kapat
25.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

banner
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
SEDAT SERTOĞLU(ssertoglu@sabah.com.tr )

Mesut Yılmaz..

Başbakan Yardımcısı ve ANAP lideri Mesut Yılmaz, bir süredir AB konusunda sessizdi.. Konuşmuyordu.. Sonunda bu sessizliğini İKV toplantısında bozdu..

Mesut Yılmaz'ın konuşması kuvvetliydi.. Çok doğru sözler söyledi.. Ve bunları söylerken, bazı odaklara da açık açık mesajlar gönderdi..

Örneğin bakın şu cümlelerine:

"...Kapsamlı bir değişimi göze alamayan,, ya da göze alıp da gerçekleştiremeyen ülkeler, uygarlığın hızlı yürüyüşünde, yenik duruma düşerler.. Böyle ülkelerin uluslararası planda saygınlıklarını korumaları da mümkün değildir.. Herkes bilmeli ki, ulusal kültür ve kimliklerin korunması, uluslararası sisteme entegre olunduğunda değil, sistem dışında kalındığında zorlaşır.. Türkiye bugün bir fırsat penceresi yakalamıştır.. Ya bu fırsat penceresini ardına kadar açacağız, ya da kepenkleri indirip, kendi kendimizi hapsedeceğiz.. İşte Türkiye'nin önündeki yol, böyle bir yoldur..."

Mesut Yılmaz'a kızabilirsiniz, eleştirebilirsiniz.. Bazı uygulamalarını biz de eleştiriyoruz, ama bu konuda haksız mı? Yerden göğe kadar haklı..

Biraz daha dinleyelim Yılmaz'ı:

"...Günümüzde insan hakları, cömert bir devletin vatandaşlarına bahşettiği bir lütuf değildir.. Devletler için önemli olan, insan hakları ve demokrasiyi yerine getirilmesi gerekli olan bir yükümlülük olarak kabul etmektir.. İnsan hakları ve demokrasi bir ülkeye gelirken, o ülkenin gümrüklerinden geçmez.. Şunun, bunun özel iznini, hiçbir kurumun tasdikini istemez.."

Bunların hepsi doğru..

Peki Yılmaz bu sözlerinin ardından, gereğini yapacak mı? Yapabilecek mi? Belki daha da doğrusu, yaptıracaklar mı?

Bazen düşünüyorum; "Acaba Türkiye'nin son 2 yılında, Yılmaz ve onun yetişmiş, uluslararası gelişmeleri bilen, globaleşmenin anlamını süzebilen, gerçekçi, batı gözlüklü ekibi, koalisyonun başında olsaydı, Türkiye bu feci noktaya gelir miydi?"

Düşünceyi uzatıyorum; "Acaba Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz, birbirlerine karşı geçmiş yıllarda yaptıkları hataları yapmasalardı, birbirlerinin kuyusunu kazmak, birbirlerini öldürmeye kalkışmak yerine, birlikte çalışsalardı, Türkiye bugün acaba nerede olurdu?"

Kaçırılmış fırsatlar ülkesiyiz değil mi?

Yılmaz'a kızın, bağırın, çağırın, haklısınız.. Ama bir de gerçekler var ki, ne kadar gözlerinizi kapatırsanız kapatın, onlar orada dururlar..


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır