kapat
12.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
BİLAL ÇETİN(bcetin@sabah.com.tr )

FP davası ve ekonomik programı bekleyen riskler..

Türkiye ve Türk siyasetçisi ekonomik programdan sapmaların nelere mal olabileceğini, ülkenin ne ölçüde ağır bedellerle karşı karşıya kalabileceğini şubat krizinde yaşayarak öğrendi.

Tüm toplum kesimleri, hatta siyaset sınıfı da dahil herkes, bu kriz nedeniyle çok ağır bir bedel ödedi. Ödemeye de devam ediyor. O nedenle şimdi IMF ile yeni anlaşma yapılarak güçlendirilen, biraz daha sıkılaştırılan yeni program konusunda hükümet, en azından liderler düzeyinde çok hassas. Niyet mektubunda yer alan bütün taahhütlerin aksaksız ve sulandırılmadan yerine getirilmesine özen gösteriliyor.

Bugüne kadar bazı bakanların ayak diremeleri nedeniyle geciken bazı reformlar, bazı radikal düzenlemeler konusunda şimdi artık liderler daha kararlı bir görüntü sergiliyor. Hatta son Yüksel Yalova olayında örneği görüldüğü gibi, "bu programa ayak uyduramayan, sadık kalamayan bakan gider" mesajı bütün kabine üyelerine son derece net biçimde veriliyor.

Artık ne Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün, ne de Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in IMF'e verilen taahhütler konusunda sorun çıkaracağı söyleniyor. Devlet Bakanı Faruk Bal'ın Emlak Bankası'nın tasfiyesinin durdurulması ile ilgili açıklamalarının da temenniden öteye bir anlam taşımayacağı anlatılıyor.

Hükümetteki, Başbakanlık'taki hava bu; ekonomik programa yönelik iktidar partilerinden kaynaklanacak herhangi bir risk bulunmadığı yönünde.

***
Ancak buna rağmen program konusunda artık hiçbir siyasi risk kalmadığı da söylenemez. Bugün için görünen en önemli risk faktörü, Anayasa Mahkemesi'nde görülmekte olan Fazilet Partisi davası. Daha doğrusu bu davanın nasıl sonuçlanacağı...

Aslında bu dava sonucunda FP kapatılsa da kapatılmasa da siyasette ciddi bazı dalgalanmalar olacağına kuşku yok. Parti kapatılsa da kapatılmasa da bugünkü FP'nin artık tek parça halinde siyasi hayatına devam edemeyeceği çok açık. Bugünkü FP içinden en az iki partinin çıkacağı ortada.

Ancak asıl kritik olan ve ekonomik program açısından risk taşıyan olgu, FP'nin bölünüp bölünmeyeceği değil, bu dava sonucunda Türkiye'nin bir ara seçim zorunluluğu ile karşı karşıya kalıp kalmayacağı.

Ekonomi ve ekonomik program açısından bugün görülebilen en önemli siyasal risk Türkiye'nin bir ara seçim zorunluluğu ile karşı karşıya gelmesi. Böyle bir gelişmenin programın sürdürülebilirliğini tehlikeye düşüreceği biliniyor.

Çünkü, FP'nin kapatılması ve bütün milletvekillerinin üyeliklerinin düşürülmesi halinde yapılacak olan ara seçim, aslında adı ara seçim bile olsa özelliği ve kapsamı itibariyle genel seçimden farklı olmayacak.

Bu da ister istemez seçim nedeniyle can derdine düşecek olan iktidar partilerinin ekonomik programı ve bunun gereklerini ikinci plana atmaları tehlikesini beraberinde getirecek.

Ve siyasetin hassas yapı taşlarının, iktidar partileri arasındaki ilişkilerin yıpratıcı bir seçim kampanyasında nasıl bir hal alacağı da meçhul. Dahası, bu seçimin sonucunda oluşacak yeni parlamento aritmetiği, iktidar partilerinin alacakları oy oranları acaba nasıl değerlendirilecek?

İşte bütün bu soru işaretleri sadece siyasetin değil, ekonomik programın geleceğini de bire bir etkileyecek unsurlar.

 
Ekonomik programın başarıya ulaşacağına inanıyor musunuz?

Evet
Hayır

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır