştı.
Ekonomideki daralmaya direnen tek sektör, ikinci çeyrekte yüzde 13.8 büyüyen turizm sektörü oldu. Sanayideki toplam küçülme yüzde 8.5 olurken, imalat sanayi, yüzde 9.3 küçüldü. Yılın ikinci çeyreğinde mali sektördeki daralma yüzde 10'a ulaşırken, ticaret yüzde 11.5 geriledi. Ekonomiye darbe vuran bir başka etken ise ithalat-ihracat dengesindeki değişim oldu. Geçen yıl ekonominin büyümesinde kilit rol oynayan ithalat vergisi gelirlerinin ikinci çeyrekte yüzde 32.4 azalması, küçülmede etken oldu. İhracattaki yüzde 8.8'lik büyümeye karşılık, ithalat yüzde 23.7 oranında daraldı. Harcama grupları itibariyle, ikinci üç ayda, özel nihai tüketim harcamaları yüzde 11.5, devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 5.7 düştü.
Kriz ancak seferberlikle aşılabilir
Ekonomİdekİ şok küçülme, DİE'nin dün açıkladığı verilerle tescillenirken, gözler yeniden reel sektöre dönük önlemlere çevrildi. SABAH'ın görüştüğü, hükümet ve iş dünyası ve bürokrasi temsilcileri, üreten sektörü canlandıracak önlemler ile ilgili şunları söyledi:
* Devlet Bakanı Tunca Toskay: Türkiye'de reel sektöre tek nefes aldıran kurum Eximbank. Şu anda 300 trilyonluk ödeneğimizin daha henüz 186.5 trilyonunu alabildik. Burada da aylardır aynı rakamdayız. Ancak, reel sektörün üretmesi gerektiğini aksi taktirde ihracatın da bundan olumsuz etkileneceğini her fırsatta söylüyoruz. Bu yöndeki tüm önlemlerin alınması birinci önceliğimiz.
* TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu: DİE verileri açıklanmadan önce, ekonomideki ciddi daralmanın farkına vardık. Krizin boyutlarını açıkça gördük. Türkiye'nin artık kaybedecek zamanı olmadığını, üretmeyen bir ekonominin krizden çıkmasının ve borcunu ödemesinin mümkün olmadığını her fırsatta dile getirdik. Şimdi reel sektördeki çarkı döndürme zamanı.
* DİE: GSMH'deki ikinci çeyrek verileri, krizin ne kadar derin olduğunu gösteriyor. Bilgiler iç açıcı değil. Bursa, Denizli, Adana ekseninden İstanbul'a uzanan üretim zinciri kırılmış gözüküyor. Bu nedenle, devletin öncülüğünde ancak enflasyonist sonuç yaratmayan, arzı teşvik edici çözümlere gerek olduğu anlaşılıyor.
Kaosa mı koşuyoruz?
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İzzettin Önder, yılın ikinci çeyreğinde gözlenen daralmanın son derece yüksek olduğunu ifade ederek, "Müthiş bir daralma sözkonusu. Gelir ve tahakkuk hedeflerinin yakalanması mümkün değil. Türkiye GSMH sıralamasında daha da aşağıya inecek" dedi. fProf. Önder, CNBC-E'ye yaptığı açıklamada, "Rakamlar son derece üzücü. Programı bir yana bırakmadan yeniden düşünmenin zamanıdır. Vergilerde de daralma ciddi boyutlarda. Vergi gelirlerinde gözlenen daralma 2002 yılının ilk yarısında da etkisini olumsuz yönde hissettirecek" dedi. 2002 yılının çok kötü geçeceğini öngören Prof. Önder, "Ekonomi yönetimi bütçe projeksiyonlarını üç yıl için yapacak. 2003-2004 yılı da dahil edilerek, durum iyileştirilmeye çalışılacak görünüyor. Borçlarla ilgili hiçbirşey düşünülmediği, vergi gelirlerinin bu denli azaldığı ortamda bu borçlar nasıl ödenecek? Nereden baksak bir kaosa sürükleniyoruz" dedi.
YAKINMANIN NEDENİ BUYDU
Okurlar farketmiştir; Ekonomi Servisi olarak son bir aydır sayfalarımızda reel sektörün sorunlarına yer veriyoruz, acil çözüm önerilerini aktarıyoruz. Özsermayelerini kaybeden şirketlerin durumunu gözler önüne seriyoruz. Amacımız, topluma umutsuzluk pompalamak değil... Türkiye'nin doğru adımları atabildiği takdirde sıkıntıları aşacak potansiyeli olduğuna inanıyoruz.
DİE'nin dün açıkladığı ekonomik büyüme rakamları, büyümenin değil, ancak savaş yıllarında görülebilecek daralmanın ifadesi sanki.
İşsizliğin çığ gibi arttığı, fabrikaların peş peşe kapandığı bir süreçte, kamu kendisine çeki düzen verme savaşı başlattı. Savaş sadece bir cephede işe yaradı: Sanayi ve ticaret kesimine verilen krediler kesildi. Yüksek develüasyon altında ezilen firmalar kaynaksız kaldı. Toplam mevduatın yüzde 40'ına el koyan kamu, ticari hayatın beklediği kaynağı kesti, krizi derinleştirdi.
Türkiye'nin krizden çıkış için her zamankinden daha çok toplumsal uzlaşmaya ihtiyacı var, çünkü Türkiye ekonomik savaşı kazanmak zorunda.
|
|
|
|