Derviş'in açıklamaları ve IMF'nin Türkiye'ye bu yıl 12.8 milyar dolar kredi desteği vereceği haberi umut yarattı.
Bu iyimserliğin hızla güven duygusuna dönüşmesi Türkiye'yi yeniden büyüyen bir ekonomiye kavuşturabilir.
Financial Times, Türkiye'nin yaşadığı zayıflığın ekonomiden değil siyasetten kaynaklandığını yazdı dün. Teşhis doğrudur.
IMF, Türkiye'nin taahhüt ettiği reformlar konusunda sözünü tutması şartı ile parayı Kasım'a kadar dört dilim halinde verecek..
Programın uygulanması halinde ekonomi her gün daha iyiye gidecektir.
Ama devlet rantına alışmış siyaset, öngörülen değişimi içine sindirirse ve mevzilerini kaybetmemek amaçlı oyun bozanlıklar iktidarı tartışılır hale getirmezse..
Financial Times Derviş'in Cumhurbaşkanı ve silâhlı kuvvetlerden güçlü bir destek aldığı halde koalisyondan "aynı gayretli desteği" elde edemediğini yazıyor.
Bu şüphenin hemen giderilmesi lâzım.
Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz önceki gün milletvekili arkadaşlarına şunu dedi:
"İster hoşunuza gitsin, ister gitmesin kamu bankaları hükümetten ayrılmıştır. Bundan sonra devletin bankası olmayacak.."
Siyasi nüfuzun cirit attığı kamu bankacılığı, yolsuzlukların bataklığı idi.
Bu bataklığın kurutulması, niteliksiz ve ahlâk düşkünü insanların siyasete üşüşmesini de önleyecektir.
Ama iktidar sağlam durursa..
Hükümet bu konuda güven vermiyor. Oysa vermek zorunda. Program Derviş'in değil iktidarın programı olmalı.
Bu güveni kısa vadede sağlamanın yolu, çok gecikmiş olan hükümet revizyonunu artık yapmak, sepetteki çürük elmaları sağlamları ile değiştirmektir.
Derviş haklı: "En büyük yurtseverlik, bu ekonomik programı desteklemektir.."
Şüphe taşıyan ve Türkiye'ye zaman kaybettirecek adamları, parti içi hesaplarla koltuklarında tutmak vebaldir!
DGM Savcısı Şalk ile ANAP sözcüleri arasındaki kavga bitmeli artık.
Bunda kimsenin yararı yok, insanlarla beraber kurumlar da zarar görüyor.
Eğer Şalk, yolsuzluklara karşı öfkesi kabaran halkın gözünde "mağdur kahraman" olmak ve bunu ilerde siyaset alanında kullanmak istiyorsa İtalya'daki seçimde ünlü savcı Di Pietro'nun uğradığı hezimetten ders çıkarmalıdır.
Savcı yetkisini popülizm adına kullanmak bazılarını kahraman yapabiliyor ama toplumsal akıl sonra doğruyu buluyor. Adalet, hiç bir kişisel hesabın gölgesini kabul edemez.
Adalet Bakanı Türk dün "Şalk hakkında gereken yapılacaktır" dedi. Yapılsın..
Ama ANAP milletvekili Erkan Kemaloğlu "O savcıyı bir gün altından vururlar" dedi; Mesut Yılmaz ona ne yapacak?
Şimdi ANAP'ın adaleti sınavda..
Hata yapan savcının cezalandırılmasını isteyen bir partiden de "O savcıyı vururlar" diyen milletvekilinin kıçına tekme vurması beklenir. Yanlış mı?
Magazin
