ORAN yolundaki Politik Araştırmalar Merkezi, "arı kovanı gibi."

Orada da "arayanlar... Soranlar... Yenilikçi denilen hareketin kıyısında, kenarında yer almak isteyenler."

Abdülkadir Aksu dedi ki:

- Görüyorsunuz, müthiş bir rüzgâr var.

Bu sözlerin bir benzerini dün Bülent Arınç'tan da duyduk:

- Görüyorsunuz, inanılmaz bir heyecan var.

Değişimin adresi gerçekten "Recep Tayyip Erdoğan hareketi mi?"

Soruyu "şöyle de" sorabiliriz:

- Tayyip Bey ve kadrosu, toplumda giderek tırmanan değişim talebine yanıt verebilecek mi?

İstanbul Belediye Başkanlığı'ndan sonra "oturup kitap yazmadı."

"Bilimsel makalelere" imza atmadı.

Bu nedenle "kafasındakiler" tam olarak bilinmiyor.

Tayyip Bey "demokratikleşme, insan hakları ve hukukun üstünlüğü" bayrağını dalgalandırabilecek mi?

"Bu ufuktaki insanları" çevresinde bulunduracak mı?

Refah'ın da, Fazilet'in de "arka bahçesi" sanki "İmam Hatip'lerdi."

Yeni hareket bir "Boğaziçi'ni", bir "Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni" arka bahçe yapabilecek mi?

Açıkçası...

Recep Tayyip Bey "toplumu şaşırtacak yeni bir vitrin" ortaya koyabilecek mi?

Eğer bunu başarırsa...

"Tarihi bir şans" yakalar.

Yoksa...

"Prof. Erbakan'ın kötü bir kopyası" olur.

Kopya ise..

"Aslını yaşatır."

Şu yanıtları aldık.

Abdülkadir Aksu:

- Arka bahçemiz, bütün Türkiye olacak... Niyetimiz, açılım... Her kesimi kucaklamak... Geniş bir yelpaze oluşturmak.

Bülent Arınç:

- Niyetimiz açılım... Niyetimiz, marjinal bir ideolojik parti kurmak değil... Türkiye'nin yeni ufuklara ihtiyacı var... Gayemiz, Türkiye'nin partisi olmak... Arka bahçeyi büyütmek... Tabii, psikolojik engeller olduğunu söylemeliyim... Ama aşmaya mecburuz.

Hem "kendi önünü açar..."

Hem de "Türkiye'nin önünün açılmasına katkı sağlar."

Ama değişim kavramını bir "Truva atı" gibi kullanıp, eski eylem ve söylemlere yelken açarsa...

Hem kendi başını derde sokmayı sürdürür, hem siyasetin rahatlamasını güçleştirir ve hem de değişim talebindeki kitlelerin moralini bozar.