kapat
25.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

banner
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )

Hergün "Batıyoruz" dersek.. Batarız!..

Bu ülkenin en büyük beyaz eşya fabrikalarından birinde çalışan bir arkadaşım var.. Geçen bana uğradı.. Saata baktım.. "Hayrola.. Erken mi paydos ettiniz" dedim.. "Gibi bir şey" dedi.. "Üretim nerdeyse durmuş gibi. İsteyen herkese izin veriliyor.. Stoklar dolu, niye üretilsin ki.."

Şimdi bakın.. Teklemeye başlamış bir buz dolabınız var. 40 kere tamire gitmiş.. Artık iflah olması zor.. "Yenisini alayım" diye plan yapmışsınız.. Paranız da var..

"Yarın gidip alayım" diyorsunuz.. Ertesi sabah bir gazete alıyorsunuz..

"Türkiye batıyor.. Bu kriz bir şey değil.. Ekimde öyle bir kriz geliyor ki, millet isyan edecek.. Dükkanları basacak.. Dolar 2 milyon lirayı katlayacak. Paramız pul olacak" diye yazılar okuyorsunuz.. Gidip buz dolabı alır mısınız hala.. Yoksa "Hele bekleyelim. Bu eski dolap beni bir yıl daha idare eder. Şu paramı dolara çevireyim, bankaya yatırayım.. Yoo.. Bu krizde bankalar da gidermiş, hükumet bankadaki dolarlara el koyarmış, en iyisi yastık altına koyayım" mı dersiniz..

Buz dolabını geçin.. Kısa kollu bir yazlık gömlek alır mısınız, yoksa bu yazı eskilerle mi geçirirsiniz?.. Ayakkabı.. Çorap.. Otomobil, ev.. Yani yaşamınız için şart olan yiyecek ve içecek maddeleri dışında para harcar mısınız?..

Peki harcamazsanız ne olur?..

Buz dolabı fabrikası önce, işçilerine ücretli izin verir.. Stokları boşaltmadığı için üretmediğinden.. Daha sonra bunu ücretsiz izne çevirir. En sonunda da işten çıkarır.. Beyaz eşya sanayii çöker.. Ona bağlı yan sanayilerin hepsi çöker..Tekstil sanayii çöker.. Otomobil sanayii çöker.. Bilmem ne sanayii çöker.. Binlerce insan daha işsiz kalır.. Onlar işsiz kalınca tüketim daha da azalır. Daha azalınca, üretim iyice azalır.. Azalınca yeni işçiler işten çıkarılır.. Bu kısır döngü öyle hızlı döner ki..

Sonra bir değil, bin Kemal Derviş gelse durumu düzeltemez..

Türkiye işte o zaman, hem de öyle bir batar ki..

Krizden çıkmanın ilk, ama ilk yolu, insanların güven içinde paralarını ihtiyaçları için günü gününe harcamaktan çekinmemeleridir.

Bugün bu güven yok.. Bu güven olmasın diye, medya elinden geleni yapıyor.. Durmadan felaket haberi.. Durmadan, ucuz popülizm..

Harcamayı teşvik edeceklerine harcayana saldırıp onları da korkutmak. Adam parasını bu ülkede bırakmaktan korkarsa, harcamayacak mı?. Engel olabilir misiniz?.. Gidip elin memleketinde, bizim medyanın gözünden uzak harcamaya başlayacak.. O zaman daha mı iyi olacak?. Yoksa felaketi hızlandıracak mıyız?.

Peki felaket gelirse, medya ayakta kalacak mı?.. Onu düşünen yok.. Yahu milleti düşünmüyorsun, kendini düşün hiç değilse, dostum!.

Bakın.. Bugün ülkede gerçekten başka hükumet şansı yok. Parçalanmış Refah ve artık kimsenin ciddiye almadığı Tansu Çiller'in iktidara gelmeleri mümkün değil..

Bu ortamda yeni seçim de olmaz. Bir defa iktidar ortakları, kendi ölüm fermanları demek olan seçim kararı almazlar. Almak için işlerin düzelmesini beklerler.

İkincisi.. İyi kötü bir hükumet, iyi kötü bir siyasal iktidar varken borsa, dolar ve faizler böyle.. Yarın seçim havasına girersek, ne hale gelir, bir düşünün..

O zaman, akıl yolu, bugünkü hükumetle devamı kabullenip, mümkün olan güven ortamını ve moral havasını yaratmak ki, çark dönmeye başlasın. Gece buz dolabını yenileme kararı veren Mehmet Bey ertesi sabah bu kararını uygulayabilsin..

Bu ortamı yaratmalıyız ki, üç tane gavur bankası sabah 100 milyon dolar satın aldı diye, halk dövize hücum edip akşama kadar dolar fiatlarını yüzde 10 arttırmasın.

İnancım şu.. Bu ülkede medya 10 gün gölge etmesin, Türkiye'de işler 10 misli düzelir.

***
Derviş'e saldırıyorlar. Halkın güvendiği tek adam kaldı, onu da yiyecekler.. Nedir?.. Havai fişeklere bakmış.. "Bu mu batan Türkiye" demiş..

Bunu yapan bin kişiymiş. Geri kalan 65 milyon açlıktan ölüyormuş. Derviş ne diyormuş.. Böyle diyorlar..

Güler misin, ağlar mısın?.

Dünya çapında bir ekonomi uzmanı, bu ülkenin durumunu en iyi bilen bir ekonomi analizcisi, patlayan havai fişeklere bakıp, işlerin düzgün olduğunu söyler mi?.. Ortaokul çocuğu mu bu?.

Derviş'in dediği o mu?..

Havai fişeklere, gecenin bir yarısı tıklım tıklım köprülere bakıp "Bu mu batan Türkiye" diye ben de demiyor muyum?.. Siz demiyor musunuz?.. Sözlük anlamında mı söylüyoruz.. Yoksa bir ironi, yani kastolunan şeyin tam tersini söylemek olan bir kinaye, bir acı alay, bir hiciv mi bu sözler?..

Bu kadar da mı izanımız yok?..

***
New York Times yazarının kişisel ve de yüzeysel bir yorumunun peşine takılmak da farklı bir şey değil..

Ayni yazıyı, New York ve Los Angeles için ben yazarım.. Hem de misli ile.. Bu iki kentte insanların yaşam farkları İstanbul'u 10 kez katlar.. Sefaletin en korkuncunu oralarda gördüm ben.. Bir sokak ötede, köşeyi dönünce lüksün en hayal edilmezini de..

Eee.. Bunu yazınca ben, The New York Times "Amerika batıyor" diye benim yazımı manşete çeker, Amerika'nın nerdeyse tüm yazarları ertesi günden başlayarak benim yazım üzerine polemiklere düzenlerler mi?..

Dünyanın her ülkesinde, her kentinde vardır, iyi ve kötü yaşayanlar.. Ve eğer aradaki uçurum ise söz konusu, İstanbul listenin başında değil, sonlarına yakın yerdedir..

***
Allahın günü "Batıyoruz" dersek, bizi batmaktan hiç ama hiçbirşey kurtaramaz. Krizden kurtulmanın yolu, herkesin elindeki imkanlar el verdiğince normal yaşama dönmesidir.

Bütçemiz içinde çarşıya çıkmalı, alışveriş yapmalı, sinemaya, tiyatroya, konsere, şova gitmeli, dışarda yemek yemeli, Laila'ya da uğramalıyız, hatta.. O nerdeyse hedef gösterilen Laila, kaç ailenin ekmek kapısı, kapanırsa, kaç yüz kişi işsiz ve aç kalacak, düşünen var mı?.. Bunlar aslında ucuz popülizmi bile bilmiyorlar ya..

Normal tüketime başlarsak, duran üretim çarkını yeniden döndürmeye başlarız. Fabrikaların, iş yerlerinin, dükkanların, eğlence ve dinlence yerlerinin kapanmasını durdurur, binlerce yeni insanın işsiz kalmasını önleriz. Tersine yeni iş yerlerini, yeni işçi alımını teşvik ederiz. Unutulmuş, "Zam" sözcüğünü yeniden gündeme getiririz..

Türkiye krizden Derviş'le çıkmayacak. Türkiye krizden hükumetle çıkmayacak. Türkiye krizden, zaman zaman ikinci hükumet gibi davranan Cumhurbaşkanı ile çıkmayacak..

Türkiye krizden topyekun, herkesin kendine düşeni yapması ile kurtulacak.

"Biri gelsin beni kurtarsın.."

Yoo.. Öyle şey yok.. Ya hep birlikte kurtulacağız. Ya hep birlikte batacağız..

Bu topyekun savaşta en büyük görev de medyaya düşüyor.. Sorumlu (Hani nerde) medyaya.. Medya doğru yolu gösterir, medya, güven ve moral verici olursa, medya felaket tellalığından vaz geçer, krizi daha koyulaştırmaya hizmet edeceğine, çıkış yollarına ışık tutarsa..

Toprakaltı ve topraküstü büyük zenginliklere, dünyanın bulamadığı tarım alanları ve içme suyu imkanlarına sahip, enerji sorununu nerdeyse çözmüş, tüm sanayii, tüm fabrikaları dimdik ayakta duran Türkiye, krizi öyle bir atlatır ki, dünya ekonomistleri bile şaşar kalırlar..

Moral ve güven..

Mucize bu iki sözcükte gizli..

Moral ve güven..

Bu iki sözcük de medyaya bağlı.. Sorumlu, vatanını ve ulusunu seven medyaya.. Hatta biraz akıllı ise, aslında kendini seven medya, krizin çözülmesinde anahtar rolünü yüklenebilir.

***
Bir şey hariç, herşeyini alın insanın.. O gene savaşı sürdürebilir..

Yitirildiğinde, gerçekten herşeyin yitirildiği o tek şeyin adı, "Umut"tur..

Umut kaybolmuşsa bir kez, o zaman kurtuluş yoktur.

Medyanın görevi umudu ayakta tutmaktır..

Herşeye saldırın beyler.. Bu han-ı iştiha sizin.. Saldırın..

Ama dikkat edin, Umutlar tükenmesin. Umudu tüketmeyin..

Umudunu yitiren insanın ilk vaz geçeceği şey medyadır. Umudunu yitiren iş yerinin ilk durduracağı şey, reklamlardır..

Bir ülkede umut gitti mi, en önce medya gider, dostlarım.. Yani sizler.. Bizler..

Bindiği dalı bu kadar hızlı kesen zeka özürlüler, başka hangi ülkede, ya da başka hangi meslekte var, çok merak ediyorum?..

Umudu ayakta tutmak bu ülkenin her ama her bireyinin, vazgeçilmez görevidir.

Türkiye umut dolu, gencecik bir ülkedir.

Türkiye tüm krizleri aşacak imkanlara sahiptir.

Geçmişte ne krizleri aştık..

Bunu da aşacağız.. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.. Şüphesi olan varsa, ağzını kapasın ve kendine saklasın..

Eleştirmekle, umudu yok etmenin farkını anlarsak, çözümü hızlandırırız.

Ben ülkeme ve ulusuma güveniyorum..

Ben umudumu hiç yitirmedim. Yitirmem..

Hepsi bu kadar!..

Aşkın.. Aşmış!..
Aşkın aşmış.. Hem de nasıl aşmış.. Aşkın Nur Yengi.. Uzun aradan sonra, geçen hafta sonu Bodrum Günay'daki galasında izledim onu... Tam 3 saat program yaptı.. Ama ne program.. Pop var.. Kendi şarkıları var. En popüler şarkılar var.. Nostalji var.. Alaturka var.. Alafranga var.. Türkülerimiz var..

Bir uzun hava söylüyor, koskoca bahçede sinek uçsa duyulur. Çıt çıkmıyor, o da mikrofonu atıyor.. Bir coşturuyor, herkes masanın üzerinde nerdeyse.. Günay'ın müşterisi binlerce tondur. Yerinden kıpırdamaz. Onları coşturmak kolay değil..

Aşkın birinci sınıf eğlendirici olmuş..

Dahası.. Sahnede tam bir dişi.. Seyirci ile çok iyi diyalog kuruyor.. Şakalar yapıyor..

Söylüyor, söyletiyor.. Vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz..

Vallahi de bravo.. Billahi de..

Bu hafta Candan Erçetin var, Günay'da.. Geçen yılki galasını hala efsane gibi anlatıyorlardı bu gidişimde..

TEBESSÜM
Fıkra Yıldırım Tuna'dan

Kadınlar takma kirpik, tırnak, göğüs, gölgeler, göz farları, ruj, oje, parfüm, kremler, silikonlar, peruk, postiş, lens kullanır, kaşlarını aldırır, manikür, pedikür, ağda yaptırır, her taraflarından estetik ameliyat olurlar.. Sonra.. "Gerçek!" bir erkek bulamadıklarından yakınırlar..

SEVDİĞİM LAFLAR
Beraber ağlamaktaki tatlılık kadar hiçbir şey kalpleri birbirine bağlayamaz.

Rousseau

BİZİM DUVAR
Ecevit giderek sıkışıyor. Böyle giderse ya Amerika'nın Dervişini çekecek ya da hükümetin fişini çekecek.

Hakan&Utku


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır