'Deprem umarım geç gelir'
Depremin üzerinden iki yıl geçti, önümüzde bir büyük deprem tehlikesi daha var ama yapılan hazırlıklar yetersiz. Prof. Dr. Aykut Barka, depremin gelecek 30 yıl içinde olacağını söylüyor ve ekliyor: "Umarım geç gelir de hazırlıklı yakalanırız"
Deprem tehlikesini ancak biz, bilimsel bazda hem halka hem de devlete izah edebiliriz. Hükümetten hiç ses gelmiyor deyip kenara çekilmek yanlış, önümüzde açık seçik bir tehlike var
* Lütfen klasik cevap vermeyin; samimiyetinize güvenerek soruyorum. Deprem ne zaman? (Rıfat Aloğlu)
Depremden sonraki 10 yıllık periyod, 17 Ağustos'un tetikleme olasılığı nedeniyle çok önemli. 10 yıldan sonraki yıllar içinde de depremin kendi kendine olma olasılığı artıyor. Marmara Denizi'nin ortasında 4.7 metre civarında bir birikim söz konusu. Zaman vermek zor ama 7'den büyük bir depremin 30 yıl içinde olma olasılığı yüzde 62.
* Yığılca'da olan depremi nasıl değerlendiriyorsunuz? (İlknur Akgün)
Yığılca'daki 5.4'lük depremi Düzce depremi artçısı olarak değerlendiriyorum. O bölgede, 7'den büyük deprem beklemiyorum.
RAPOR HAZIR
* Kime inanacağımızı şaşırdık. Sizce en güvenilir kaynak hangisi? (İlkem Ecesoy)
Tavsiyem, internet aracılığıyla profesörlerin özgeçmişlerini inceleyip çalışmalarının uluslararası bilim tarafından ne kadar kabul gördüğüne bakmak ve sonra dediklerine inanmak.
* Depreme hazırlıksız yakalanmamak için ne yapabiliriz? (Alican Memiş)
Kişi boyutunda yapılacaklar herkesin içinde bulunduğu ekonomik şartlara göre değişiyor. Durumu iyi olanlar gidip istediği yerde oturabiliyor. Dar gelirlilere devletin el uzatması gerekiyor. Deprem Konseyi olarak kısa dönem için yapılması gerekenlerle ilgili bir rapor hazırladık ve bunu hükümete vereceğiz. Önemli olan devletin ve bu işi yüklenenlerin cebinden para çıkmadan bu yapılanmanın sağlanması. Örneğin üç katlı eski bir eve beş kat izin verilerek ekstra iki kat müteahhite verilip masrafları karşılanabilir.
* Şener Üşümezsoy, 17 Ağustos'u değerlendirdiği bir kitap hazırladı. Kendisinin olası depremin büyüklüğünün 6,5-7 arasında beklendiği görüşüne katılıyor musunuz?
Bilim adamları kitap yazdıkları sürece fikirlerini ortaya koyarlar, bu açıdan önemli. Şener Üşümezsoy'un kendi sismik profillerinden yorumladıklarına birçok konuda katılmıyorum. Kitap yazılması olumlu ama buradakiler yüzde 100 doğru diye bakmamak, farklı kaynakları incelemek gerekiyor. Üşümezsoy, kitabında benim söylediklerimin yanlış olduğunu söylüyor ancak Fransızlar'ın açıkladıkları bilgilerle benim savunduklarım arasında müthiş bir paralellik var.
1509, 1766 ve 1894'te 7'den büyük depremlerin olduğu anlaşılıyor. Araştırmalarım da 7.1-7.3 arasında değişebileceğini gösteriyor. Marmara denizinin ortasında 75-80 kilometre uzunluğunda bir fay var.
* 17 Ağustos depreminden sonra birden çok ünlü bir isim haline geldiniz. Bu değişiklik özel hayatınızda neleri değiştirdi? Bu durumdan hoşnut musunuz? (Ayşegül Cıngı)
Yanlış bilgiler dolaştığı ve benim söylemem gereken şeyler olduğu zaman televizyona çıkıyorum. Kişiler olarak abartılmamamız gerekiyor. Gereğinden fazla saygı, ihtimam hoşuma gitmiyor. Ben de normal bir insanım, korkunç bir beynim ve korkunç özelliklerim yok. Ben bilimin bugünkü seviyesini bildiğim için ve konuya hakim olduğum için her şeyi halka daha rahat aktarabiliyorum. Bunu karşı taraf anlıyor ve bana güveniyor.
* Sizin gibi uzmanların, deyim yerindeyse, bas bas bağırdığı bir doğal afet karşısında, onca acıları da yaşamamıza rağmen neden hâlâ ciddi anlamda bir çalışma yok? Acaba bu konuda biz halk olarak örgütler kurup, kendi başımızın çaresine mi bakmalıyız? (Fatoş Filiz Çetintaş)
Bilim adamları halk ve devlet arasında önemli bir rol oynuyor. Deprem tehlikesini ancak biz, bilimsel ve mühendislik bazında hem halka hem de devlete izah edebiliriz. Hükümetten hiç ses gelmiyor deyip kenara çekilmek yanlış, önümüzde açık seçik bir tehlike var. Umarım geç gelir de hazırlıklı yakalanırız. Şimdi depreme hazırız deniliyor ama hazır değiliz, daha çok eksik var. Depremle ilgili olarak sivil toplum örgütleri var. Bunlara katılıp ne yapılması gerektiği konusunda bilgi alınması, bilincin yayılması açısından önemli. Her zaman her yerde deprem stratejisinin belirlenmesi gerekiyor. Işıkara'nın yaptığı ankete göre halkın yüzde 28'i ancak bir şeyler biliyor. Bilinçlenmemiz gerekiyor.
BİLGİ TRANSFERİ
* Öncü depremlerin verileri elinizde. Olası depremleri niye halka açıklamıyorsunuz? (Zeynep Kaçıroğlu)
Öncü deprem kavramı zor bir kavram. Orta büyüklükte birçok deprem oluyor ama bunların birçoğu öncü olmuyor; bunu belirlemek çok zor. Örneğin bana göre orta Marmara'da fazla deprem olmayan bir alan var, büyük depremi beklediğimiz yer, orada aniden orta büyüklükte deprem olsa veya deprem aktivitesi artış gösterse, o zaman belki öncü deprem diyebiliriz. Öncü gelmeden de küçük depremler olabilir. Bu bir olasılık. Böyle bir durum söz konusu olduğunda bunu haber vermek bizim hedefimiz.
* Türkiye'de deprem konusunda sahip olduğumuz bilgi ve teknoloji, dünyayla kıyaslanınca ne durumda? Japonlar'dan ya da bu konuda tecrübeli ülkelerden bilgi alıyor muyuz? (Nesime Akyıldız)
Yabancı bilimadamlarıyla bilgi alışverişinde bulunuyoruz. Bu çalışmalar uluslararası sistemi burada uygulamak amacıyla yapılıyor. Orada bir konuda 50 doktora öğrencisi çalışıyorsa Türkiye'de 13 doktora öğrenci çalışıyor. Buradaki kaynak ayrımıyla uluslararası metotları geliştirmek kolay değil. Bu şartlar altında bile oradaki bilgi ve teknolojinin transferini anında uygulamaya çalışıyoruz. Bunu yapmak bile Türkiye'de bir başarı. Herkes biliyor ki sanata, bilime ve eğitime yeteri kadar kaynak ayrılamıyor.
Erzincan topun ağzında
* Hangi semtte oturuyorsunuz? Deprem için ne tür bir acil durum planı yaptınız? (Aybüke Çetin)
Sarıyer'de Kilyos yolunun üzerinde oturuyorum. Evimde ağır hasarın oluşacağını düşünmüyorum. Deprem stratejim başucunda bir fener ve yedek su her zaman bulundurmak. Başka hazırlığım yok, benim hazırlığım hemen araziye gitmek yönünde. Bilimsel çalışmalarda bulumak ve hemen deprem bölgesine gitmek için gerekli olan araba, benzin, fotoğraf makinesi gibi araçları hazır bulunduruyorum.
* Türkiye'de Marmara Bölgesi dışında yüksek deprem riski taşıyan bölgeler nereler? (Umut Vardar)
Türkiye'nin birçok bölgesi deprem riski altında. Ama şu anda benim araştırmalarıma göre topun ağzında Erzincan'ın doğusu var. Doğu Anadolu, Batı Anadolu veya Güneybatı Anadolu fayı üzerinde de olabilir. Belki hiç beklemediğimiz İç Anadolu'da olabilir. Marmara Bölgesi'ni bu kadar ön plana çıkaran durumun birinci nedeni, bu denizdeki deprem riskini bütün dünya kabul etti. İkincisi, bu deprem milyonlarca insanı etkileyecek.
Önümüzdeki haftanın konuğu YEŞİM PALANDÜZ.
Sorularınızı https://www.porttakal.com adresine bekliyoruz.
Derleyen: AYSUN ÖZ
|