Soru şu: Çalışanlarını sosyal güvenlikten yoksun çalıştıran ve SSK prim kaybına yol açan işverenle, yasalara uyan işveren arasındaki haksız rekabet nasıl önlenecek?
Resmi yanıt belli: Her şeyden önce işyerlerinde yapılacak yaygın denetim ile. Peki denetimi kim yapacak? Sayıları 412 olan SSK sigorta müfettişi.
Ama yaşananlara bakıldığında bu yanıt pek doğru değil. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, müfettişlerin yetkilerini kısıtlayacak ve etkin bir denetimin önünü kesecek bir yaklaşım içinde olduğu iddia ediliyor.
Her bir SSK müfettişi geçtiğimiz yıl günde ortalama 6 işyeri denetimi yapmış (Toplam 850 bin işyeri). İşyerlerindeki denetim, iş kazaları meslek hastalıkları ve asgari işçilik incelemeleri üzerine yoğunlaşmış. Denetimin devlete parasal faydası 770 milyon dolar olarak ifade ediliyor. Bakan Okuyan, devlete her yıl kişi başına 1.8 milyon dolar kazandıran ve kayıtdışı ekonomi ile mücadele eden müfettişlere karşı bir düşmanlık içinde olabilir mi?
"Önce 4447 sayılı kanunla "sigorta müfettişleri tarafından düzenlenen tutanaklar, aksi sabit oluncaya kadar muteberdir" hükmü kaldırıldı. Sonra 616 sayılı KHK ile asgari işçilik miktarını tespit etmek fiilen kaldırıldı. (Bunun anlamı şu: Örneğin günlük bir gazete 3 kişi çalıştırıyorsa, SSK müfettişi artık beyannameye bakıp, firmaya "Rakibin 700 kişi ile günlük gazete çıkarırken sen nasıl 3 kişi ile çıkarırsın" diyemiyor.)
Neyse ki Anayasa Mahkemesi 616 sayılı KHK'yı iptal etti. Müfettişlerin lobisi ve kamuoyunun baskısı ile TBMM Genel Kurulu'na sevk edilen yasa tasarısına bu yetkiler tekrar kondu.
Ancak Okuyan "ben size gösteririm" mantığıyla hareket ederek bu kez de yasa tasarısına son dakikada bir ek yaptırıp, müfettişleri SSK Başkanlığı'ndan alarak SSK Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü'ne bağladı. Yani, bürokrasinin içine attı... Siyasi baskılara maruz bıraktı...Tenzili rütbe uyguladı...
Halbuki, bağlı bulunduğumuz Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO) ve Türk idare sisteminde teftiş kurullarının kurumların en üst amirine; bakanlık çerçevesinde bakan, başkanlık çerçevesinde başkana bağlı olması gerekir. Okuyan'ın en üst amire bağlı olarak görev yapma zorunluluğumuzu yok sayıp, bir alt amire bağlamasının anlamı "öç almak" değil ise nedir?
Yıllık denetim programlarımızı önce bu makama göndereceğiz. Sonra yetki bekleyeceğiz. Hazırladığımız rapor en üst makama varmadan önce alt birimlerde dolaşacak sonra sizden etkin denetim beklenecek.
En önemlisi de Türkiye'nin her ilinde faaliyet gösteren Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü'nün elemanı olarak her an görev yerlerimiz değişebilecek. Yönetime göre "yanlış" yapan örneğin kendini Muş veya Hakkari'de bulabilecek."
Anlatılanlar doğru ise Okuyan, "arkası güçlü" işverene yeni bir hak tanımış oldu. Bu hakkı değerlendiren işveren, beğenmediği müfettişi süründürme faslından tayin ettirebilecek...
Yavuz SEMERCİ