  
Biri yalan söylüyor
İSTANBUL Valiliği'nin yayınladığı "Okul servisleri" ile ilgili yönerge Ticaret Odası ile Servis İşletmecileri Odası'nı karşı karşıya getirdi... Bir yanda tur şirketleri, diğer yanda direksiyon emekçileri...
Esnaf Odası Başkanı Ömer Kotan, öğrenci taşıma işinin ihale ile verilmesini istemiyor, "Ekmeğimiz elimizden alınmak isteniyor" diye feryat ediyor ve ekliyor: "İhale yapılmasın... Her veli çocuğunu istediği ile taşıtsın..."
Esnaf, sesini duyurmak için binlerce araçlık konvoyla Ankara'ya gidiyor... Yetmiyor; açlık grevi gündeme geliyor... Olmuyor; protesto için bir esnaf kalkıp aracını ateşe veriyor...
Buna karşın Ticaret Odası'na üye tur şirketlerinin kurduğu İstanbul Toplu Taşımacılar Birliği ise bir deklarasyon yayınlayıp, Valiliğin yönergesini desteklediğini ilan ediyor...
Birlik Başkanı Erol Ersoy, yönergenin yüzbinlerce öğrencinin güven içinde taşınması amacını güttüğüne dikkati çekerek, şunları söylüyor:
* Okul müdürlerinin rüşvetçi şeklinde karalanmaması için ihalelerin milli eğitim müdürlüklerinde ve noter huzurunda şeffaf olarak yapılması öngörülüyor...
* Öğrenci taşımacılığının en az 3 yıl deneyimi olduğunu belgeleyen kişilerce yapılması ve bu sürücülerin eğitimden geçirilmesi şartı getiriliyor...
* Öğrencilerin iniş binişlerini güvenli şekilde yapabilmeleri için araçta yardımcı olacak bir hostes bulundurulması isteniyor..
* Her öğrenci için sigorta yapılması, servis şoförlerinin sağlık raporu ile savcılık kağıdı alması ve bütün bu kurallara uyulacağının noterden taahhüt edilerek teminat yatırılması gerektiği belirtiliyor...
Bu şartları taşıyan yönergeye tüm velilerin destek verdiğini söyleyen Ersoy bir iddiayı da gündeme getiriyor: "15 bin servis esnafının işsiz kalması mümkün değildir... Çünkü İstanbul Trafik Müdürlüğü'nden yol belgesi almış araç sayısının toplamı 5 bin 800'dür... Burada bağıranların, feryat edenlerin asıl amacı plaka tahdidinin getirilmesinin ve birilerine rant sağlanmasını temindir..."
SON SÖZ: Görünen o ki; birileri yalan söylüyor... Yüzlerce trilyonluk servis işinden daha fazla pay kapmak isteyenler yüz binlerce öğrencinin güvenliğinden önce kendi ceplerini düşünüyor...
Huuu! Posta Müdürü!..
Üç gündür sokaklarda, içindekiler alınıp atılmış posta zarfları bulunduğunu yazıyorum, İstanbul Posta İşletmeleri Müdürü'nden çıt çıkmıyor... Sanki hazret dilini yuttu konuşmuyor, birkaç kişi tarafından bütün bir camianın zan altında bırakılmasına seyirci kalıyor...
Sadece beni arayan birkaç posta görevlisi, "Erdal Abi mektupları taşeron firmaların adamları dağıtıyor" diyor...
Bir başka ülkede, postaya verilmiş zarflar açılıp içindeki uçak biletleri, paralar, kolyeler, hatıra eşyalar alınsa eminim ki o kentin posta müdürü koltuğunda bir dakika oturamaz... Ama burası İstanbul... Burada kural, yasa geçmiyor... Sırtını birilerine dayayanlar koltukları işgal ediyor...
3 yeni olay!
* KADIKÖY'den İbrahim Özçelik'in, Ankara'da oturan kayınpederine değişik tarihlerde postaladığı, içinde alışveriş fişleri olan iki zarf da yerine ulaşmıyor...
* ALMANYA'dan emekli İbrahim Şimşek'e her ay bankadan gönderilen banka dekontları 6 aydır eline ulaşmıyor... İbrahim Bey, Almanya'daki bankayı arayıp nedenini soruyor, "Biz muntazam olarak gönderiyoruz" cevabını alıyor... Anlaşılan zarfın üzerinde banka amblemini görenler "Bunun içinde para vardır" diyerek açıp atıyor..
* ANTALYA'da oturan Nazife Doğan'a, İstanbul'daki yakınları içinde fişler olan bir zarf gönderiyor... Taksim Postanesi'ne verilen zarf açılmış, içindeki fişler alınmış olarak kendisine geliyor...
Pazar eleştirileri
Cesaret, cehalet!
ÇOK değişik bir milletiz... Gördüklerimizle değil, görmediklerimizle ilgileniriz... Gördüklerimizden değil, görmediklerimizden ürkeriz... Boğazımızı sıkan enflasyon canavarına, canlar alan trafik canavarına güler geçeriz de "Van Gölü canavarı" denildi mi sineriz! Hayaletlerden, cinlerden, Uşak'ta görülen uzaylılardan ödümüz patlar, ama kalkıp mikroplu su içeriz... Ölümü göze alıp otoyoldan elimizi kolumuzu sallayıp karşıdan karşıya geçeriz, mezar ziyaretine gittiğimizde ürpeririz....
Karar verin; bütun bunlar cesaretten mi, cehaletten mi?
Siyaset, siyasetçi!
SİYASET fazilet işidir... Siyasetçi dürüsttür, çalışkandır, halkı için çabalayandır.."
İnanmayın yalan!
Bizde siyaset yalandır, talandır!
Çünkü ikiyüzlülüğün büyüğünü, siyasetçinin küçüğünü Ankara'da görürsünüz... Dostların ayaküstü satıldığını, pusu kurulup arkadan vurulduğunu, kapı arkalarında planlar yapıldığına, izlersiniz...
Bu kahrolası oyun dün sahnedeydi, bugün de... Seyirci bulduğuna, alkış aldığına göre ne yazık ki yarın da sahnelenecek... Sadece oyuncular değişecek.. Jübilesini yapanların yerine yenileri gelecek...
Ta ki; biz seyirciler onları ıslıklayıncaya, "İnin artık oradan" diye bağırıncaya kadar...
Futbol ve biz!
ALFABEYİ sökemeyenimiz, söz siyasete geldi mi 40 yıllık politikacı kesilir... Daha kendi sorununu çözemeyenler bir bakarsınız ülke sorunlarına çözüm üretir...
Hayatında bir kez olsun ayağına top değmeyenler, tribünlerde futbol otoritesi gibidir... En iyi takımı o kurar, en iyi transferi o yapar.. Hakemi yargılar, kimsenin görmediği ofsaytı hep o yakalar.. Boğaz tokluğuna bir ay çalışır, sonra da dönüp 5 trilyon transfer ücreti alan futbolcu için "Ucuza gitti" diye bağırır...
Serbest kürsü
Şubeleri kapatmayın
BELDELERDEKİ Ziraat Bankası şubelerinin kapatılması, köylüye, çiftçiye vurulan son darbe olacaktır... Köylü kimden kredi alacaktır? Nasıl havale çıkaracaktır? Vergisini nasıl yatıracaktır? İlk etapta kapatılmak istenen 44 Ziraat Bankası'nın bulunduğu beldelerin belediye başkanları olarak Ankara'ya gittik... Ancak hiçbir yetkili tarafından dinlenilmedik... Sesimizi sizin aracılığınızla duyurmak istiyoruz... OSMAN ERKLİ (Denizli-Kızılcabölük Belediye Başkanı)
|
Magazin
