Tanrının bildiğini kuldan neden saklamalı; Türkiye'de Genelkurmay Başkanlığı; resmi-özel tüm kurumlara yüz basar.
O nedenle de, Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu'nun, 23 Nisan resepsiyonunda yaptığı konuşmalar; Türkiye'nin tam bir değişim sürecine girmiş olduğuna, artık kimsenin değiştiremeyeceği ağırlıkta yeni bir damga daha basıyor.
Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu:
- Türkiye'de hortumlama olmasaydı, ülke krize girmezdi. Son zamanlarda bir temizleme süreci başladı. Toplum bilinçlendi. Tavır koyuyor. Yolsuzluk yapanın yanına kâr kalmayacak, demiş.
Ve eklemiş:
- Silâh alınmasın denileceğine, hortumlamalar engellensin. Biz İzlanda, İsviçre, Lüksemburg değiliz. Ezbere konuşuyorlar.
Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun bugün söylediklerinin tam tersini söyleyen genelkurmay başkanlarımız da oldu vaktiyle. Bundan 30 yıl önce Cevdet Sunay Paşa, toplumun bilinçlenmesini sakıncalı buluyor ve şöyle diyordu:
- Toplumun bilinçlenmesi, ekonomik kalkınmanın önüne geçti; bunu durdurmak gerek.
Ve Lookheed olayı tüm dünyada aydınlandığı halde, Türkiye'de üstü örtülü kalıyordu.
Şayet Org. Kıvrıkoğlu'nun bugün gösterdiği duyarlılığı, Soğuk Savaş yıllarının genelkurmay başkanları da göstermiş olsaydı; Türkiye, "yaşam kalitesi açısından" Yunanistan'ın bile 65 basamak altına düşeceğine; en az 10 basamak üstünde olur ve çürümüş ülkeler listesinde baştan dördüncü sıraya tepetaklak dikilmezdi.
O nedenle Org. Kıvrıkoğlu'nun bugün "sinsi talanlarla iri yalanlara" karşı çıkması ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'i desteklediğini açıklaması, bir müjde meşalesidir.
Türkiye'de bugün 45 milyon insan elini bile sürmüyor gazetelere... Oysa sinsi talanlar üstüne olağanüstü belgeler ve açıklamalar yayınlanıyor.
Acaba Can Paker ve TÜSİAD'daki bazı "değişimciler"in öncülüğünde, belgesel "VCD-DVD"ler yapılsa..
Örneğin ulaştırma, maliye, gümrük ve devlet bakanlıkları da yapmış olan Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli'nin; Neşe Düzel'le yaptığı Dialog-röportajındaki açıklamalar, bu tür bir CD'de değerlendirilse..
Bir VCD yahut DVD düşünün ki, gazeteye elini sürmeyen milyonlarca insan, öyle bir CD sayesinde şu konuşmayı televizyonlarında izleyebiliyor.
Neşe Düzel soruyor:
- Devleti saydamlaştırmadan, siyasilerin paraları dağıtmalarına engel olabilir miyiz?
Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli yanıt veriyor:
- Mümkün değil. Devleti hem saydamlaştıracağız, hem de elini ekonomiden çekeceğiz. Şimdiki zihniyet Afrika'daki yamyam kabilelerinde bile olmaz. Amerika'da tutuklanmış kişinin, Ziraat Bankası'na 48 milyon dolar borcu var. 91 yılında kendisine bu yüzden icra gidiyor. Ama seçimler nedeniyle icra erteleniyor. Seçimlerden sonra bu kişi, bakan oluyor ve borçlu olduğu banka kendisine bağlanıyor. 48 milyon dolar borç, 8 milyon dolara indiriliyor ve T.L.'ye çevriliyor. O kişi, onu da ödeyemiyor. Zihniyete bakınız. Banka, borçluya emanet ediliyor. "Buradan istediğin kadar ye" deniyor. Bugünkü kriz, Demirel zihniyetinin çöküşüdür. Karşılıksız para dağıtıla dağıtıla, bu noktaya gelindi işte..
Belgesel talanlarla siyasetçi yalanlarını açıklayan CD'ler, en az 5 milyon satar Türkiye'de... Gazetelere ellerini sürmeyenler de, TV'lerinde izlerler yalanlarla talanları...
Heyyt be, ne hoş olur değil mi?
Can Paker ve TÜSİAD'daki bazı "değişimciler"in girişimiyle bu tür VCD ve DVD'ler yapılsa... Dolar milyarderi Soros dahi katkıda bulunabilir böyle bir girişime...
Ve Türkiye öylesine bir saydamlaşır ki.. Ve öylesine kalite kadroları çıkmaya başlar ki ön plana...
AB'nin içinde bir "Oriental mucizesi" oluruz.
Magazin
