|
|
|
Okşandıkça büyüyorum
"Şefkat dilencisiyim" diyen Melih Kibar, Çiğdem Talu'dan sonraki küskünlüğünü bozup çift CD'lik albümle geri dönüyor
dMelih Kibar''ın müzik yaşamı çeyrek asrı buldu. Onunla karşılaştığım akşam ne bu gerçeği biliyordum, ne de onun 25 yıllık birikimini çift CD'lik bir albüme topladığını. Aylar süren gergin kayıt çalışmalarının ardından üzerinde uzun çırpınışlar sonucu bebeğini doğuran bir annenin yorgun mutluluğu vardı. Ruhunun tuşları o kadar doluydu ki, coşkuyla aksın diye teybimi açtım. Bestelerini 25 yıldır zihnimin tabanına nasıl döşediğini hayretle farkettim. O bestelerin, bir zamanlar eşlik ettiği sinema ve reklam filmlerinin görüntülerinden ve sözlerden kurtulunca nasıl da soyunup özgürleştiğini gördüm. Bebek sırtlarında yaşadığım o harika akşam için ortak dostumuz, bu şahane CD'nin doğumunda "ebelik" rolünü üstlenen Galip Kayıhan ve İpet Altınay'a teşekkür ettim.
Hadi anlat ne yaptın sen Melih?
Galiba bir misyonu tamamladım. 25 yıl önce niyetim besteci olmak değildi. Boğaziçi'nde kimya okudum. Müziği hobi olarak yapıyordum. Annemi 11 yaşımda kaybettim. Öğleden sonraları piyanoma bir şeyler anlatıyordum. Sonra Timur Selçuk orkestrasında çalışmaya başladım. 1975 yılında Türkiye ilk defa Eurovision'a katılmak istediği zaman Timur Selçuk'a orkestrayı kurma görevi verildi. Timur'un büyüklüğü şuradan belli ki, kendisi o müziği yapabilecek yetenekte olduğu halde, biz talebelerine ödev olarak birer Türk makamı ve ritmi verdi. Bana Hicaz-ı hümayün makamı ve beş sekizlik Türk aksak ritmi düştü. Eve geldim, bir şey çaldım. Kırk beş saniye. Hâlâ Eurovision'larda sinyal müziği o.
Hep böyle bir avazda mı doğurdun?
Evet bir çırpıda çıktı hep. Doğum sancısını hissetmedim. Ertesi gün Timur "var mı yapan?" diye sordu. Herkes "daha dün verdin" dedi. Herhalde diyorum böyle bir şey yirmi dört saat içerisinde yapılmaz. "Ya ben bir şey yaptım Timur" dedim. Çaldım. Timur döndü ve "arkadaşlar Eurovision sinyal müziği bitmiştir" dedi.
Adı neden Çoban Yıldızı?
Bir arkadaşımın annesi şair Cavidan Tümerkam koydu. "Sen çok önemli bir müzik adamı olacaksın. Çoban Yıldızı asırlardan beri gemicilere yol göstermiştir. Sana da yol gösterecektir." Çoban Yıldızı sayesinde Çiğdem Talu'yla çalışmaya başladım. Ben daha yeni besteciyim, Çiğdem Talu önemli bir isim piyasada.
Aşk ne zaman oldu?
O aşk mıydı, tabii anlatmak zor. Ben babamla beraber İngiltere'ye gittim 76'da. Bir yurtta kalacağım. Dışarıda büyük bir fırtına. Koridorda bam diye bir şeye çarptım. Baktım dostum piyano! Oturdum bir şey yaptım. Kaseti babamla Çiğdem'e gönderdim. Bayıldı, hemen söz yazdı: "İçimdeki Fırtına". İçinde fırtınalar kopan bir besteciye, "içimdeki fırtına" diye söz yazan bir kadına, o besteyi yapan...
Aşık olmasın da ne yapsın?
Bu başka bir şey. Fırtına olarak geçti. Aşk mıydı değil miydi, hâlâ bilmiyorum.
ÖLÜM TAKINTISI
İngiltere'den döndükten sonra?
Ertem Eğilmez bir gün "Çoban Yıldızı gibi bir şey istiyorum" dedi. "Hababam Sınıfı"nın hikayesini öyle bir aşkla anlattı ki, bizim bahçıvan olsaydı herhalde o da aynı besteyi yapardı. Mustafa Sandal bana "Ben bütün yavaş parçalarımı hızlı çaldım, hepsi anlamını kaybetti. Hızlıları yavaş çaldım yine anlamlarını kaybetti. Sen öyle bir beste yapmışsın ki yavaş çalındığında insanları gözyaşlarına garkedip, hızlı çalındığı zaman neşelendiriyor" dedi. Hababam Sınıfı'nın ne olduğunu ben bu sözlerden sonra anladım.
Eşin Ethel'in yeri ne müziğinde?
Beni desteklemiş bir insan ama o ilham kaynağım değil. Ben hiç ilham kaynakları peşinde koşmadım. Birinin gözlerinden etkilenip bunu bestemde yansıtmak, onun için bir beste yaptım anlamına gelmez. Otobüste bir daha hiç görmeyeceğim bir kadının ya da bir adamın bakışını da yakalayabilirim...
Bestelerde bütün insanlar vardır.
Birinin beş saniye bakışı. Birinin üç saniye yürüyüşü. Benim bir görevim daha var. Londra'da sergilenecek müzikalimin gala gecesinde ölmeyi tercih ederim burada ölmektense.
* Ölümle ilgili sabit fikrin var galiba?
Ölmekten değil, hastalanmaktan korkarım. Şefkat dilencisi olduğum için hastalık hastasıyım. Okşandıkça büyüyorum.
* Bu albümün çıkışı, şarkılarının kurtuluş günü olacak. İlk dinleyenlerden olduğum için çok mutluyum.
Ailem, bir de Çiğdem ile Timur
Kaç şarkı çıktı Çiğdem'in ölümünden sonra?
Hiç çıkamadı. 83'te Çiğdem Talu ile beraber benim de çok önemli bir kısmım öldü. Erkekler biraz kum, biraz çimento, biraz tuğladır. Bunlardan ne yapılacağına kadınlar karar verir. Çiğdem Talu da benden bir tapınak yarattı. O tapınağın içine girip kendisi tapındı. Toplam 280 küsur parça yapmışız. 106'sı bir numara. Çiğdem'in titizliğini gördüm ben. "Bir de Bana Sor"u beş defa yırttı bir heceyi oturtamadığı için. Çiğdem gibi bir lüksten yoksun kalınca küstüm. Şarkıcı olmayan şarkıcılardan ürktüm. Onlara beste vermek bedenimi para karşılığı satmak gibi geldi. Ben de egomu reklam müzikleriyle tatmin ettim. Garanti, Turkcell'le iletişim kurmak, Omo, McDonald's...
İkinci CD'de sözlü parçaların mı var?
Evet. Onlar artık benimmiş gibi gelmiyor. Benden çıktı, anonim oldu sanki. 49 yaşındayım ama biraz önce albümümün son piyano kayıtlarını bitirdim. Albüm, herhalde mayıs sonunda piyasada olur.
Misyondan söz etmiştin en başta, nedir misyonun?
Ben Timur Selçuk gibi tepeden tırnağa müzikle dolu bir adamın talebesiyim. O, şu an içeri girse ayağa kalkarım. Hayatımda bir annem, bir babam var ve bir de Timur Selçuk ile Çiğdem Talu. Onlar beni inşa ettiler. Bendeki beni buldular.
Nuriye Akman
nuriyeakman@hotmail.com
|
|
|
|