kapat
17.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )

Eski kafayla yeni ekonomi

IMF'in parça parça bölünüp her parçasını bir koşula bağlayıp binbir naz niyazla cebinden çıkardığı paranın krizi çözeceğini sananlar yanıldıklarını çabuk anlayacaklar.

Doğru, bu para ekonomiye ilaç gibi gelecek... Ama tedavi edici bir ilaç değil. Basit bir ateş düşürücü...

Bu para sayesinde, ateşler içinde sayıklayan hastanın vücut ısısı kısa bir süre için ölümcül sınırın altına düşecek. Böylece asıl tedavi edici ilaçların etkisini göstermesi için gereken zaman kazanılmış olacak. Ama eğer hasta ateşindeki geçici düşüşe aldanıp da iyi oldum zannederse ve asıl tedavi edici ilaçlarını içmeyi ihmal ederse...

Ya da "bunlar çok acı ben içemiyorum" gibi kaprisler yapmaya kalkarsa... Ya da ilaçlar pahalı geldi diye, dozu yarıya indirip yarım yarım içmeye kalkarsa... Ya da hem ilaçlarını doğru dozda veya doğru zamanda almayıp hem kabahati doktora bulur ve tam tedavinin orta yerinde doktor değiştirmeye kalkarsa... Ve kendine "doktorum" diyen bazı şarlatanların elinde kocakarı ilaçlarına başlarsa...

Pusuya yatan ateş yeniden fırlayacak ve ondan sonra kimbilir neler olacak... İstikrar programları için yapılan "acı ilaç" benzetmesinin artık çok basmakalıp kaçtığını ben de biliyorum. Ama bu kadar bayat bir durum için daha taze bir benzetme aramaya da gerek yok doğrusu.

***
"Güçlü Türkiye" Programı'nı adam gibi uygulayabilmek için yalnızca kemer sıkmanın yetmediği belli. Son günlerde ortalığı kaplayan "memleketi satarsın / satamazsın" tartışmalarından, "mandacılık" şamatalarından ve milli gurur edebiyatından da belli ki, giriştiğimiz bu işte üç günde bir tökezlememek için, ciddi bir zihinsel değişim geçirmemiz gerekiyor.

Öyle ya, bir yandan bütün dünyanın bize düşman olduğu kâbusuyla kıvranırken, bir yandan da bu dünyayla entegre olamayız.

IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşların son Türk devletini batırmak için kurulmuş casus kuruluşlar olmadığını; gelişmiş ülkelerin çoktandır herhangi bir ülkeyi sömürgeleştirme ya da manda haline getirme diye bir politikaları olmadığını; ama öte yandan ulusal egemenlik kavramının da eskisi gibi kalmadığını; bu programın uygulanmasında IMF'yle aramızda bir çıkar ortaklığı oluştuğunu anlamadığımız sürece, bu programı uygulamak gerçekten de "zul"dür.

Bir ülke halkının çıkarıyla çelişen bir ulusal çıkar olamayacağını göğsümüzü gere gere savunamıyorsak; "ulusal çıkarlarımıza aykırı" dendiğinde nutkumuz tutuluyorsa, her özelleştirme teşebbüsünde tartışma bu "kutsal" alana çekilerek sonuçsuz bırakılabilir demektir. Yabancı sermayeyle yerli sermaye arasında bir fark olmadığını; çünkü sermayenin vatanının kalmadığını; her ikisinin amacının da en yüksek kârı sağlamak olduğunu; bu yüzden de nihai olarak "doğduğu yeri" değil, "en iyi gelişip serpilebileceği" yeri "vatan" seçeceğini ve orada yatırıma dönüşeceğini görmüyorsak, "peşkeş çekmek" lafını her duyuşumuzda "yumuşak karnımıza" bir tekme yemiş oluruz. Milliyetçi hamaset karşısında dizlerimizin bağı kesilir, pes ederiz. Evet... Eski kafayla yeni ekonomi olmaz... Hem sermayeyi hâlâ düşman görmek, yabancı sermaye girişini salgın hastalıkla bir tutmak; "Memleketi sattırmam" demagojisiyle siyaset yapmaya devam etmek; hem de ekonomide yapısal değişimleri gerçekleştirmek olacak iş değildir.

***
Zavallı Derviş, Türkiye'ye geldiğinden beri, ne masonluğu kaldı, ne gavurluğu, ne casusluğu, ne IMF maşalığı... Muhalifleri, Derviş'i hakiki Türk vatandaşı saymıyor, "devşirme" muamelesi yapıyorlar. Sevenleri ise, onun sapına kadar Türk vatandaşı olduğunu; sadece resmen değil, ruhen de öz be öz Türk olduğunu ispatlamaya çalışıyor.

Bense Sayın Derviş'in Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ait nüfus kağıdı taşıyan bir dünya vatandaşı olduğunu düşünüyorum. Ve böyle oluşuna memnun oluyorum.

Koyu milliyetçi siyasetçilerin önderliğinde nereye geldiğimiz belli. Bırakalım biraz da dünya vatandaşları idare etsin memleketi...

 
Ekonomik programın başarıya ulaşacağına inanıyor musunuz?

Evet
Hayır

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır