kapat
17.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )

Evrensel kriterlerden ürken ve ürkmeyen Türkiye

Devletler ve bayraklar biribirlerinden ne kadar ayrıymış gibi gözükseler de; burjuva sınıfı evrensel bir sınıftır, tıpkı proleterya gibi...

Osmanlı sultanlarının kul yığınları, kendilerini evrensel nitelikli sınıflara dönüştüremediler. Endüstri devrimini yapamadılar ve hep köylü kaldılar.

Cumhuriyet döneminin yönetici egemenleri dahi kendilerini, "dilediğini ihya, dilediğini imha" etme gücüne sahip, birer minüskül padişah olarak gördüler...

Bunun sonucu olarak da, evrensel kriterlerle bütünleşme sağlanamadı.

Evrensel kriterle bütünleşme sağlanamadı da ne oldu? Öncelikle Türkler, kendi anadillerinin "yazı ve okuma" boyutuyla bütünleşemediler. "Yazı" evrenselliğinin hep dışında kaldılar.

Japonya'da 1000 kişiye 1000 kitap düşerken, Türkiye'de hâlâ daha 7250 kişiye 1 kitap düşmede...

Bunun sonucu olarak, ne "tarih bilinci"nde bir evrenselleşme oldu; ne "hukuk bilinci"nde; ne "ekonomi bilinci"nde..

Evrensel bir bilinçlenmenin yerine, "Türk'e Türk propagandası yapmaya" dayalı, bir hamaset afyonlaması aldı yürüdü...

İlkokul çocuklarının kafası, "Viyana kapılarına kadar gitme" övünmeleriyle taşlaştırıldı.

Kanuni, Viyana'ya kadar gittiğinde; İspanya, Amerika'ya gideli otuz beş yıl olmuştu; Portekiz ise Afrika'nın Atlas Okyanusu kıyılarında sömürgeler kuruyordu...

"Eksisi-artısı"yla analitik bir tarih bilincinden yoksunluk, sürekli "onlar-biz" ayrımını suladı...

Bu da, aynı zamanda bir kez daha evrensel kriterlerin dışına düşmeyi ve hatta evrensel kriterlere karşı çıkmayı körükledi.

Öyle ki, koskoca Bizans uygarlığı dahi sürekli küllendi ve yok sayıldı.

Hukuk bilinciyle, ekonomi bilincinden yoksunluk da öyle...

"İnsanlar özgür ve eşit doğar" ilkesinin evrenselliği, bizi sarmalayamıyordu. "Büyüklerimiz her şeyi bizden daha iyi biliyorlardı".

Ve yasalar bireye karşı, oligarşik yapıyı koruyorlardı.

Ekonomik kökenli sorunlar ise, birer asayiş sorunu olarak görülüyordu.

Bugün de Türkiye'de, evrensel kriterlerin benimsenmesinden ürkenler az değil... Kendini mesleğinde kanıtlama yerine, siyasette kanıtlama özlemleri çok yaygın.. Ve siyasal sloganlar hep, "onlar-biz" ayrımına dayalı sloganlar...

Hukukun üstünlüğü; yasaların sade yönetilenler için değil, yönetenler için de geçerli olduğu; saydamlık gibi evrensel ilkelerin benimsenmesi, üç beş slogana dayalı bir siyaset aktörlüğüyle, bir siyaset repertuvarını ırgalıyor.

Kime kızacaklarını da tam bilemediklerinden, Kemal Derviş'e kızıyorlar ve farkına varmadan angutlaşıyorlar..

Bir de evrensel kriterlerden ürkmeyenler var.. Bunların başında üst düzey hukukçular, bilimciler ve globalleşmeyle bütünleşmeye dönük TÜSİAD'çılar geliyor..

Evrensel kriterlerden ürkmeyenler, 21. Yüzyıl Türkiye'sinin de projektörleri olacak.

Ancak en az on yıl süreceğe benzer değişimin sancıları..

Bilinçli kadrolar için, sıkı durmak gerekiyor.

Alt tarafı telif haklarının dahi umursanmadığı yerler burası...

 
Ekonomik programın başarıya ulaşacağına inanıyor musunuz?

Evet
Hayır

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır