kapat
25.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

banner
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 


Bir tetkik daha

Sergen'in yaşadığı kalp sorunu için ne diyorsunuz? 7 defa ameliyat geçirmiş, 2 seneye yakın hastanede kalmış kıdemli bir hasta olarak, kendimi tıp bilimine en yakın gazetecilerden biri hissediyorum. Yaşadıklarıma bakarak söylüyorum: Tıpta 'mutlak' diye bir şey yok. 2 saat arayla yapılan 2 tahlilde, birbirine taban tabana zıt sonuçlar elde edebilirsiniz. Fiziksel bir değişim geçirmeniz de gerekmez. Psikolojik en ufak bir değişiklik, ölümcül bir hasta olduğunuz izlenimini verebilir. Ya da tam tersine aslında çok kötü durumdayken, o tahlillere bakıp "Sapasağlamsın" diyen doktorlar çıkabilir. Ve bunların hiçbiri o tahlillerin yanlış, o doktorların hatalı olduğu anlamına gelmez. Bir hastane ak diyorsa, öteki kara diyebilir. Bu tıpta çok doğal. Çünkü, hasta o sırada öyledir. Bu sırada da böyledir. Mesela hastaneye girince, bende hastane stresi başlar. İçim daralır, tansiyonum yükselir. O anda beni muayene etseler, yatırmaya kalkabilirler. 10 dakika sonra da hiçbir şeyim kalmaz. İşte 10 dakika arayla birbirine taban tabana zıt iki rapor.

Ama hastaneler hata yapmaz diye de birşey yok. Her meslekte olduğu gibi, tıp hataları da var. Bu da olabilir. Şimdi Sergen'e Acıbadem Hastanesi olumsuz, International da olumlu rapor vermiş. Bunlardan Acıbadem, G.Saray'a yakınlığı ile bilinen bir hastane. G.Saray Hastanesi gibi. Tedavi görmesi gerekenleri, yatalakları oraya gidiyor. G.Saray'ın doktoru Burhan Uslu da orada çalışıyor. Yani önce oraya gitmesi doğal. Oradan olumsuz rapor alındığı zaman, başka bir hastanede yeniden araştırma yaptırmak da doğal. Bana bir doktor "5 haftalık ömrün kaldı" dese, yeni muayenemi o doktora yaptırmam. Başka bir görüş için başka bir doktora giderim. Bu yüzden International'a gitmeyi de yadırgamıyorum.

Ortada bir gerçek var. Çok popüler bir futbolcu için ülkenin en önde gelen iki hastanesi birbirine zıt rapor vermişlerse, dünyanın her yerinde bu haberdir. Hele kulübün yetkilileri, olayı saklamak ya da örtbas etmek gibi bir davranış içine girerlerse, haber daha da önem kazanır. Bu da madalyonun öbür tarafı. Özet, Sergen olayında bu raporlar da doğaldır, bu raporları ele geçirip yayınlamak da çok güzel bir gazeteciliktir.

* Peki Sergen'e geniş çaplı bir muayene yapılsa daha iyi olmaz mı?

Spor, özellikle kalp ve dolaşım hastalıkları açısından, tam sağlıklı olunmazsa yapılmayacak eylemlerin birincisi. Burada şüpheye yer yok. Binaenaleyh, bu aşamada Sergen'in bir üçüncü hastanede, hatta gerekirse, ki G.Saray'ın imkanları var, yurtdışında bu konuda uzmanlaşmış bir hastenede muayene edilmesi gerekir. İşin formalite kısmı tamamlandı. Sergen sağlam raporunu aldı, lisansı çıktı. Adı da UEFA'ya bildirildi. Şimdi artık G.Saray'ın acele etmesine gerek yok. Sergen'in antrenmanlara çıkması ve oynaması için sağlık durumunun kesin onaylanması lazım. Yarın Allah göstermesin, tatsız bir olay yaşanırsa, bunun vebalini bugünkü G.Saray yönetimi kaldıramaz. Bir insanın hayatını durup dururken riske etmeye, kendisi dahil, kimsenin hakkı yok. Avrupa'nın, Amerika'nın en iyi kliniği hangisiyse, Sergen orada raporunu alır, gelir, sonra da futbolunu oynar.

Bu arada tıbbın hatası olduğu gibi, gazetecinin de hatası olabilir. SABAH'ın dünkü "Çok pişmanım" manşeti, sadece manşete bakanlara yanlış fikir veren bir ifade. Böyle bir başlık attığın zaman, çok doğru olan haberinden de şüpheye düşülmesine sebebiyet verebilirsin. Bu yüzden gazetenin başlıklarını atanlar çok dikkatli olmalılar, sansasyonel olmak tuzağından şiddetle kaçınmalılar.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır