kapat
25.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi


Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
YAVUZ DONAT

ÇAMLIDERE DESTANI

Sabah saat 08.30'da Ankara'dan yola çıktık. Bir saat sonra Çamlıdere'deydik.

Çamlıdere, Ankara'nın yüz kilometre kuzeyinde, etrafı ormanlarla çevrili bir ilçe.

İlçeye girince, doğruca "pazar yerine" gittik. Pazarcı esnafı ile alışverişe gelen halk etrafımızı sardı.

"Arkadaşlar" dedik:

- Haliniz nicedir?

İlk yanıt 64 yaşınaki, Bağ-Kur emeklisi, Kemal Güngör'den geldi:

- Ne iyi, ne kötüyüz... Orta yerde kaldık... Üç aydan üç aya Bağ-Kur'un verdiği para 170 kayme... Gel de geçin.

Sonra, kalabalığın içinden bir ses yükseldi:

- Efendi, efendi.

- Buyur dayı, sen kimsin?

- Benim adım Satılmış.

- Derdin nedir Satılmış dayı?

- Bir çuval un, 18 milyon oldu... Yazacaksan bunu yaz.

- Dayı mesleğin nedir?

- İnşaat ustasıyım.

- Yaş kaç?

- 67.

- Hâlâ çalışıyor musun?

- Çalışmayıp da ne edecen?

NAL
Kadir Avlasız "Maliye'den... Tahsildarlıktan" emekli.

"184 kayme" maaş alıyor.

Ve 12 yıldır da "pazarcılık" yapıyor.

- İşler nasıl Kadir Bey?

- Halk sıkıntıda bey... İşte görüyorsun, kimse birşey almıyor.

- Fiyatlar nasıl?

- Ucuz ama... Alan kim?

"Fiyatlardan" bir örnek:

Dört tane eşek nalı... Mıhlarıyla birlikte iki milyon.

At nalı ise... Yine mıhlarıyla, dört milyon.

"Alım gücü" gerilemiş.

"Otomobil alan" azalmış.

"Ata... Eşeğe... Nala" dönüş var.

FERYAT
Meclis Başanı Ömer İzgi, pazarda birini kolundan tuttu:

- Nasılsın, iyi misin?

- Ağzımızın tadı, tuzu kalmadı beyim.

- Adın ne senin?

- Ahmet Tığlıoğlu.

Sonra Maliye'den emekli, üç ayda 600 kayme maaş alan Mustafa Uslu konuştu:

- Geçen haftadan bu haftaya, ayçiçek yağının fiyatı artmış... İnsanın ağzının tadı nasıl bozulmasın.

Bu sırada "yaşlı bir teyzenin" sesi duyuldu:

- Ortalık pahalı... Millet birşey alameyor... Yiyemeyor... Ne olacak halimiz?

GÜLER YÜZ
Ömer İzgi kimseye "para, pul" dağıtmadı.

Ama "güler yüz" gösterdi.

"Tatlı dil" sergiledi:

- Arkadaşlar, iyi olacak inşallah... Ülkemiz zor bir dönemden geçiyor... Borçlana borçlana bu hallere düştük... Ama artık yeni bir program uygulanıyor... Ankara sizin için çalışıyor... Sabredin, düzlüğe çıkacağız.

Kalabalık önce "inşallah" diye bağırdı.

Sonra da "Allah razı olsun."

TEYZE
Yaşını başını almış bir "teyze", kenarda "olup biteni" izliyordu.

TBMM Başkanı sordu:

- Pazar alışverişini yaptın mı?

- Para mı var ki alışveriş edem?

Başkan, Özel Kalem Müdürü Fatih Bey'in kulağına eğildi:

- Bu teyzenin alışverişini sen yap... Ne isterse al... Benden.

Fatih Bey hemen "teyzenin" koluna girdi.

"Teyze" pazardan ne alsa beğenirsiniz?

Bir kilo domates.

Bir kilo patates.

Bir kilo da soğan.

Fatih Bey ısrar etti:

- Teyze... Salatalık... Patlıcan... Kabak... Kiraz... Söyle... Ne istersen alacağım.

- Sağol yavrum... Bunlar yeter... Allah bin kere razı olsun.

BELEDİYE
Bu sırada birkaç "Belediyeci" yanımıza yaklaştı:

- Yavuz Bey, belediye zorda... Maaş alamıyoruz.

Belediye Başkan Yardımcısı Mithat Ayık da pazardaydı.

"Durum nasıl" dedik.

Şu yanıtı verdi:

- Neyimiz var neyimiz yoksa hacizli... Dört tane temizlik aracımız var... Birini hacizden zor kurtarıyoruz.

DERVİŞ
Pazar yerinden, çarşının içine doğru yürürken... Yaşlı, dişi dökülmüş, bastonlu biri, TBMM Başkanı'nın önüne çıktı:

- Derviş sen misin?

Dedik ki:

- Dayı, bu bey Derviş değil... TBMM Başkanı.

"Dayının" kulağı ağır işitiyor.

Yine sordu:

- Yavrum... Derviş dedikleri sen misin?

Ömer İzgi:

- Bir derdin mi var?

- Evladım, Allah Kuran çarpsın ki milletin hali kötü... Derviş sen misin?

- Derviş sensin dayı... Hepiniz birer Derviş'siniz... Türkiye'yi hep birlikte düzlüğe çıkaracağız... Hükümettekiler, dertlerinizi biliyorlar... Sabahlara kadar çalışıyorlar.

- Öyleyse Allah onlardan razı olsun.

SEÇİM
Birkaç esnaf bizi bir kenara çekti:

- Yavuz Bey, seçim mi var?

- Hayır... Ufukta seçim görünmüyor.

- Öyleyse... Meclis Başkanı neden burada?

- Sizi görmeye geldi.

- Sadece bunun için mi?

- Evet...

- Öyleyse... İyi adammış... Bari bir elini öpek... Seçim olmadan buralara pek kimse gelmez de.

PİKNİK
Çamlıdere'ye veda ettik.

Ve dağa... Ormana doğru tırmandık.

Alakoç Köyü'nün "yaylasına" çıktık.

"Rakım" 1600 metre.

Hava "buz gibi."

Başkan dedi ki "gelmişken, atış yapmaya ne dersin?"

Ömer İzgi "eski avcılardan."

"Remington" tüfeğe beş tane "domdom kurşununu" koydu ve atışa başladı.

Sonuç "pek parlak değil."

Başkan dedi ki:

- Sizler varsınız diye... Resim de çekiliyor diye... Biraz heyecanlandım... Değilse... Beş kurşundan beşi de hedefi bulurdu.

"İkinci atışı" Parlamento Büro Şefimiz Emin Özgönül yaptı.

Sonuç yine "pek parlak değil."

Emin de kendisini şöyle savundu:

- Aslında hedefi tutturacaktım ama... Sayın Başkan'a ayıp olmasın diye karavana attım.

Biz atış yapmak istemedik. İzgi ısrar etti.

Ve Remington'un kabzasını sağ omuzumuza dayadık.

Tetiğe peş peşe beş kez dokunduk.

Beşinde de "isabet" kaydedince...

Başkan dedi ki:

- Yavuz Bey, mangalı hakettin.

Sonra da "talimatı" verdi:

- Mangal yakılsın!

Mangal... Izgara... Taze yoğurt... Biber... Patlıcan... Süt... Ayran... Karpuz.

Tam bir "yayla ziyafeti."

ANAYASA
Piknik dönüşü, otomobilde "bundan sonra neler olacak" konusuna girdik.

Başkan:

- Bu Anayasa değişecek.

- Ne zaman?

- Sonbahardan önce olmaz.

- Hazırlığınız ne durumda?

- Bazı üniversitelerden görüş istedim... Bazı profesörlerle bizzat konuştum... Danıştay'la temas ettim... Anayasa değişikliği çok önemli... Ve zaruri ihtiyaç... Biz şurada hata yapıyoruz... Ne zaman bir sorun çıkıyor, hemen yasa değişikliğine gidiyoruz... Oysa... Sorun çıkmadan bunu yapmalıyız... Ve bu defa mutlaka yapacağız.

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır