Derviş'in Papandreu'yu şaşırtan teklifi...
Kemal Derviş'in Dünya Bankası'nda çok iyi bir işi vardı, ülkesi için özveride bulundu ve Türkiye'nin çok zor bir döneminde, çok riskli bir görev aldı. Çöken ekonomiyi en kısa zamanda ayağa kaldırma taahhüdüyle çok geniş yetkilerle ve çok büyük bir destekle dümene geçti.
Bu gelişme bütün toplumu etkiledi. Hükümete tepki duyan bütün toplum kesimlerinde; işçisinden işverenine, köylüsüne esnafına kadar hemen herkes umut bağladı Derviş'e. Çok büyük bir kamuoyu kredisiyle işe başladı Derviş. Ancak kendisinden beklenen; hemen, en kısa zamanda bir program hazırlayıp, ekonomideki yangını önce kontrol altına alması, sonra da söndürmesi idi.
İşte bu noktada işi ağırdan aldı Derviş, çok zaman kaybetti. Bu zaman kaybıyla birlikte kendisi de kredibilite erozyonuna uğradı. Başlangıçta ona büyük umutlar bağlayan kesimlerin, siyasi kişiliklerin kafalarında şimdi "acaba yanlış mı yaptık?" soruları belirmeye başladı.
Kamuoyu nezdinde kredibitesi hâlâ yüksek. Fakat, orada da giderek hayal kırıklıkları ağır basmaya başlıyor, sokak gösterilerinde "Derviş Amerika'ya dön" pankartları açılıyor.
Ekonomik durumun günden güne kötüleşmesi, Derviş'in hanesine de eksi puanlar yazmaya başlıyor.
MHP tepkili
Ve işler zora girdikçe, sıkıntılar artmaya başladıkça kabine içinde de ciddi bir Derviş gerilimi oluşuyor. Bazı bakanlarla Derviş arasında sürtüşmeler başlıyor. Örneğin kamuoyuna karşı Derviş hakkında çok olumlu ifadeler kullanan Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün ve MHP Lideri, Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin Derviş'in bazı değerlendirmelerini ve sözlerini kolay kolay unutamayacakları konuşuluyor kulislerde. İddiaya göre, Derviş Devlet Bahçeli'nin de bulunduğu bir toplantıda şunları söylemiş:
"Telekom'a ve Emlak Bankası'na ne iş yaptığı belli olmayan bir sürü işe yaramaz parti militanı yerleştirilmiş..."
Aktarıldığına göre, bu sözlerin ardından odada buz gibi bir hava esiyor, kısa bir sessizlik oluyor ve sonra da toplantı bitiyor.
Papandreu görüşmesi
Derviş'in kabine içinde en iyi dostluk kurabildiği isimlerin başında kuşkusuz Dışişleri Bakanı İsmail Cem geliyor. Cem, hemen her konuda Derviş'e destek olmaya, yardımcı olmaya çalışıyor.
Ancak önceki gece onu da çok şaşırtan ve hayal kırıklığına uğratan bir gelişme oluyor.
Cem önceki akşam, konuğu Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu'ya Dışişleri Konutu'nda bir yemek veriyor. Dostça bir havada geçen yemek saat 23.30 sularında sonuçlanıyor. Papandreu Hilton Oteli'ne dönüyor.
Otele geldiğinde çok ilginç bir mesaj ulaştırılıyor Papandreu'ya:
"Devlet Bakanı sayın Kemal Derviş sizinle mutlaka görüşmek istiyormuş. Mümkünse yarın sabah birlikte kahvaltı etmeyi öneriyor..."
Şaşırıyor Papandreu...
"Az önce Türk Dışişleri Bakanı ile birlikteydik. Niye o kanaldan gelmedi bu teklif?" Diye düşünüyor muhtemelen. Çünkü Derviş'in görüşme teklifi, diplomatik teamüllerin, kuralların çok dışında, çok dolambaçlı bir yoldan geliyor. Yunanistan ile iş ilişkileri olan armatör Asaf Güneri; tanıdığı, dostluk ilişkisi içinde olduğu Papandreu'nun bir danışmanı aracılığıyla yapıyor bu teklifi.
"Peki" diyor Papandreu ve gece saat 24.00'ten sonra Dışişleri Bakanı Cem'e telefon ediyor. Durumu anlatıyor: "Bana sayın Derviş'ten, resmi olmayan bir kanaldan, işadamı Güneri aracılığıyla kahvaltı teklifi geldi bilginiz olsun..."
"Tabii ki çok iyi olur" diyor Cem, ancak bu teamüllere aykırı görüşme talebine canının sıkılmamış olması mümkün değil. Buna rağmen, gece yarısında bakanlığının ilgili birimine talimat veriyor:
"Kemal Derviş Papandreu ile görüşecekmiş, kendisine Türk Yunan ilişkileri konusunda çok acele kısa bir not hazırlayın..."
Böylece diplomatik ilişkiler konusunda bir ilke imza atıyor Kemal Derviş ve kabine içindeki gerilimin yaygınlaşmasını adeta zorluyor...
|