- Tebrikler... Doğru söylüyorsunuz?

Ardından da sorduk:

- Bunu Sayın Mesut Yılmaz'a neden söylemiyorsunuz?

- Söylemediğimi kim söylüyor?

- Yine sorduk:

- Bakanlar Kurulu'nda neden söylemiyorsunuz?

- Kim demiş söylemediğimi?... Söyleye söyleye dilimde tüy bitti.

- Var olmasına varız da... Hangi konuda?.. Ve nerede kamuoyu yoklaması yapacağız?

Okuyan:

- İstersen Meclis kulislerinde... İstersen Başbakanlık veya bakanlık koridorlarında.

- Nasıl olacak?

- Oraları tıklım tıklım dolduran vatandaşlara soracağız... Derdin nedir diye... Nereden geldin diye... Çıkacak olan sonuç nedir biliyor musun?

- Nedir?

- Almanya'da, İngiltere'de, Fransa'da her yüz sorunun 85'i "mahallinde" çözülür... Bizde ise, yüz sorunun 85'i Ankara'ya taşınır... Çıkacak olan sonuç bu.

- Nereden biliyorsunuz?

- Bu kamuoyu yoklamasını iki yıldır bizzat yapıyorum.

Biz de "sözün gerisini" getirdik:

- Koalisyon protokolünüzde var.

- Doğru... Var.

- Hükümet programında da var.

- Doğru... Var..

- Öyleyse... Neden yapılamıyor?

Bakan'ın tepkisi:

- Ben de onun için kızıp duruyorum ya.

Uzun, uzun yazmayacağız.

"Özü" şu.

Bir okul, Ankara tarafından ihale ediliyor.

Maliyeti "800 milyar."

"İnşaat süresi" iki yıl.

Ama aynı okul "mahallinde" ihale edilince... Maliyet 400 milyara düşüyor.

İnşaat süresi de bir yıla.

Asıl hortum "işte burada."

Okuyan'ın araştırmasına göre, yetkiler yerel yönetimlere devredilirse "devletin harcamaları yüzde otuz azalıyor."

Ama bu ışık "el feneri ışığı gibi birşey."

Asıl ışık... Asıl aydınık ise "reformda... Değişimde."

Ama "direnen... Ayak sürüyen" öyle güçlü bir lobi var ki...