Danstan yorulduğunda Savarona'nın iç salonuna geçiyor ve sohbetimize başlıyoruz. Milyar dolarlarla oynayan ve kadınların iç çekerek baktıkları dünyanın en pahalı mücevherleriSni tasarlayan bu kadının en değerli mücevherinin yıllardır boynundan çıkarmadığı, uğur kabul ettiği incecik bir zincir olduğunu öğrenince şaşırıyorum. Ertesi gün bir öğle yemeğinde buluştuğumuzda bir davetlinin boynundaki üzeri pırlantalarla süslü, kolları oynayan minik ayıyı gösteriyor... "Onu 5 yaşındayken çizmiştim." İşte duygularını mücevhere yansıtan Caroline Gruosi-Scheufele...
* Aileniz dört kuşaktır mücevher işinde. Sizin de bu dünya içinde olmanız kendi seçiminiz miydi?
Bu aileden gelen bir şey. Babam Chopard fabrikasını satın aldıktan sonra ben de bu dünyanın içinde büyüdüm. 19 yaşında tamamiyle işin içindeydim. Şimdi 40 yaşındayım. Mücevher benim için tam bir tutku haline geldi. Üniversitede resim okudum. Sonraki eğitimim değerli taşlarla ilgiliydi.
* Genç yaşta bir imparatorluğun başına gelmişsiniz. Çok büyük bir güç değil mi?
Çok büyük bir güç ama aynı zamanda çok büyük bir tutku var. Tutku olmazsa bu işi yapamazsınız. O zaman bu imparatorluk da olmaz.
* Mücevher sizin için ne ifade ediyor?
Benim için sonsuzluk... Zamana dayanan bir şey. Bütün duyguların birleşimi. Güzellik, feminen olmak ve küçük, güzel detaylar...Ve çoğu zaman da aşk... Mücevher aşkı ve sevgiyi ifade eder.
* Peki kadınlar gösteriş için mi yoksa kendileri için mi mücevher taşıyor?
Daha güzel görünmek için bu tutkudan vazgeçmiyorlar. Bir keresinde bir müşterim karısına elmas mı Ferrari mi istiyorsun?" diye sordu. Kadın da hiç tereddütsüz elmas mücevheri tercih etti."Bir restorana girerken mücevheri taşıyabilirim ama Ferrari'yi dışarı park etmek zorundayım" diyordu ve haklıydı!
* Erkek bir mücevherle kadını elde edebilir mi?
Hayır... Eğer duygu yoksa olmaz. Belki bir an için kadını elde edebilir ama uzun süreli bir ilişki söz konusu olduğunda hiçbir mücevher bir kadının kalbini satın alamaz.
ŞENGÜL BALIKSIRTI