kapat
22.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

Avrupalı kadın baloda, Osmanlı evde


İstanbul'da yaşayan Avrupalılar, Osmanlı devlet ricalini ilk defa bir baloda görecekti. Ancak Osmanlı devlet adamlarının baloya eşlerini almadan gelmelerine Avrupalı kadınlar karşı çıkmışlardı: "Bizi Osmanlı padişahlarını eğlendirmek için mi baloya çağırıyorsunuz?"
Kadınlı erkekli sosyete hayatı asırlardır devam ediyor. Osmanlı döneminde bile fetvalara rağmen önlenemeyen ve kimi zaman "lüks hayat" boyutlarına ulaşan bu yaşama tarzı, nice devlet adamının başını yedi... Nice hükümetler gitti bu lüks hayat uğruna...

Üçüncü Ahmet devrinde Şeyhülislam olan Yenişehirli Abdullah Efendi "Bahçetül Fetava" adlı eserinde bu tür fetvalara yer vermiştir: (1289 İstanbul Ğ Sayfa 148-149)

ŞİDDETLİ AZAR
Bir kasabada oturan İslam topluluğunun erkekleri her yıl belli bir günde güzel elbiselerini giyip süslenseler, genç kızlarla kadınlar da çeşitli ziynetlerle bayram günündeki gibi süslenip, beraberce şehir yakınındaki belli bir yerde toplansalar, bütün kadınlar yüzlerini açmış bir halde, genç delikanlı yiğitler ile birlikte oturup konuşsalar ve şakalaşsalar, taraflar birbirine şeriatın izin verdiği biçimde bakışıp selam verseler, çeşitli yiyeceklerden oturup beraberce yemeği adet etseler, bunlar hakkında ne gerekmektedir?"

Cevap: Şiddetli azarlama ve zorla önleme.

Fetvaya neden olan hayat tarzı bugünkü bakış içinde kimilerince normal karşılanabilir. Ancak toplu halde şakalaşmalarının da pek şakaya gelir yanı olmadığını cevaptan anlıyoruz.

Şimdi bu birlikteliğin biraz açılıp saçılma kısmına bakalım, fetva ne diyor:

"Bazı zamanlarda erkek ve kadın bir yere toplansalar, bütün kadınlar yüzlerini, gerdanlarını ve göğüslerini açmış oldukları halde genç delikanlı yiğitlerle beraberce oturup konuşsalar, şakalaşsalar ve birbirlerine şehvetle baksalar ve bu şekilde kadınlı erkekli sohbeti adet etseler, bunlar için ne gerekmektedir? Cevap: Şiddetli azarlama ile önlenirler.

BALO HAZIRLIĞI
Sefahat hayatı beraberinde savurganlığı da getirmiş ve çığrından çıkan yaşam tarzı, Osmanlı devletinin toplumsal yapısında onanmaz yaralar açmıştı.

Osmanlı donanması 1877'de Navarin baskını ile yok edilmişti. İngiltere'nin Akdeniz Filosu Kumandanı Amiral Sir Malcolm İstanbul'a gelecek ve geçmişin izleri Blonde gemisinden atılan on dokuz pare top atışı ile unutturulmak istenecekti. Padişah II. Mahmut ile Amiral arasındaki sıcaklık İngiliz büyükelçisinin katılımı ile bu defa dostluğa dönüşmüştü. Ama dostluğun ortaya konulmasında Osmanlı erkanı sosyal ve ekonomik yönden ipin ucunu kaçıracaktı.

Blonde gemisinde verilecek balonun hazırlığı günlerce sürmüştü. İstanbul'da yaşayan Avrupalılar ile diplomatik misyon Osmanlı devlet ricalini ilk defa bir baloda görecekti. Ancak Osmanlı devlet adamlarının baloya eşlerini almadan gelmelerine Avrupalı kadınlar karşı çıkmışlardı. Diyorlardı ki: "Bizi Osmanlı padişahlarını eğlendirmek için mi baloya çağırıyorsunuz?" Sonuçta hem Avrupalı kadınlar hem de padişah ikna edilmişti. (Eylül 1929)

Gemi Türk, İngiliz ve Rus bayrakları ile süslenmişti. Sedirlerde paşalar karşılarında ise Avrupalı kadınlar yer almıştı. Emrullah Nutku bu balodaki manzarayı anlatırken içki faslından sonra Avrupalı gibi giyinen saray mensuplarının da dans ettiğini ifade eder:

"Baloda sırmalı elbiseler giymiş genç subaylar Avrupalı hanımlarla dans ediyorlardı. Bunların arasında Osmanlı sarayının Hamlet'i denilen Avni Bey de vardı. Bu genç alafrangalılık heveslerinin tipik örneği idi. Başında fes olmasa, herkes onu o gece bir Avrupalı sanacaktı. Türkler içinde Batı usulünde ilk kravat kullanan oydu. Baloya katılanların bazıları sarhoş olmuştu. Hayatında sudan başka bir şey içmemiş olan Kaptan Paşa'nın hazinedarı ve "Şeref-Resan" fırkateyninin komutanı Albay Nuri Bey de bunlardan biriydi. (Hayat Tarih mecmuası, Sayı 8-1975)

Bu sahneler Osmanlı'nın Avrupalılar tarafından düzenlenen bir baloya ilk katılışından örnektir. Fetvaların bile önleyemediği "Tatlı hayat" giderek yalı ve konaklardan da içeri girecek, ihtişamlı yaşayışa para kadar çengi ve köçek de yetmeyecekti.

Bu yüzden eğlence hayatı da sektör olmuş, her biri 100-150 kişi barındıran "çengi köçek kolları" kurulmuştu. Mey ve para su gibi akıyor, devlet hazinesi kadar edep ve adap da sıfırı tüketiyordu. Dünün mağrur ve eğilmez Osmanlısını, Avrupa zevk-ü sefaya esir etmişti. Osmanlı garp tohumu ile sefalet ekecekti.Ergun Hiçyılmaz

Maskeli balolar
Sanılır ki maskeli balolar Avrupa'dan çıkmıştır. İşin aslı öyle değil... Dokuzuncu Yüzyıl'ın ilk yıllarında Abbasi saltanatı sırasında bu tür eğlencelerin Bağdat'ta yaşandığı biliniyor. Tarihçi Will Durant, Halife El Emin'in dansöz ve şarkıcılardan oluşan bir grubu bizzat idare ettiğini yazar. Philip K. Hitti ise şu satırları tarihe düşer: "Halifenin tertip ettiği şenliğe iki bin şarkıcı katılmıştı. Harun'un oğlu El Emin'in tertip ettiği bir gece aleminde de sarayın bütün mensupları şafak sökünceye kadar eğlenmişti. Ali Mazaheri ise maskeli balolar verildiğini, kadınların erkek, erkeklerin de kadın kıyafetiyle dans ettiklerini, en serbest şekilde hareket içinde bulunduklarını beyan etmektedir.

(0 212) 251 11 77

ERGUN HİÇYILMAZ

ergunhicyilmaz@superonline.com

 
Gündemi en çok nereden takip ediyorsunuz?

İnternet Haber Portalları
Günlük Gazete
Televizyon
Radyo

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır