kapat
12.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
ERDAL BİLALLAR(ebilallar@sabah.com.tr )

Huzur mu, huzursuzluk mu?

HAFTA SONU ailece bir yemekten, tiyatrodan, sinemadan veya eş-dost ziyaretinden dönüyorsunuz... Saat geceyarısına yaklaştığı için çocuğunuz veya çocuklarınız aracın arkasında uyumuş... Amacınız biran önce evinize varmak...

Ama o da ne?

İleride yol kesilmiş.... Polis araçlarının tepe ışıkları yanıp sönüyor... Yüzlerce araç sıraya girmiş bekliyor...

Dur-kalkla santim santim ilerliyorsunuz, sonunda polisin yolu kestiği noktaya geliyorsunuz...

Önce alkolmetre ile alkollü olup olmadığınız kontrol ediliyor... Ardından aracınızın evrakları istenip inceleniyor... Eğer gerekli görülürse sürücü dahil araçta bulunanlar indiriliyor... Üstleri aranıyor... Aracın bagajı açtırılıp bakılıyor... Bu yetmiyor, koltukların altları, torpido gözüne kadar her taraf taranıyor... Eşiniz ürküyor, çocuklarınız uyku sersemi panikliyor... İşte; bunun adına da "Huzur Operasyonu" deniliyor...

Hayır!

Bence bunun adı "Huzursuzluk Operasyonu!"

Dünyanın hiçbir kentinde polisin böyle uygulaması yok, olamaz... Hiçbir batılı kentte polis, halkı potansiyel suçlu ve kanun kaçağı görüp en işlek yolu kesip gelip geçeni arayamaz... Yol sadece bir suçlu veya zanlı o güzergahı kullanmaya kalktığı zaman veya böyle bir duyum geldiği zaman gözetime alınır... Ama her geçen araç didik didik edilmez... Araçlar yavaşlatılır... Gözle kontrol altına alınır... Şüphelenilen bir araç varsa, durdurulup aranır...

Ama gelin görün ki; İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, suçluların yakalanması için halkı huzursuz eden bu huzur(!) operasyonlarını savunuyor... Bu operasyonlar sırasında gözaltına alınan şüpheli şahısların, ele geçirilen ruhsatsız silahların sayılarını açıklayıp, "yol kesmenin" faydalarını anlatıyor...

O zaman İstanbul genelinde 24 saat sokağa çıkma yasağı ilan edilsin.... Polis bütün evleri didik didik etsin... Eğer amaç kente huzur(!) getirmekse boşu boşuna polisi seferber etmesin..

Peki; "Suçlular nasıl yakalanacak?" diye sorabilirsiniz... Dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde polis nasıl yakalıyorsa öyle... Yani asırlar öncesinden kalmış yöntem olan yol keserek değil, TV kameraları önünde gelip geçeni durdurup arayarak hiç değil... Çağdaş kentlerde yapıldığı gibi istihbaratla, bilgiyle, ısrarlı takiple...

***
SON SÖZ: Bence Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, İstanbul'un gecelerinden önce gündüzlerine sahip olmalı... Kadınları canından eden kapkaçcıları, halkta huzur bırakmayan tinercileri, sokakları parselleyen otopark kâhyalarını toplamalı...

Gazete okumuyoruz!
PAZAR günü yapılan Anadolu lisesi sınavlarına okul kıyafeti ile girme şartına rağmen neden çoğu öğrenci şortla, eşofmanla, tişörtle geldi de karmaşa çıktı?

Yanıtı basit... Çünkü çoğumuz gazete okumuyoruz... Sabahları evimize gazete girmemesinin eksikliğini duymuyoruz... Sonuçta da dünyadan b”haber oluyoruz...

Eminim ki; pazar sabahı sınava okul kıyafeti ile gelen öğrencilerin evlerine her sabah en az bir gazete giriyor... Şortla gelenler ise gazete yüzü görmüyor...

Taksim Meydanı
İSTANBUL eski belediye başkanlarından merhum Lütfi Kırdar'ın oğlu Üner Kırdar aradı... "New York'tan yeni geldim, meydanlarla ilgili yazınızı okudum" dedi ve ekledi: "Bence İstanbul'un en çok katledilen meydanı Taksim'dir.." Üner Bey'le sözleştik, önümüzdeki günlerde buluşup önce Taksim'in eski fotoğraflarına bakacağız, sonra birlikte meydanı dolaşıp farkı anlayacağız...

GELMEYEN, AÇILAN ZARFLAR

Hırsızlık sürüyor!
BÜYÜKÇEKMECE'de oturan Pakize Yücelidağ'a, Amerika'da oturan oğlu tarafından Anneler Günü hediyesi gönderiliyor... Ama bu hediye Pakize Hanım'ın eline geçmiyor... Sebep mi? Çünkü zarf gelmiyor... Pakize Hanım, "Sizin yazılarınızı okuduktan sonra acaba bu zarfı da birileri açtı mı diye düşünüyorum" diyor...

ANKARA'dan isminin verilmemesini rica eden bir gazeteci anlatıyor: "Adıma gönderilen cep telefonu aradan aylar geçtiği halde hâlâ gelmedi... Aradım, sordum bir sonuç elde edemedim."

Kimbilir belki bugüne kadar bu rezaletlerle ilgilenmeyenler ilgilenir...

Serbest Kürs

Haksız yere ceza!
ARACIMDA bulunan tedbiri kaldırmak için Trafik Müdürlüğü'ne gittik... Dosyamda iki adet cezam olduğu, bunlar ödenmeden işlem yapılmayacağı söylendi... Cezalardan biri Eskişehir'de kesilmiş, diğeri Antalya'da... Eskişehir'de kesilen cezanın makbuzunda "otobüs" deniliyor... Oysa benim aracım özel oto... Kaldı ki hiç Eskişehir'e gitmedim... Ne dediysem bir fayda etmedi... Çaresiz bu cezaları ödedim... ZEKİ ERTÜRK (Antalya)

Moral bozan hesap!
225 milyar dolarlık iç ve dış borcumuzu (1 dolar=1 milyon lira hesabıyla) 1'er milyonluk banknotlarla ödeyeceğimizi varsayalım...

* Bu banknotları üst üste koyarsak yüksekliği 21 milyon 206 bin 409 metre olur...

* Bu banknotları yere serip yol yapmaya kalksak Ankara-İstanbul arasındaki 450 kilometre uzunluğunda, 21 metre genişliğindeki otoyol 3 santim kalınlığında banknotlarla kaplanır...

3 uyarı.. UYUMAYIN!
* KÜÇÜKYALI mezarlığını otlar sardı... Mezar taşları görünmüyor...

* RİVA Köyü'nün kanalizasyonu Riva Deresi ile denize akıyor...

* YEŞİLKÖYLÜLER, sivrisinekten cam açamıyor...

İĞNE
ULAŞTIRMA Bakanı Enis Öksüz, uzaylılar konusunda görüşü sorulunca "Başka yıldızlardan buraya gelmek büyük müşkülattır" demiş... Siz uzaylıların çekeceği müşkülatı bırakın Sayın Bakan; bir trene binin de vatandaşın çektiği müşkalatı görün...

 
Ekonomik programın başarıya ulaşacağına inanıyor musunuz?

Evet
Hayır

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır