kapat
01.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.iku.edu.tr
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
GÜNGÖR MENGİ(gmengi@sabah.com.tr )

Adam olmak için

Biz adam olmayız sözünden hep nefret etmişimdir. Ama asıl, bu hükmü hak eden alışkanlıklardan nefret etmek lazım..

Erdem, başkalarının hatalarından bile ders çıkarmaktır. Oysa biz kendi yanlışlarımızdan bile ders almıyoruz. Bakmayın "tövbe" deyip IMF'ye sığınmamıza ve her şartı kabul etmemize. Bunlar şimdiye kadar hep para tırtıklamanın kurnazlığı oldu.

IMF ile 18 stand-by imzalayan başka bir ülke var mı?

Allah için kabul etmek lazım ki, bu hükümet istikrar programını kararlılıkla yürütmek bakımından kendisinden öncekilere fark atmış durumdadır.

Ama bu sadakatin güvencesi Derviş'tir.

Derviş'i bıktırıp kaçırma yönündeki baskı ve entrikaları gördükçe şimdi kafalarda şu soru beliriyor:

Hükümet Derviş'i gerçekten "Bu defa vazgeçmeyeceğiz" vaadine dünyanın kabul edeceği bir garanti göstermek ve gerçekten dönmemek için mi getirdi, yoksa ihtiyacı olan krediyi aldıktan sonra "haydi yoluna" demeyi mi kuruyor?

Zehirli şüphe..
Bu zehirli şüphenin doğmasına Telekom krizi sebep olmuştur.

Telekom yasası, IMF'ye verilen taahhüttü.. Bu yasa ile hükümet, "Telekomu, piyasa profesyonellerinin yönetiminde özelleştirmeye hazır" hale getireceği kararlılığını vurgulamak istedi sözde.

Ama ne oldu? Yeni yönetimi oluşturmak yolunda Hazine Bakanı Derviş'e tanınan yasal yetki "koalisyon adabı ve uyumu, erkekçe sözler, imza yalamakla ilgili meydan okumalar" bahanesiyle kullandırılmadı.

Devletin para harcayan ve istihdam deposu olan işletmelerini iktidar partilerinin paylaşması ve çiftlik gibi kullanması anlamına gelen kokuşmuş koalisyon geleneği, yasaya galebe çaldı.

Telekom yönetimini, bu kuruluş başta MHP'ye verildiği için yine MHP belirledi. Yani yasa değişse bile kafaların kolay kolay değişmeyeceği, iktidara gelen partilerin ekonomik egemenlik alanlarını terk etmeyecekleri bir kez daha ispatlandı.

Mesut Yılmaz dün bu olayı "uzlaşma" diye niteledi, "ekonominin gerekleri ile siyasetin gerekleri arasında sağlanan bir uzlaşma.."

Kemal Derviş teknokrat bir bakan olduğu için siyasetin gerekleri konusunda gerekli duyarlılığı göstermesi kendisinden beklenemezmiş..

Kader nedir?
Hayır, artık Türkiye, ekonominin gereklerini yerine getirme yolunu açacak bir siyasi yapıyı mutlaka kurma noktasına gelmiştir.

Siyaset, ekonominin gereklerini sulandırmak için değil, katıksız uygulanmasını sağlayacak yaratıcılığı göstermeye mahkumdur artık.

Değiştirdiği yasayı bile parti menfaati söz konusu olduğunda delebilen bir siyaset geleneğinin bu zihniyet devrimini gerçekleştirmesi beklenemez.

O nedenle, siyasetin alt yapısını değiştirmeden, zemini sağlam hale getirmeden çıkarılan ve "devrim" zannedilen her yasal adım kandırmacadır.

Bu krizler bile bizi adam edemedi.

Seçim ve partiler kanunları değişmedikçe de hiç bir ümit yoktur.

Ümidi canlandıracak en önemli sebep, partilerin Eylül'de anayasadan daha önce partiler ve seçim kanunlarını değiştirmek konusunda uzlaşmaları olabilir.

Kader, beklenen değil, talep edilen ve hak edilen bir gelecektir.

Millet ilahi bir mucize için sabır gösterecek yerde istemeyi ve elde etmeyi başarmalı!


Bu sayfa MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.. ile
Yöre Elektronik Yayımcılık A.Ş. işbirliğiyle hazırlanmıştır.