Win-Türkçe
ASCII

A. SAVAŞ AKAT(aakat@sabah.com.tr )

Şundan bundan

Bu haftayı nisbeten sakin geçirdik. Radikal Gazetesi'nin geçenlerde birinci sayfada sekiz sütuna attığı başlık bence durumu çok güzel özetliyordu. "Dün kriz olmadı". Ya yarın?

IMF heyetinin Ankara'daki teftişi sürüyor. Gelen işaretler en küçük ayrıntıya kadar indiklerini gösteriyor. IMF'nin yeni programda performans kriterlerini çok sıkı denetlemesini bekliyorduk. Pek çok neden sayabiliriz.

Yeni programda kurun serbest bırakılmış olması IMF'nin de elini rahatlatıyor. Eskisinde, IMF'den gelecek olumsuz bir değerlendirmenin kur çapasını tehlikeye atması ihtimali vardı. Çekiniyorlardı.

Türkiye eski programda söz verdiklerinde çok ayak sürdü. Tabir caizse, imzaladığı anlaşmanın koşullarına uymama konusunda sabıkalı oldu. Bu kez baştan sıkı tutmayı tercih ediyorlar. Amerikan yönetiminin tavrı da değişti. Hazine Bakanı O'Neill'in katı tutumunu bu köşede daha önce anlattık. "Üçüncü hatada oyundan çıkartılırsın" demişti.

Niyet Mektubunun mürekkebi kurumadan, önce kamu toplu sözleşmesinde hemen ardından buğday fiyatlarında yeni program delindi. Bekleneceği gibi, daha ilk günden programdan sapılması hükümetle ilgili küçük çapta bir "güven bunalımı" oluşturdu.

Haziran ayı IMF değerlendirmesinin sorunlu geçeceğini düşünüyorduk. Öyle oluyor. Hafta başında sonucu öğreneceğiz. Tatsız gelişmelere şaşırmayacağız.

ÇÖZÜM EURO'DUR
Yıllardır temcit pilavı gibi aynı şeyi tekrarlıyoruz. TL dandik para olmuştur. Bundan sonra TL'ye güveni yeniden tesis etmek çok zordur. Ekonominin selameti için bir an önce TL'den vazgeçip euro'ya geçmek gerekmektedir.

Önce Bakan Derviş İtalya'daki konuşmasında bu konuyu açtı. Borç sarmalı ve enflasyon sorunlarını çözdükten sonra uzun dönemde Türkiye için euro'nun gerçekçi bir alternatif olduğunu ifade etti.

Bir adım daha ileri giderek, AB'ye tam üye olmayı beklemeden Avrupa Para Birliği'ne girilebileceğini, yani üyelikten önce euro'ya geçilebileceğini söyledi. Bu öneriyi kesinlikle destekliyoruz. Bence uzun bir geçiş dönemine de ihtiyaç yoktur. Eğer program başarılı olursa, 2002'nin ilk yarısında, yani bir yıl sonra Türkiye'nin parasını euro'ya kilitlemesi mümkündür.

Nasıl? "Yeni lira eşittir euro" bazında bir para kurulu uygulamasına geçilir. Böylece kur dalgalanması biter. Faizler AB düzeylerine iyice yaklaşır. Türkiye ekonomisi rahat nefes alır.

CNBC-e tarafından cuma günü düzenlenen toplantıya uydu ile katılan Rudi Dornbusch da aynı kanıda. Türkiye ekonomisinin istikrara kavuşması ve hızlı büyümesi için en gerçekçi ve en az maliyetli yolun bir an önce euro'yu kabul etmekten geçtiğini söyledi.

Bu konuyu çok önemsiyoruz. Kamuoyunda takipçisi olacağız. Karşı çıkanların kimler olduğunu ve nedenlerini bilmek istiyoruz.

ŞİRİNCE EVLERİ
Müjde ve Sevan Nişanyan'ın Ege'nin eski bir Rum köyü Şirince'de yarattıkları mucizeye birinci elden şahidim. Yıkık dökük evler ruhları korunarak olağanüstü güzel restore edilmiş. Pansiyona dönüştürülmüş. Birkaç gece büyük bir mutlulukla onlarda kaldık.

O heyecanla ben de Şirinceli olmak istedim. Araya Kasım ve Şubat krizleri girmese, harap bir bina alıp Nişanyan'la beraber yenileyecektim. Kısmet değilmiş. O güzelliklerin yıkılacağını duyunca çok üzüldüm.

Düşünün. Köy SİT alanı olarak korumaya alınmış. Niyet iyi. Çirkin yeni binaların yapılması engellensin diye. Ama uygulama tam tersine gidiyor. Koruma adı altında köye çivi çakılmasına izin verilmiyor. Bürokrasi kanunun ruhunu boğuyor. Müjde ve Sevan amaçla uyumlu işler yapıyorlar. Köyün korunmak istenen havasını yeniden yaratıyorlar. Harabelerde yüz yıl öncesinin yaşamını canlandırıyorlar. Ne beklersiniz? Herkesin destek olmasını. Ne oluyor? Yıkım emri geliyor.

Kamuoyunu Şirince'ye ve Nişanyan Evlerine (https://www.nisanyan.com) sahip çıkmaya davet ediyorum.