Fallardan bile Derviş çıkıyor
Tarot ve astroloji uzmanlarına sorduk, kriz acı verecek ama sonu aydınlık dediler. Meğer bu yıl Satürn ile Pluto yan yana gelmiş, büyük ölümler, politik karışıklıklar, sıkıntılar ondanmış. 1920'lerin sonunda ekonomik buhrana yol açan yine bu iki gezegenmiş
İŞİMİZ FALA KALDI
Kur, faiz, devalüasyon derken işimiz tahminlere kaldı. Bunlara son olarak "Program tutar mı, tutmaz mı?" eklendi. En yakın göl kenarına gidip Hoca'ya yoğurdun mayası ne alemde diye soracaktık ki, memlekete dünyaca ünlü iki astrolog ve tarot uzmanı geldi: Hajo Banzhaf ve Brigitte Theler. Uluslararası konferansların vazgeçilmez bu iki konuğuyla astroloji ve tarotun boyutlarını konuştuk. Tabii "Ne olacak memleketin hali?" diye sormayı ihmal etmedik. Aldığımız yanıt, Bakan Derviş'in sözlerine çok yakındı. Bana da bir tarot baktılar. Kartlara sorduğum soru, iş ve kariyere dairdi. Ne tesadüf ki açılan son kart 'derviş' kartıydı!
Astroloji ve Tarot'un fal dışında bir başka boyutu var mı?
Hajo Banzhaf: Her ikisinin de temelinde insanın kendini daha iyi anlaması yatar. Hem felsefe hem psikoloji barındırır. Tarot ve astroloji olabilecekleri anlamlandırmak ve anlam üzerine kuruludur. Bunun için zamanın niteliğine bakar. Zaman sadece saatle ölçtüğümüz nicel bir değer değildir. Karakteri de vardır. Mesela paraya ihtiyacınız olduğu bir anda, hiç beklemediğiniz bir yerden para gelir ve "Tam zamanında" dersiniz. İşte bu zamanın niteliğidir.
İnsanlar astroloji ve tarota neden gereksinim duyarlar?
H.B: Bunun cevabı tarot ve astrolojinin doğuşuna dayanır. Eski kayıtlarda insanların tanrıların seslerini duydukları yazar ve bu birden kesilir. O zaman yıldızların hareketlerine göre davranmaya başlamışlar. Hasatı ne zaman toplayacaklarını gökyüzünden anlamışlar.
Brigitte Theler: İnsanlar gökyüzüne baktığında bazı gözlemlere ulaştılar. Örneğin Mars göründüğünde büyük bir savaş çıktığını, ya da güçlü bir kralın güneş yükselirken doğduğunu gördüler. Bu bir çiftçinin "Kuşlar yüksekten uçuyor, hava şöyle olacak" demesi gibiydi. Bunlarla önce tanrıların ne istediğini anlamaya çalıştılar, daha sonra bu olaylarla yeryüzündekiler arasında bir bağlantı kurdular ve astroloji doğdu.
H.B: Bu ihtiyacın temelinde, insanoğlunun kutsal dünyayla uyumlu olma çabası vardı. Bu da doğru insanın, doğru zamanda, doğru yerde olması anlamına gelir.
Kutsal dünya nedir?
H.B: Dini yanıtını vermiyorum. Psikolojik yanıtı ise şu: Ego'dan daha güçlü değerler. Ego bilinçli kişiliğin merkezi yani aklımız. Ama bazı şeyler bunun üzerindedir. Hepimiz, bir şey yapmak istediğimiz ama bir takım güçlerce engellendiğimiz hissine kapılmışızdır. İşte o güç, kutsal dünyadır. Tarot ve astroloji ile de bu dünyaya yaklaşır ve kendimizi keşfederiz. Önemli olan kendimizi tanımak ve hayatımızı anlamlandırabilmektir. Egomuzdan uzaklaştıkça bunu başarırız.
PSİKOLOJİ BİLMEK ŞART
Bu biraz psikolojik terapiye benzedi. Onda da egolarımızdan ve komplekslerimizden uzaklaştıkça kendimizi daha iyi tanımlarız.
B.T: Kesinlikle evet.
H.B: Evet ama psikolojinin dinden ne kadar uzak olduğuna bakmak gerek.
Peki ne kadar yakın?
H.B: Aslında sınırı çok bulanık. Psikolojinin babalarından Freud, şiddetli bir ateistti. Ama meslektaşı Jung, dini boyut içeren bir psikoloji ortaya koyuyordu. Bu yüzden akademik çevrelerde Freud kadar saygı görmedi.
B.T: Tarot kartlarını okuyabilmek ya da astroloji yorumu yapabilmek için psikoloji bilmek şart. Mesela İsviçre'de, Almanya'da Tarot ve astrolojiyle ilgilenenler muhakkak psikoloji eğitimi de alır. Yoksa ciddiye alınmazlar.
Astroloji ve tarotu kişinin kendini keşfi ve hayatı anlamlandırması olarak tanımladık ve bunu yaparken yıldızlara başvuruyor. Burada önemli olan örneğin, Mars'ın hareketinden ziyade bizim ona atfettiğimiz anlam mı?
B.T: Hem evet, hem hayır. Mars'ın hareketlerine bir anlam yükleyebilmek için onun hangi düzlemde olduğunu bilmek gerek. Mars'ın Koç burcunda olması ile Balık burcunda olması farklıdır.
H.B: Mars anlamsız ve biz ona bir anlam yüklüyoruz diye bir şey yok. Onun anlamı gözlemlerden ve deneyimlerden oluşmuştur. Sembolik dilde temsil ettiği bir dil vardır. Tabii ki sadece burçları ele alırsak o zaman dünyada sadece 12 çeşit insan tipi olur ve bu da çok komik! Ama doğum haritaları her insanın eşsizliğini gösterir. Bu harita tıpkı parmak izi gibi benzersizdir. Doğduğunuzda yıldızların almış olduğu kombinasyon belki bir daha asla gerçekleşmeyecektir.
Peki, tarot ve astrolojiye dayanarak geleceği tahmin edebilir miyiz?
H.B: Gelecek sabit değildir, her an onu siz yaratırsınız. Kimse 10 yıl içinde neler olacağını söyleyemez. Tarot ve astroloji sadece ne tür deneyimler yaşayacağınızı söyler.
B.T: Bu kişiye göre de değişir. Örneğin kartların ilişki deneyimini gösterdiğini varsayalım. Bu evlenme ihtimali olan birinde evlilik olabilir. Ama 80 yaşındaki bir kadın için geçerli olamaz. Daha eski dönemlerde ya da Hindistan gibi ülkelerde insanların hayatları sınırlı olduğundan tahmin etmek kolaydır. Ama metropolde yaşayan biri için çok daha zor. Bir kart çocuğu işaret ediyorsa ve bu kadın köyde yaşıyorsa, bunun doğum olması muhtemeldir. Ama şehirde yaşıyorsa, çok daha karmaşıktır...
H.B: Kendini tanıyan birini tahmin etmek de zor. Yaşamının direksiyonu elindedir ve bir deneyimi yaşarken neler öğreneceğini tahmin edebilir, hayatını buna göre yönlendirebilir. Boşanmak üzere olan bir kadın 'boşanmayacağım' diye inat ediyorsa ona zor günler geçireceğini söylersiniz. Fakat kişi bunu kabul etmişse o zaman önünde yeni bir sayfa vardır ve kartları anlamlandırmak zorlaşır.
Yıldızlar ya da kartlar "Bu yıl bilmemne burcunun en iyi yılı" der mi?
H.B: Hayır. Bir kişiye "Bu senin en iyi yılın" demek, "bundan sonrakiler daha kötü olacak, en iyisi intihar et" demek gibi bir şey. Oysa çok yaşlı birinin bile yaşayacağı deneyimler vardır. Tüm mesele hayatı anlamlandırmak zaten. Yoksa kötü, iyi yok.
SONRASINDA GÜNEŞ VAR
İnsanların her gün gazetelerde yayımlanan burçları okumalarını, sık sık tarot uzmanlarına, astrologlara gitmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
H.B: Almanya'da günlük burçları astrologlar yazmaz. Sık sık bir astroloğa, tarot yorumcusuna gitmek bağımlılığı gösterir. Oysa bunlar, insanın özgürleşmesini amaçlar. Ama siz bunun özünü unutur da bir yorumcuya bağlanır, onun izni olmadan evinizden bile çıkamaz hale gelirseniz yanlış yaparsınız. Bu durumda ne kartlar ne de yıldızlar size bir şey söyleyemez. Söyler ama siz onu istediğiniz gibi algılarsınız.
B.T: Normalde insanlar astroloğa ya da tarot yorumcusuna senede bir gider ya da kriz dönemlerinde gider. Sizi bekleyen deneyimleri anlamlandırabilirseniz, sorunları fırsata çevirebilirsiniz. Zaten kriz dönemleri aynı zamanda fırsattır.
Hazır kriz dediniz. Türkiye'yi ne gibi deneyimler bekliyor?
H.B: Bu yıl Satürn ile Pluto yan yana geldi. İkisinin yan yana gelmesi büyük ölümleri, politik karışıklıkları, sıkıntıları gösterir. Tüm dünya bunun etkisinde ama Türkiye yıldız haritasından ötürü çok daha fazla etkileniyor. Bu iki gezegen daha önce 1920'lerin sonunda yan yana gelmişti.
O zaman Avrupa'da 1930 buhranı vardı. Türkiye'de de mi bu kadar şiddetli olacak?
H.B: Görünen o. Ama ölüm kartının yanında Güneş de var. Bunu bu yüzden bir dönemin kapanışı olarak tanımlayabiliriz. Yeni sürece geçiş uzunluğu deneyimlerinizi anlamlandırmanıza bağlı. Sancılı geçeceği kesin, çünkü en karanlık, en kötü, yanlış yönlerinizle yüzleşeceksiniz. Bu da çok acı verecek ama sonrasında güneş var. Önemli olan tüm bunlardan ders çıkarmak ve dürüstçe yüzleşmek.
BUKET AŞÇI
buket_asci@hotmail.com
|