kapat
30.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Allo! Allo! Muhterem samiin


Televizyona giden uzun ve engebeli yol, 1927 yılında İstanbul Telsiz Telefonu (radyo) spikerinin dinleyicilere (samiin) bu anonsu yapmasıyla başlamıştı...
Bağımsızlık savaşından başarıyla çıkan Türkiye, çağdaş uygarlık düzeyine erişmek için yoğun bir çaba içindeydi. Dili, eğitimi, ekonomisi, devlet yönetimi, kılık kıyafeti ile uygar uluslar arasına girmeliydi. İşte böyle bir ortam içinde dünyada 1920'lerde yayınına başlanan radyo yerini almakta gecikmedi. 1925 yılında Telsiz Tesisi Hakkında Kanun adıyla bir yasa çıkarıldı. Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi kuruldu, vericiler hazırlandı. İstanbul'da Büyük Postanenin üst katı stüdyo haline getirildi. Ve takvimler 6 Mayıs 1927'yi gösterdiğinde yayın başladı:

YAYIN İSTANBUL'DA BAŞLADI
"Allo, allo muhterem samiin... Burası İstanbul Telsiz Telefonu... 1200 metre tul-u mevç, 250 kilosikl... Bugünkü tecrübe neşriyatımıza başlıyoruz..." Bu yayın Fransızca olarak da tekrarlandı.

İstanbul'da yayınlar sürerken, Ankara'da da stüdyo kuruldu. İlk yayınlar Sağlık Sokak'taki iki katlı bir binada oldu. Daha sonra yayınlar Ankara Palas'ın bodrum katındaki bir odadan yapıldı.

EKONOMİK BUNALIM DÖNEMİ
1929 yılında bütün dünyayı kasıp kavuran büyük ekonomik kriz Türkiye'yi de etkilemekte gecikmedi. Telsiz Telefon Şirketi de bu bunalımdan payını alıyordu. Gerek İstanbul'da gerekse Ankara'da radyo yayınları göçebelikten kurtulamıyordu bir türlü. İstanbul'da Büyük Postane, ardından Galatasaray Postanesi, Ambasadör Oteli radyo stüdyolarını konuk ediyor, Ankara'da ise Ankara Palas'ın bodrum katındaki bir odadan yayın sürüyordu. Ekonomik bunalımdan etkilenmeyi aza indirmek, üretimi artırmak için yerli malı kullanılmalıydı. Radyo da bu konuda yayınlar yapıyordu: "Ey muhterem ahali, kullanın yerli malı, meşhud olsun bize de zenginliğin cemali. Nasibim eve kalsın, refahımız çoğalsın, değil midir borcumuz düşünmek istikbali..."

RADYO TİYATROSU
Basit yayınlar yıllar içinde geliştir. Örneğin 1938'de Sadi Yaver Ataman'ın başlattığı açıklamalı halk müziği programları, Muzaffer Sarıözen'in önderliğinde Yurttan Sesler Topluluğu'na dönüştü.

Ankara'da 1940'lı yıllardaki ilk radyo tiyatrosunun kadrosu 20 kişi kadardı. Bu kadroyu Ekrem Reşit Rey yönetiyor, müzikleriyle Cemal Reşit Rey ilgileniyordu. Kadroda İbrahim Delideniz, Dürnev Türkan, Kadriye Tuna, Avni Dilligil, Neşet Berküler, Nezahat Tanyeri, Samime ve Mucip Arcıman yer alıyordu. Temsiller canlı olarak yayınlanıyor, bazen bir piyes iki üç kez tekrarlanıyordu. 12 Şubat 1942 tarihinde ise Ankara Radyosunda "Radyo ve Çocuk Kulübü" kuruldu.

MİKROFONDA ABD RÜZGARI
Radyoculuk tarihinde önemli bir aşama olan transistörlü radyo 1950'lerde ülkemize de ulaşıyor ve büyük ilgi görüyordu. ABD'nin dünya devletleri içinde etkinliğinin iyice belirgin olduğu bu yıllarda, ülkemize bu yeni dünyadan gelen yalnızca transistörlü radyolar olmadı, Amerikan dansları, müzikleri de hayatın içine girdi. 1948 yılında Türkiye, Marshall yardımı kapsamına alınıyordu. Bu yardımın ne olduğu, nasıl yürütüleceği ve kimleri ilgilendireceği radyodan Can Okan'ın sesinden duyuruluyordu.

1953 yılında radyo tarihimizin en önemli naklen yayını gerçekleştirildi. Atatürk'ün naaşının geçici kabirden alınıp, Anıtkabir'e nakledilmesi önemli bir olaydı. Naklen yayında dönemin spikerlerinden Can Okan, Tarık Gürcan, Behçet Kemal Çağlar, Suat Taşer törenin her aşamasını ayrıntılı olarak anlattılar.

1950-60 döneminde eğlence programları plakları, yansıtılıyordu. Bu eğlence yayınlarının naklinde çoğunlukla Tarık Tarcan, Orhan Boran gibi ünlü spikerler görev alıyordu.

BAŞLARKEN
Bundan tam 37 yıl önce, 1 Mayıs 1964'te Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nun kuruluşu ile ilgili kanun yürürlüğe girdi. TRT, "özerk kamu tüzel kişiliği" olarak görev yapacaktı. TRT Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca belirlenen ilk yönetim kurulu 29 Nisan 1964'te Adnan Öztrak'ı oybirliği ile TRT'nin ilk Genel Müdürü olarak seçti.

EĞİTİM SEFERBERLİĞİ
Türkiye'de yayıncılıkta yeni bir dönem başladı. Radyoların teknik açıdan güçlendirilmesi ve yayınların daha nitelikli bir hale getirilmesi yönünde çalışmalar yapıldı ve televizyonla ilgili adımlar hızlandırıldı. Televizyon yayınlarının başlayacağı 31 Ocak 1968'e kadar geçen süre içinde birçok ilke imza atıldı. Prodüktör, spiker, araştırmacı ve röportajcı yetiştirmek için sınavlar açıldı, yurtdışından danışmanlar getirildi. Anadolu Ajansı ile anlaşma yapılarak, köye haber bültenleri sunuldu.

DEVLETLEŞTİRME ZAMANI
Televizyondan önce ise 1925 yılına kadar uzanan bir radyo yayıncılığı vardı.

1927 yılından itibaren bir özel şirket elinde çalışmalarını sürdüren radyo yönetiminin de devletçilik uygulamasının ağır bastığı siyaset içinde değişime uğraması kaçınılmazdı. Atatürk, 1 Kasım 1935'te Millet Meclisi'nin 5. dönem ilk toplantısında yaptığı konuşmada, "Ulusal kültür için pek lüzumlu olduğu kadar, uluslar arası ilgiler bakımından da yüksek değeri olan radyo işine önem vermemiz çok yerinde olur" diyordu. 1936 yılına gelindiğinde Cumhuriyet hükümetinin çıkardığı bir kararnameyle radyo yönetimi Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi'nden devlete devredilecek ve böylece TRT'nin kuruluşuna kadar sürecek olan yeni bir dönem başlamış olacaktı: Devlet Radyoculuğu.

1937 yılında 3222 sayılı kanunla radyo istasyonlarının işletilmesi PTT'ye devredildi. Bu dönemin özellikle ilk yıllarında Ankara radyosu yayıncılığın merkezi durumundaydı. 9 yıl içinde 6 kez yer değiştirmiş, 1938'de bugün hala yayınlarını sürdürmekte olduğu yeni binasına kavuşmuştu.

Ata'nın ölüm raporu
Gazeteler aylar öncesinden cumhuriyetin 15. yıldönümüne denk gelen Ankara Radyosu'nun açılışını yazdı. Ancak Atatürk ilk kez böyle bir törene katılamıyordu. Ve 13 gün sonra 10 Kasım 1938'de "müdavi ve müşavir tabibler"in verdikleri Atatürk'ün ölüm raporunu milyonlarca kişi radyodan yürekleri kan ağlayarak dinliyordu: "Resicumhur Atatürk'ün umumi hallerinde vehamet, dün gece saat 24.00'te neşredilen tebliğden sonra her an artarak bugün 10 ikinci Teşrin 1938 Perşembe günü saat 9'u 5 geçe Büyük Şefimiz koma içinde terk-i diyar etmişlerdir."

Ertesi gün İsmet İnönü'nün cumhurbaşkan olduğu duyuruldu. İkinci Dünya Savaşı döneminde ise (1940) 3837 sayılı kanunla Matbuat Umum Müdürlüğü'ne bağlandı. Müdürlüğü'n başına da Selim Sarper atandı.

İlk yayın... İlk arıza!
Takvİmler 31 Ocak'ı gösterdiğinde TV'si olanlar ekran başına geçmiştir. Saat 18.30'da ekranlar ışıldar. 19.15'te ise ekrana TRT yazısı gelir. Saat 19.25'te ekranda bir Atatürk Heykeli resmi ve ekranın sol üst köşesinde "Ankara Televizyonu" görülür. Türk halkı saat 19.30'da biraz sevinç, biraz şaşkınlık içinde, siyah beyaz görüntüyle tanışır. Yapılan ilk anonsun ardından TV Müdürü Mahmut Tali Öngören açılış konuşmasını yapar. Ve ilk teknik arıza olur. 5 dakika süren arıza sırasında ekranda "Lütfen Bekleyiniz" yazısı yer alır. Daha sonra Prof. Afet İnan, öğrencilerle birlikte "Türk Devrim Tarihi" adlı belgeseli sunar. Saat 20.00'de gong vurulur ve izleyiciler ekranda ilk haber spikeri Zafer Celasun'u görürler. Zeynep Arıduru hava raporunu okur. Sonra çizgi film, "Antalya ormanları-suları" belgeseli ekrana gelir. 20.50'de kapanış yapılır, İstiklal Marşı söylenir ve TV'nin ilk günkü yayını tamamlanır.

TV'li evlerin yeni konuğu: Telesafir
TRT kolayca TRT olmamıştır. Uzun yıllar TRT muhabirliği yapan Taner Dedeoğlu anlatıyor: "Adnan Öztrak, TRT'ye ilk genel müdür oldu. 1963 yılında TBMM'de gürültüler kopartan yasada en fazla tepki alan 'özerklik' konusu idi. Bu konu üzerinde de en çok duran CKMP genel başkanı Osman Bölükbaşı oldu. Bölükbaşı 'TRT' demek yerine 'TIRT' diyerek hem Türkçeye yeni bir sözcük kazandırdı, hem de yıllarca dillerden düşmeyecek bir espri ortaya çıktı."

EVLERİN ÖNÜ CAMİYE DÖNDÜ
İlk başlarda haftada 3 gün; Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri akşamları, 3'er saat yayın yapılır. Ankaralılar akşam saatlerini iple çekmeye başladı. Televizyonu olmayanlar, televizyonu olanlara komşuluğa giderek, "telesafir" deyiminin ortaya çıkmasını sağladılar. Evlerin başköşelerine kurulan televizyonun düğmesi açılır, sesler bir anda kesilir ve herkes pür dikkat beyaz camın içinden gelen sese kulak kabartır. Borç, harç denilmez, mutlaka bir televizyon alınır.

1969 yılında, Türkler insanoğlunun aya ilk kez ayak basışını izler ve şaşkınlığı bir kez daha artar. Yarışma programlarının temelleri de o yıllarda atılır. Halit Kıvanç'ın sunduğu televizyonun ilk yarışma programı "Bildiklerimiz gördüklerimiz duyduklarımız" canlı yayınlanır. 1970'lere gelindiğinde TRT kurumu, televizyon yayınlarını 4 güne çıkartır. İzmir Televizyonu o yıl merhaba der izleyiciye. Ve 1971'de İstanbul televizyonu katılır yayınlara.

12 MART 1971 DARBESİ
12 Mart 1971 darbesi yaşanır. Muhtıra TRT ekranlarından halka duyurulur. 2 Haziran 1971'de TRT'nin ilk genel müdürü Adnan Öztrak sağlık durumunu gerekçe göstererek istifa eder. 25 Temmuz'da toplanan TRT Yönetim Kurulu genel müdürlüğe Tümgeneral Musa Ögün'ü getirir. Genelkurmay Muharebe Elektronik Daire Başkanı Tümgeneral Ögün, ordudan izin alarak 2 Ağustos'ta bu göreve gelir ve 1973 seçimleri sonuçlanıncaya kadar bu görevini sürdürür. Kurum tarihindeki ilk asker kökenli genel müdür zamanında "muhtıra" sözü günlük yaşama girer. Televizyon çalışmalarına, günlük iş muhtırası doldurma zorunluluğu getirilir.

Anayasanın 121. maddesinde yapılan değişikliklere paralel olarak TRT Kanununu değiştiren 1568 sayılı kanun, şubat ayında yürürlüğe girer. Yapılan değişiklikle kanunun 1. maddesinde yer alan TRT'nin "özerkliği" kaldırılır, "tarafsızlık" yayıncılık dönemi başlar.

YARIN
* Yıl 1966... Dünya Kupası'ndan yapılan ilk maç yayınını Halit Kıvanç nasıl kotarmıştı?

* Şikeli yarışma programında sunucu Göktay Alpman'ın başına neler geldi?

* TRT Yönetim Kurulu neden 1976 Eurovision Yarışmasına katılmama kararı aldı?

Şule TÜRKER

 
Türkiye bu krizden ne zaman çıkar?

3 Ay
6 Ay
12 Ay
1 Seneden fazla

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır