24 Nisan gerilimi
Türkiye'nin adı iki gündür yine Batı basınında üç haberle birlikte geçiyor. Haberlerin birincisi F tipi cezaevleri için yapılan açlık grevleriyle ilgili. Dünkü gazetelerde yer alan ikinci "Türkiye" haberi, ne oldukları "karışık" bir terörist grubun İstanbul'da otel basıp turistleri rehin almasını anlatıyor. Yine Türkiye'nin adı geçen üçüncü haber de çeşitli ülkelerdeki "24 Nisan Ermeni Soykırımı Günü" faaliyetlerine ilişkindir.
Bu haberleri arka arkaya okuyan ya da televizyonda izleyen herhangi bir dünyalının kafasında oluşacak ya da beslenecek "Türkiye" görüntüsünün ne olabileceği bellidir.
Dost, düşman derken
Bu yıl 24 Nisan'da dünyanın birçok merkezinde Ermeni toplulukları her zamankinden daha etkili toplantılarla "soykırımı" tartışmasını kendi istedikleri açıdan hatırlatmış oldular. Bu toplantıların yansıma biçiminin ve yaygınlığının sonuçta "başarılı" olduğunu görmemiz gerekir.
Dünyaya dağılmış Ermeni topluluklarını birarada tutmak ve güç durumdaki Ermenistan ile dayanışma ruhunu canlandırmak amacıyla milliyetçi Ermeni örgütleri tarafından yönlendirilen "soykırımı kampanyası" en üst noktasına ulaşmış olmaktadır.
Türkiye açısından da her yıl, 24 Nisan gününün yaklaşmasıyla birlikte gerilimli bir "dost düşman ayırım" dönemi yaşanmaktadır. Türkiye'den bakıyoruz, hangi ülkede kimlerin ne tepki verdiğini izliyoruz ve yeni "dostlar" ve "düşmanlar" tespit ediyoruz.
Kendimize kırılalım
Artık Türkiye'nin de bu "kırgın" ruh halini terketmesi gerekiyor. Kırgın olacaksak önce kendi kendimize kırgın olmamız gerekiyor. Bu kadar yıl Türkiye'deki Ermeni sorunu ve 1915 olaylarıyla ilgili olarak anlamsız ve hamasi tepkiler dışında dişe dokunur hiçbir faaliyet göstermemiş olduğumuz için sadece kendimizi suçlayabiliriz. Milliyetçi Ermeni faaliyetlerine karşı "donuk milliyetçi" tepkiler gösterilmiş, bu tepkiler de yine "Türk'ün Türk'e propagandası" çerçevesini aşamamıştır.
Bugün Ermenistan'a herşeyin, her türlü tüketim maddesinin Türkiye'den gittiği bilinmektedir. Ama bunlar resmen değil, uzun bir yol aşarak, birkaç sınır geçerek ve birkaç mafyayı zengin ederek Ermenistan'a ulaşmaktadır. 24 Nisan gerilimlerinin sürmesi, milliyetçi Ermenilerin kendi halkları üzerinde baskı kurabilmeleri ve sonuçta mafyaların yaşamasını sağlamaktadır. Bu gerilim sayesinde Ermenistan halkı herşeye birkaç kat daha fazla para ödemekte ve bu para mafyaların cebine girmektedir.
Gerilimden kurtulalım
Siyasi açıdan da, Azerbaycan ile Ermenistan'ın arasındaki savaş durumunun giderilmesi yolunda inisiyatifi Amerika ile Fransa almışlardır. Şu anda önemli bir gelişme sağlanmış değildir, ama hem Washington hem Paris iki tarafa da baskıya devam etmektedir. Türkiye bu gelişmenin de dışında kalmış durumdadır. Türkiye'nin en çok aktif, etkin ve "üstte" bulunması gereken bir coğrafyada pasif ve "kenarda" kalması, eski siyasi yanlışların sonucudur.
Her yıl 24 Nisan yaklaşırken "gerilmek" Türkiye'ye hiç bir şey sağlamamıştır, sağlayacağı da yoktur. Öncelikle kendimizi bu gerilimden kurtarmamız gerekiyor ki, sağlıklı, gerçekten kendimize ve herkese faydalı adımlar atabilelim.
|