Kulüplerüstü bir insan: Kaya Çilingiroğlu
Bu hafta üç olay oldu. Bir tanesi Profesör Dr.Kaya Çilingiroğlu'nun vefatı. Birincisi, sporcu; eski bir futbolcu. İkincisi; bir cerrah. Hem de üst düzeyde, çok önemli bir cerrah. Üçüncüsü, insanlığı... Böyle yetenekli, yardımsever bir adam için "Adam gibi adam" demek hafif kalır. O iyi bir iyilik meleğiydi. Yeteneğini, bilgisini para için değil, yardım için kullandı. Yalnız futbolda değil, atletizmde, yüzmede de büyük bilgisi vardı.
En önemlisi, kulüplerüstü bir şahsiyetti. Her kulüpten idareci, sporcu başı sıkıştığında ona giderdi. Her çözümü açık olarak kendilerine bildirirdi. Kulüpler için önemliydi. Sporcular için önemliydi. Tıp için önemliydi. Böyle birisini genç yaşında kaybettik. Bunun anlatmakla, yazmakla tarifi olmaz. Bunu insan içinde hiseder. Hem de devamlı hisseder.
Güvendiğiniz bir güç kayboldu. Bir hastalıkta "Kaya Çilingiroğlu'na gideriz, çözer" diyeceğiniz bir insan kayboldu. Allah rahmet eylesin! Ailesine de Allah sabır versin!
Kaya Çilingiroğlu, daha çok Fenerbahçe Kulübü'ne gelirdi. Kendisi Beşiktaşlı'ydı. Ama en büyük yardımları da, Fenerbahçe'nin o zamanki idarecilerine, eski yöneticilerine yapardı. Hepsinin bir takım dertleri vardı. Fenerbahçe Kulübü'nün Kaya Çilingiroğlu'na bir köşe yapması lazım. Yaptığı iyiliklerden dolayı onu yaşatması yazım.
Şifo hem üzdü hem sevindirdi
Şifo Mehmet. Muhteşem jübilesini izlerken hem sevindim, hem üzüldüm. Üzüldüm, çünkü Şifo gibi bir yetenek futbolu bırakıyor. Ama tabiat kanunu bu. Gün gelecek, bırakacak. Bir futbolcuyu elinize aldığınız vakit, buna kondisyon, güç, adele gücü verebilirsiniz. Ama yetenek veremezsiniz. Bir yerden de satın alamazsınız yeteneği. Şifo, yetenekli bir futbolcuydu. Ve alçakgönüllüydü.
Olağanüstü, muhteşem bir jübile yapıldı. Ve Şifo hiçkimsenin yapamadığı bir şeyi yaparak büyük bir sevgi kazandı; saygı kazandı. Bu kadar muhteşem bir jübile için ancak "saygı" duyulur.
Mehmet'e bundan sonraki yaşamında başarılar diliyorum.
Ve Milan maçında seyrettiğim Beşiktaş. Koşan, mücadele eden bir Beşiktaş. Koşamayan, mücadele edemeyen bir takıma taktik veremezsiniz, kendinizi aldatırsınız. Ama böyle bir Beşiktaş'a taktik de verebilirsiniz, organize de edersiniz.
Beşiktaş, benim gözümü doldurdu. Koşunca yardımlaşma da olur, defansında çoğalma, ileride çoğalma da olur. İşin başı kondisyon. Kondisyonu olan takımda yetenekliler ortaya çıkar. Beşiktaş'ı çok diri ve iyi gördüm.
Terim her gün daha büyüyor
Üç, Fatih Terim... Türkiye'nin yetiştirdiği en büyük antrenör bence. Uzaktan, yakından yanına yaklaşan biri yok. Ve adam, yani insan.
Milan'la mukavele imzaladığı an, buraya Şifo'nun jübilesi için gelmelerini söylüyor. Ne için? Eğitim Vakfı'na katkı için. Ve Milan İstanbul'a tam kadro geliyor. Aslarını bir yerde bırakmıyor. Hepsini getiriyor. Hepsini sahaya da çıkarıyor. Bunu kim temin ediyor? Fatih Terim. Çünkü o takımın patronu o. Bu organizasyonun yapılmasında da en büyük katkıyı sağlıyor. Çünkü Milan sahaya çıkıyor. Fatih'i ne kadar övsek az. Bu anlamlı gecede, Şifo kadar onun payı da unutulmaz. Çünkü o hasılatın bir kısmı da Fatih'e, onun takımına aittir.
Gittikçe büyüyen bir Fatih görüyorum. Bu da beni çok mutlu ediyor. Çok iyi bir takıma, çok büyük bir takıma antrenör olursunuz, ama insanlık yönünüzü kaybedersiniz. Hayır! Fatih hep daha da güçleniyor. Büyük başarılarını bekliyorum. Büyük başarılar kazanacağına da inanıyorum.