kapat
25.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

banner
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr )

Bugünün çözümleri

Bir önceki ekonomik programın duvara çarpmasının tek bir nedeni vardı: Bütün toplum kesimlerinden destek ve fedakârlık isteyen yönetimin kendisi, programın "siyasi sahibi" olamamıştı.

Yeni programın bugünün tek ve tartışılmaz seçeneği olması, yine hükümet içindeki kararsızlıkların yol açtığı kötü tecrübelerle ortaya çıkmıştır.

MHP, programa karşı "üç ayaklı" bir direniş uygulamıştır. Taban fiyatları olayında MHP programı delmeyi başarmış, Telekom olayında ise Türkiye'yi yeni ve daha ağır bir krizin eşiğine getirmiştir. Direnişin üçüncü "ayağı" olan Emlakbank çevresinde kargaşalık devam etmektedir.

Ekonomik programla ilgili iç ve dış kuşkular, yine programın arkasındaki "siyasi irade"nin varlığı hakkındadır. Aylardır tartışılan "güven" meselesi budur.

Hükümet, programın gereklerini tam olarak yerine getirme konusunda kararlı mıdır, yoksa ilk fırsatta yan çizmeye mi kalkacaktır?

Teknokrat hükümet!
Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, önceki gün İktisadi Kalkınma Vakfı Genel Kurulunda yaptığı konuşmada "kuşkuları" dağıtacak vurgular yapmıştır.

Yılmaz'ın söylediği şudur: "Bu ekonomik program tek seçenektir, mutlaka uygulanacaktır, -IMF ve Dünya Bankası kredileri söz konusu olmasaydı bile- uygulanmak zorundadır."

Mesut Yılmaz'ın bu net taahhüdüyle birlikte Cumhurbaşkanı Sezer'in de ekonomik programa destek vermesi, bu kritik dönemeçte programın uygulanması yönündeki çabaları güçlendirecektir.

Yılmaz "güven ve istikrar ihtiyacı"ndan da söz etmiştir. Bu iki kavram açısından bakıldığı zaman, hükümetin "iyi bir noktada" olduğunu iddia edecek kimse kalmamıştır. Koalisyona ilk günlerden başlayarak en fazla "kredi" açan kesimlerde bile "güven" sıfırlanmıştır.

Son günlerin "teknokrat hükümet" tartışmasının bile bu kadar ilgi görmesinin nedeni, "güven"in sıfırlanmasıdır.

"Teknokrat" hükümeti, Türkiye'de en az hükümet etme yeteneğine sahip olacak bir tercihtir. Bunun en iyi örneği, 12 Mart 1971 askeri müdahalesi sonrası yapılan denemelerdir.

Revizyon yapılmazsa...
Böyle bir önerinin ciddi ciddi tartışılmasının nedeni de hükümetin anlamlı bir "revizyon" konusunda gecikmesidir.

Revizyonu kendiliklerinden yapmayan liderlere "hayat", "zorunlu revizyon" yaptırmaktadır. Mesut Yılmaz, "popülist" bir çıkışla "puan" toplamaya çalışan Yüksel Yalova'yı istifa ettirmekte tereddüt etmemiştir. MHP Genel Başkanı Bahçeli de, Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ü "feda etmek" zorunda kalmıştır.

Hükümette ciddi bir revizyona gidilmesi, bakan sayısının anlamlı bir şekilde azaltılması, "militan" bakanların "dinlenmeye" çekilmesi, bugünün önemli meselesi olmuştur. Bu "mesele" ekonomik programın sağlığıyla da "bire bir" ilişkilidir.

Eğer bu "revizyon" meselesi, hükümet partilerinin yönetimleri tarafından bir "inatlaşmaya" dönüştürülürse, "teknokrat hükümet" gibi en anlamsız görünen çözümler bile tekrar ve daha güçlü biçimde gündeme döner.

Bunun arkası da, herkesin çok korktuğu "seçim"dir.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır