kapat
25.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

banner
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

www.euronet-tr.com
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

İstanbul'da bir İtalyan


Türkiye'nin üçüncü GSM operatörü Aria'yı kuran İş-Tim'in Genel Müdürü Giuseppe Farina emekliliğini İstanbul'da yaşamayı düşünüyor
Giuseppe Farina... Görevi gereği İstanbul'da yaşayan bir İtalyan. Türkiye'nin üçüncü GSM operatörü Aria'yı 355 trilyon liralık bir sermayeyle kuran İş-Tim'in Genel Müdürü. 0555'li hatları hayatımıza sokan, ilginç reklam kampanyaları, sponsoru olduğu müzik etkinlikleri ile dikkat çeken Aria'nın Maçka'daki merkez binasında randevulaştık Giuseppe Farina ile. Tam da kriz döneminde böylesi büyük bir yatırım yapan kuruluşun Genel Müdürü Mr. Farina'ya sordum; Türkiye'nin genel gidişatı nasıl görünüyordu?.. Sonra sıra İstanbul'a geldi... İstanbul'da yaşayan bir İtalyan olarak şehrimizi anlattı Mr. Farina... Boğaz'ı ve emeklilik günlerinde İstanbul'da yaşama hayallerini...

* Türk insanı ekonomik krize alıştı. Bizler için hızlı değişimler çok şaşırtıcı olmuyor. Siz, Türkiye'nin hızla değişen bu ekonomik ve siyasi gündemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gelişmeleri çok yakından izliyorum. Tüm bu yaşananları şu şekilde yorumluyorum: İstikrarı yakalamak için geçiş dönemi yaşayan ülkelerde bu tip dalgalanmalar son derece normaldir. Bu değişiklik ve dalgalanmalar belli bir seviyede kalırsa, istikrar yakalandıktan sonra ülkenin gelişmesine ve büyümesine büyük katkısı olur.

"KRİZİN KISASI İYİDİR"
* Kriz bazı durumlarda iyi birşey midir?

Krizler kısa sürerse iyidir. Ülke, bu kriz döneminden büyüyerek çıkabilir. Bir örnek vereyim: Kasım ayındaki krizde bankacılık sektörüne gerekli müdahaleler yapıldı. Bu iyi bir şeydi. Ancak kriz belli bir süreyi aşarsa ülke için son derece tehlikelidir ve ben bu tehlikeyi başıboş gezen bir mayına benzetiyorum. Şimdi son derece dikkatli olmamız gereken bir dönemdeyiz. Yani bu krizden bir an önce çıkmamız, istikrarı bir an önce yakalamamız gerekiyor. Ama bu şekilde devam ederse, yani bu belirsizlik sürerse iş dünyası tehlikelerle karşı karşıya kalır. Sonuç olarak şunu söylüyorum: Bir an önce bu durumdan çıkmak için hızlı kararlar almalı ve birşeyleri düzeltmeliyiz.

* Sizce iş dünyasındaki insanları bu dönemde ip üzerinde yürüyen cambazlara benzetebilir miyiz?

Bu dalgalanmalar iş dünyasını son derece dikkatli davranmaya yöneltiyor. Evet, Türkiye'de iş dünyasının ip üstünde olduğunu söyleyebiliriz. Ülkenin teknolojik gelişmesine katkıda bulunan sektörlere destek verilmesi gerektiğine inanıyorum. Yeni yatırım yaparken dikkatli olmamız lazım. Yatırımcılar bir an önce ipin üzerinde yürüyüp karşı tarafa geçmeye çalışıyorlar ama yeni yatırıma başlayacak insanlar tereddüt içinde: 'Acaba ipin üzerinde yürüyeyim mi yürümeyeyim ki, yatırım yapayım mı, yapmayayım mı' diye düşünüyorlar.

"SÖZLERİN TUTULMASI LAZIM"
* Kriz, yatırımlarınıza ve Aria'ya nasıl yansıdı?

Öncelikle verilen sözlerin yerine getirilmesi gerekiyor. Çünkü bu sektör teknoloji, iş imkanları, yapılan yatırımlar ve Türk ekonomisine yaptığı katkılar açısından ülkenin gelişmesine büyük destek sağlayan bir sektör.

* Aria'nın krize denk gelmesi bir şanssızlık mı?

Şirketlerin kendilerini ülke şartlarına ayarlayarak faaliyete geçmeleri mümkün değil. Kriz öncesi faaliyete geçseydik ne olurdu bilemiyorum. Ama biz piyasada bilgi birikimimiz, uluslararası tecrübemiz, kendi çalışma arzumuz ve şirket değerlerimiz çerçevesinde şu anda müşterilerimize en iyi hizmeti vermek için çaba gösteriyoruz. Biz Türkiye'nin son on yıldaki en büyük yatırımını yaptık. Üç milyar dolarlık yatırımla ülke ekonomisine büyük katkıda bulunduğumuzu söylemek istiyorum. Sadece yatırım olarak da bakmayın. Şu anda şirket içinde 950 personel çalışıyor. Bunun dışında şirketimize dışarıdan hizmet veren insanlar da var. Yani bu zor dönemde de halen Türk ekonomisine katkıda bulunmaya devam ediyoruz. Faaliyete geçtiğimiz 21 Mart tarihinden itibaren başlattığımız bir trilyonluk yatırım halen devam ediyor. Şu anda Türkiye'de bu çaplarda yatırım yapan tek kuruluş olduğumuzu söylemek mümkün. Türkiye'de yatırım yapmaya niyeti olan ama kriz nedeniyle tereddütte kalan yatırımcılara örnek oluyoruz.

* Risk almayı seviyorsunuz...

İş her zaman bir risktir.

* Ankara'nın biraz daha hızlı ve üretken olmasını mı talep ediyorsunuz?

Ben Ankara ve hükümet konusunda birşey söyleyemem. Bu zaten bir görev. Dünyanın her yerinde hükümetler o ülkedeki iş dünyasının önünü açmak için elinden gelen her şeyi yapmak durumunda.

BOĞAZ'A VE BALIĞA BAYILIYORUM
"Akşam yemeklerimi çoğunlukla Boğaz kıyısında bir lokantada yiyorum. Balık yemeye bayılıyorum ve sanırım tuzda balığın en iyi pişirildiği yer İstanbul. Rakıyı seviyorum ama Türk şaraplar da çok güzel..."

Atatürk, sadece Türkiye için değil tüm dünya için önemli bir lider

Bence ne Türkiye Avrupasız, ne de Avrupa Türkiyesiz olamaz

Yatırımlarımız sürecek çünkü biz Türkiye'ye inanıyoruz

Benim için yaklaşık on yıldır cep telefonsuz bir hayat imkansız oldu

'Burada önce rakı içmeyi öğrendim'
* Eros Ramazotti'nin konserini Aria'nın Genel Müdürü gibi mi izlediniz yoksa tribünde müziğin tadını çıkaran, herkesle birlikte dans eden Giuseppe Farina mı vardı?

Müziği çok seviyorum. Gençlik yıllarımda da konserlere giderdim. 18 yaşında bir kızım var ve onu konserlere götürüyorum. Ben de o şarkıcıyı çok seven pekçok genç gibi rahat bir şekilde giyinip gidiyorum. Ramazotti'nin konserine de bu ruh haliyle gittim. Biz protokol tribünündeydik ama bir ara kendimi müziğin ritmine öyle kaptırdım ki, gençlerle beraber dans etmeye başladım.

* İstanbul'un renkli gece hayatını keşfedebildiniz mi? Mesela Boğaz'daki restoranlar ya da Laila ve China White gibi gece kulüpleri...

Benim hayatım müşterilerle geçiyor. Müşteriler de sizin saydığınız bu mekanlarda bulundukları için buralara gitmem lazım.

* Siz akşam yemeklerinde nereyi tercih edersiniz? Laila'da eğlenmeyi mi, bir balık restoranında rakı içmeyi mi?

Genelde yemeklerimizi Boğaz'da yiyoruz ama bir yer var ki, çok hoşuma gidiyor. Reklam yapmak istemiyorum çünkü diğer restoranlar alınabilir ve gittiğimde bana gerekli ilgiyi göstermezler. (Gülüşmeler) Ama Park Fora çok güzel. Orası artık benim evim gibi oldu. Balık yemeyi çok seviyorum ve tuzda balık sanırım dünyada en güzel Türkiye'de yapılıyor. Çikolatalı sufleyi çok seviyorum. Ayrıca Türkiye'deki kirazın dünyanın hiçbir yerinde rakibi olacağını zannetmiyorum.

* Rakı içer misiniz?

Türkiye'de bana ilk öğretilen şeylerden biri rakı içmek oldu. Ama sadece rakıyı değil Türk şarabını da çok beğeniyorum.

Şengül BALIKSIRTI


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır