Win-Türkçe
ASCII

Ülker'in hakkıydı

Final serisinin ilk maçından sonra, "Efes Pilsen 3-0 kazanır, şampiyon olur" demiştim.

Çünkü ben de eski bir Efes Pilsenliydim ve arkadaşlarım da orada oynuyordu. Bu yüzden gönlüm onların şampiyon olmasından yana idi. Ama ilk maçta elde ettikleri kolay galibiyetin ardından, Ülker'i biraz ciddiye almadılar galiba. Ülker ise Efes Pilsen'in tersine diğer maçlara inanılmaz bir şekilde motive olmayı başardı ve üst üste 3 galibiyet alarak şampiyon oldu.

Tribünden seyrettiğim 4 final maçından edindiğim izlenim, Efes Pilsen'in sadece dışarıdan atışlarla sayı bulmaya çalışan bir takım haline geldiğidir. Ülker ise hem içerden, hem de dışardan daha etkili bir görüntü çizdi. Lollis ve Handlogten pota altından, Harun ile diğer oyuncular da dışarıdan sayılar buldular.

Neden Yugoslavlar?

Oysa Efes Pilsen'in elinde Türkiye'nin ve Avrupa'nın en iyi uzunları bulunuyordu. Hüseyin Beşok, Mehmet Okur, Kaya Peker ve Drobnjak daha iyi kullanılmalıydı. Sadece dışardan şut atmak yerine uzunların üstünden oynanmalı, ikili sıkıştırmalar geldiği zaman da top dışarı çıkartılmalıydı. Böylece, Mulaömeroviç, Ömer, Kerem, Scepanoviç ile Alper gibi iyi şutörlere rahat şut pozisyonları yaratılır ve daha etkili bir hücum performansı çizilebilirdi. Ancak Efes Pilsen'de bunlar yapılmadı ve sadece dışardan atılan şutlara dayanan, düzensiz bir takım görüntüsü ortaya çıktı.

Ben bu seride özellikle Hüseyin'den çok şey bekliyordum. Ama pas alamadığı için, hücumda kendini gösteremese de savunmadaki mücadelesi ve ribaundlardaki başarısıyla yine de elinden geleni yaptı. Efes Pilsen'in neden Hüseyin'le oynamadığını da çok merak ediyorum. Hüseyin'in yanısıra Mehmet Okur ve Kerem de değerlendirilemedi. Bu isimleri NBA takımları bile izlerken, neden bütün sorumluluk Yugoslav oyunculara verildi anlayamadım. Ülker'de ise Harun abi çok iyi bir final serisi çıkardı. Onun yanısıra Lollis ve Handlogten de başarılıydılar.