|
|
|
Rambo filminden fırlamış gibiydi...
Swissotel baskınında 12 saat rehin kalan İngiliz Karen Early, ilk uçakla ülkesine döndü. Hikayesi ise İngiliz basınında geniş yer aldı
Önceki gün Swissotel'i işgal ederek yüzlerce müşteriye ve otel çalışanlarına korkulu saatler yaşatan Çeçen eylemcilerin teslim olmasının ardından olay yerinde saatlerdir bekleyen basın mensupları arasında büyük bir yarış başlamıştı. Kameralar lobiden korku dolu gözlerle çıkan rehineleri kovalıyor, mikrofonlar peşi sıra olaylara tanık olanlara uzanıyordu.
Swissotel'de yaklaşık 12 saat rehin kalan iki İngiliz vatandaşı, Karen Early ve Helen Somerville ise yaşadıklarını anlatmaya başladığında ise tüm kameralar ve fotoğraf makineleri onlara doğrultulmuştu. Otelin camlarındaki kurşun delikleri önünde soruları cevaplayan Early ve Somerville, ne kadar korktuklarını anlatıyorlardı.
YANGIN ÇIKTI SANDIM
İşte bu iki genç kız ilk uçakla ülkesine döndü ve yaşadıkları da İngiliz basınında geniş yer buldu. 28 yaşındaki Early, İngiliz The Times ve The Sun gazetelerine olayı şöyle anlattı:
"Saat 01.00'de otel görevlisi arayıp aşağı inmem gerektiğini söyledi. Neden diye sorduğumda, 'Kendi güvenliğiniz için' cevabını verdi. Bunun üzerine ilk başta yangın çıktığını sandım. Asansöre yöneldiğimde yangınla ilgisi olmadığını öğrendim. Silahlı bir adam karşımda bekliyordu. 'Ellerini kaldır ve lobiye doğru yürü' dedi. Herkes oradaydı."
ŞARABI TERCİH EDERİM
Karen Early, eylemcilerin kimseyi tehdit etmediğini ve kendilerine iyi davrandıklarını vurgulayarak hikayesine şöyle devam etti:
"Aşağıda ailemi aramama izin verdiler. Onlara meraklanmamalarını söyleyip, lobide Rambo filminden fırlamış gibi bir sahne olduğunu söyledim. Yiyecek ve su isteyip istemediğimi sordular. 'Kırmızı şarabı tercih ederim' dedim. İlk başta korkmuştum. Ama sonra geçti. Kimseyi tehdit etmediler ve bize iyi davrandılar."
PERSONEL HARİKAYDI
Cathay Pasifik Havayolları'nın 12 kişilik mürettebatı da rehineler arasındaydı. Mürettebat yaşadıklarını şöyle dile getirdi:
"Arkadaşlarımdan biri kapıyı çaldı ve 'Hemen dışarı çık. Burada elinde kocaman silahı olan bir adam var' dedi. Kapıyı açtığımda birden panik oldum. Ama otelin güvenlik görevlisi korkmamamı ve ne derlerse yapmamı söyledi. Sonra lobiye inip beklemeye başladık. Otel çalışanları harika bir iş başardı. Herkes sakin ve sessizdi. Kola ve sigara içmemize izin verdiler.
Fotoğrafçı Chris Brown ise baskın boyunca rehin alınanların cep telefonlarının susmadığını söyledi. Eylemciler otele girdiğinde lobide olduğunu söyleyen 31 yaşındaki Brown, "Çok gerçek dışıydı. Eğer ben bir terörist olsaydım kimsenin cep telefonuyla konuşup dışarı bilgi vermesine izin vermezdim" diye konuştu.
BAZILARI LOBİDE, BAZILARI ODADA REHİN KALDI
Öfkeden gözlerinin karardığını gördük
Yeni Zelanda'dan Tama Willis ve sevgilisi Stephanie Allington da rehineler arasındaydı. Allington olayı şöyle anlattı:
Geceyarısı 01.30'de otel çalışanları telefonla arayarak bizi uyandırdı. Ardından odaya gelen silahlı 3 eylemci lobiye inmemiz gerektiğini söyledi. Ne olduğunu anlamadık. Aşağı indiğimizde silahlı 10 kişi daha gördüm. Yaklaşık 60 kişi de ortada toplanmış duruyordu. Willis şöyle devam etti: Hayatımız tehlikedeymiş gibi hissetmedik. Ama zaman zaman gözlerinin öfkeden nasıl karardığını gördük. Zorunlu kalırlarsa bir operasyon düzenlemek için pek hazırlıklı görünmüyorlardı.
Bunu fark ettiğimde, endişeden midemde yanma hissettim. Yere öylece yatmış haldeyken tek düşündüğüm bu lanet olası yerden bir an önce çıkmayı ne kadar çok istediğimdi. Birkaç kez yerde yatmamız ve kıpırdamamız için bağırdılar.
Bir an deprem oluyor zannettim
Rehineler arasındaki Malezyalı işadamı Mohd Yunus Alias, geçirdikleri korku dolu saatleri şöyle anlattı:
"Sabaha karşı 02.30 gibi odamdaki telefon çaldı. Karşımdaki resepsiyon görevlisiydi. Hemen aşağı inmemi, acil bir durum olduğunu söyledi. Deprem oluyor zannettim. Giyinip hemen asansörle aşağı indim. Asansörün kapısı açılır açılmaz siyahlar içinde ve silahlı bir sürü adam lobide beklememi söyledi. Otel görevlileri ve müşteriler de oradaydı. Bir ara eylemcilerden birinin eşliğinde odamda unuttuğum diyabet ilacımı alabildim. Polis baskın düzenlemediği için Tanrı'ya şükrediyorum."
Odamda uyuyordum TV'den öğrendim
Baskın günü otelde bulunan ve İtalyan Radio24 radyosuna açıklama yapan Giancarlo Gramigna adlı İtalyan turist, "Uyuyordum, hiçbir şey duymadım. Sadece sabah kalkıp pencereden baktığımda polis arabalarını gördüm" dedi ve şöyle devam etti: "Asansörle aşağıya inmek istedim ama asansörler çalışmıyordu. Odama döndüm. Resepsiyona telefon ettim, cevap vermiyordu. Daha sonra televizyondan İtalyan Rai 1 kanalını açtım ve İstanbul'da bir otele baskın olduğunu öğrendim. Fakat hangi otel olduğunu söylemiyorlardı. Sonra CNN'den kaldığım otele baskın olduğunu duydum. O sırada telefon geldi ve her şeyin bittiği söylendi. "
Bir başka İtalyan 57 yaşındaki Mario Ammirati ise, "İlk önce hırsızlık sandım. Hepsinin üzerinde ceket ve kravat vardı. Susmamızı isteyip, havaya 2-3 el ateş ettiler. 30 dakika sonra herkes sakinleşti."
|
|
|
|