kapat
06.08.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )

Değişik bir ritimde...

Nasıl oldu bilemiyorum. Zaten, neyin, nasıl olduğunu bildiğim zaman mutlu olamadım.

Falih Bey:

- Haklı çıkmaktan usandım, derdi.

Ne dediğini sezerdim.

Şimdi anlıyorum.

Nasıl oldu bilemiyorum. 1950'ye döndüm. Ben eskiye dönecek adam değilim ama, birden canım o yılları özledi.

Acılı, öfkeli, dostlu, umutlu ve köküne kadar umutsuz bir yaşam parçası...

Şiirler yazardık...

Nasıl oldu bilemiyorum.

Şimdiye dek hiç olmamıştı.

O yıllarda yazdığım bir kötü şiir takıldı dudaklarıma.

Bu dudak takıntısını, özür dileyerek, sizinle paylaşmak istiyorum.

Ortasında kalmış denizlerin.

Ne elinde bir tahta parçası,

Ne sırtında cankurtaran.

Rotası değişiyor dört direkli

Gemilerin,

Korkularından.

Dalgalar kulaçlamakla bitmese de, Onun son nefesini çok bekleyeceksin okyanus.

Bu kötü şiirden kurtulamayınca, gerçekten denizlere doğru gitmek istedim.

Türkiye bir yarımadadır. Denizler de bizimdir.

Tekne gerçekten çok küçüktü.

Denizler büyümeye başladı.

Dalgalar hırçınlaşıyordu.

Denizden anlayan genç bir arkadaş dümendeydi.

Gideceğim yeri de, denizden tam kestiremiyordum.

Kıyılara yüz metre kala benzin bitti.

Yedek benzin vardı.

Huni yoktu.

Dört metrelik kıçtan takma motorlu teknelerde, benzin bitince huni yoksa, yedek benzini kullanmak için belaya kalırsın...

Rüzgar...

Sallanan cevizkabuğu...

Bir azıp, bir yumuşayan çırpıntı ve sakıncalı dalgalar...

Huni olmadığı için, her tarafa dökülen ve benzin tankına çok az dökülen yedek benzin...

Hiç bir şey umurumun teki değildi.

Denizlerden korkacak halim yoktu.

Aslında gidecek pek bir yeri olmayan, öfkeli, bıkkın, tatsız-tuzsuz bir adamın; gidecek yer aramadan gitmesi gibi, gitmek istiyordum denizlerde..

Çocukluğumda da Pendik banliyösünün lokomotifi önünden, kıl payıyla geçmek oyunlarım vardı.

Ortasında kalmış denizlerin... Gibi mi? Öyle değilse bile, hep öyle, her zaman öyle...

Tanımadığım bir evin rıhtımına çıkmak zorunda kaldım.

Özür diledim.

Sonra eski dostlarımla buluştum...

Eski, çok eski...

Onlar bana eski tangolar çaldılar...

Ben onlara başka şiirler okudum.

Kendi kötü şiirimi okumadım.

Denizler...

Güzel bir adrestir denizler...

Nasıl oldu bilemiyorum...

Ortasında kalmış denizlerin...

Dalgalar kulaçlamakla bitmese de...

Onun son nefesini çok bekleyeceksin okyanus...

O tarihlerde takvim, çok taze bir takvimdi... Çok akıllı değildik. Hiçbir zaman da galiba düşünmedik akıllanmayı...

Öyle işte...

Çok eski dostlarım, çok eski tangolar çaldı...

Not: 13 yıl önce yazılmış bir yazı... "Hürriyet"den...

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır