kapat
30.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Medyasoft
 
ŞÜKRÜ KIZILOT(skizilot@sabah.com.tr )

Krizin sinyalini 1 yıl önce vermiştik!

Türkiye, yaklaşık iki aydır tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşıyor. Hafta sonunda, acil dış destek olarak, IMF yönetiminin mevcut 4,3 milyar dolarlık krediye ek olarak 10 milyar dolarlık krediyi de onaya sunduğunu açıklaması, piyasaları biraz rahatlattı. Ancak, bu gelişmeler krizin olumsuz etkilerini ortadan kaldırmaya yetmiyor. Ekonomideki durgunluk, kapanan onbinlerce işyeri, işten çıkartılan yüzbinlerce işçi, 2001'de iyice düşeceği tahmin edilen enflasyon ve faizlerde ortaya çıkan şok artış ile döviz kurlarındaki patlamanın olumsuz etkileri daha uzun süre devam edeceğe benziyor.

Özellikle, işsiz kalanların durumu ciddi bir endişe yaratıyor. Bunların önemli bir kısmının şu anda bir iki ay ya da iki üç ay idare edebilecek kıdem tazminatları ya da tasarrufları var. O da bitince, durum iyice sıkıntı yaratacak...

Birinci sinyal
2000 yılının daha başından itibaren, neredeyse herkes, ekonominin çok iyiye gittiğine inanmaya başlamıştı. Böylesine iyimser bir ortamda, 2000 yılı sonlarında ve 2001 yılı başlarında, ekonomide ciddi sorunlar yaşanabileceği uyarısını da, kimse ciddiye bile almıyordu...

O dönemde, ciddiye alınmayan iki olumsuz sinyali de biz vermiştik. Bunlardan birincisi; 29 Şubat 2000 tarihli Sabah'ta dikkati çektiğimiz, Türkiye'nin yurtdışında, yüksek bir faiz karşılığında borçlanma aracı olan, Eurobond'larını pazarlayan ve satışından komisyon alan Dresdner Bank'ın uyarısıydı. Bu Banka, o tarihlerde pazarlayıp satışından komisyon aldığı Türk Eurobond'larını almak isteyenlere, "Besondere Risikohinweise" yani "özel risk uyarısı" başlığı altında gönderdiği uyarı mektubunda, satın almak istedikleri yatırım aracının "yüksek risk" taşıdığı ve bunu ihraç eden ülkenin yani Türkiye'nin, ekonomisinde gelecekte çok ciddi sıkıntılar yaşanabileceği, ekonomik zorluklar nedeniyle borç ödemesini dahi yerine getiremeyebileceği vurgulanıyordu. Aynı Banka, tüm bu uyarılara rağmen yine de Türkiye'nin Eurobond'larını almak isteyen tasarrufçu çıkarsa, onun da "biz sizi daha önce uyarmıştık" diye, son kez dikkati çekiliyordu... Kuşkusuz bu uyarılar, Bankanın yasalardan gelen yükümlülüğü nedeniyle yapılıyordu.

İkinci sinyal
Bu köşedeki ikinci sinyalimiz, ekonomide olumlu beklentilerin giderek yaygınlaştığı 17 Nisan 2000 tarihine rastlıyordu. Fransızların ünlü ekonomi dergisi L'Expansion, Nisan 2000 sayısında, gelişmekte olan ülkelerle ilgili olarak, "en güvenilir ülkeler" ve "en riskli ülkeler" başlığı altında iki ayrı tablo yayımlamıştı. Türkiye, "en riskli ülkeler" tablosunun, üstelik de diplerinde yeralıyordu. Üstelik Mart 1999'da "eksi 7" olan risk puanımız, Mart 2000 itibariyle "eksi 8" e yükseltilmişti. Bizden daha riskli sadece iki ülke vardı. Bunlardan biri Venezuella diğeri Rusya idi...

Nisan 2000 Türkiye'de, ekonomiyle ilgili tüm sinyallerin olumlu olduğu bir dönemdi. Başka bir anlatımla, Türkiye'nin içeriden görünüşü çok iyiydi. Oysa, aynı tarihlerde Türkiye'nin dışarıdan görünüşü, içeridekinin tam aksineydi. Ancak, o dönemde bu uyarıları da kimse dikkate almadı.

Özetle, Türkiye'de yaşanılan krizin sinyallerini, yaklaşık bir yıl önce vermiş, devaülasyon tehlikesine birkaç kez dikkati çekmiş ve doların en kârlı yatırım aracı olduğunu da yıl sonuna doğru iki kez vurgulamıştık. Ancak, Türkiye'de o sırada, herkes tatlı bir rüyadaydı ve kimse uyanmak istemiyordu...

 
Türkiye bu krizden ne zaman çıkar?

3 Ay
6 Ay
12 Ay
1 Seneden fazla

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır