kapat

04.03.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Paranın ne önemi var!
Hafta içinde gittiğim bir tiyatro galasında karşılaştım onunla. Paramızın "pul" olduğu, Türk Lirası'nın yüzde 40 değer kaybettiği günün akşamında.

Bir yerlerden tanıyor ama bir türlü çıkaramıyordum.

Müstehzi müstehzi gülüp, "Tabii, artık beni tanımazsınız!" dedi.

Daha bir dikkatli baktım yüzüne.

Hatırladım, evet o Sabiha Hanım.

Özür falan diledim.

Bu kez taşı gediğine oturttu.

"Bu devirde artık benim hikayenin bir anlamı kalmadı ki zaten!" dedi.

Ulusça, karalı günlerin, paralı üzüntülerin (!) başladığı o akşam, Sabiha Hanım'ın hikayesi, fıkraya dönüşmüştü gerçekten!

"N'olacak bu memleketin ve krizin hali!" faslından sonra, geçmişe dair sohbete koyulduk.

Bir on yıl geçmişti Sabiha Hanım'ı görmeyeli.

Eski bir dosttu benim için; anlatacak öyküsü, sabırla dinlenecek bir hayatı vardı.

Bizim kuşağın kıyısından köşesinden yetiştiği, "elli kuruşluk zamanlar"dan bir hanımefendi. (Sahi, ben "elli kuruş"ları elime alıp tutmuş, iyi de cep harçlığı yapmıştım. Bizden önceki kuşaklar ise elli kuruşu uzattığı zaman şehirlerarası yolculuk bile yapabilirdi!)

İşte Sabiha Tansuğ, o elli kuruşların üzerine fotoğrafı basılan, daha doğrusu yüzü, paraya yapışan bir yurt evladıydı!

Bi vesile onunla "portre-röportaj" yapmış ve ortaya çıkan "eser"le, hatırı sayılır kurumlardan ödül de almıştım 10 yıl önce! Yazı, "paranın üzerinde fotoğrafı olma duygusu" üzerine kaleme alınmıştı daha çok.

Tabii ki "elli kuruş"lar tedavülden kalkmıştı ama olsun varsındı, ne güzel; kolleksiyonerlerin özenle koruduğu parçalardan biri olmuştu ya, hatta bulup buluşturana (yüzlercesini birden) Merkez Bankası karşılığını ödüyordu ya, elbette Sabiha Hanım'ın en değerli hatıralarından biriydi ya, gerisi boştu.

"Düşünebiliyor musunuz, hayattasınız, sade bir yurttaşsınız ve portrenizi bir para üzerinde görüyorsunuz." diyordu.

Sahi, o günlere kadar kağıt ya da madeni para üzerinde imparator, kral, devlet başkanı, cumhurbaşkanı görmeye alışmış olan "para sahipleri" bir sabah kalktığında, sahibi oldukları nesneye "sade bir yurttaş" portresi basılmış olduğunu görünce çok şaşırmışlardı.

Sabiha Hanım, bu alışkanlığı bozmuş "güzel yüzüyle" paramıza renk katmıştı yıllar yılı. İşte bu yüzden Sahiba Tansuğ'un hayat öyküsü gazete sayfaları için ilginçti.

Peki, piyango (!) neden ve nasıl vurmuştu ona?

Şimdi, sırtınızı dayayın duvara, biraz daha dinleyin.

Yıl 1968'di...

Anadolu giysileri ve gelin başları üzerine araştırmalar yapan ve topladığı giysileri Kültür Bakanlığı'nın desteğiyle zaman zaman yurtiçi ve yurtdışında sergileyen Sabiha Tansuğ, İstanbul'da bir sergi düzenler.

Anadolu'nun dört bir köyünden uzun emek ve uğraşlar sonucu toplanan gelin başlıkları, bu sergide İstanbul protokolünün ve sanatseverlerin beğenisine sunulur. Sergi büyük ilgi görür ve zamanın gazetelerinde büyük puntolarla yayınlanır.

İşte, o sıralarda sergiyi gezip çok beğenen biri daha vardır.

Maliye Bakanlığı Darphane Müdürü...

Sergilenen "gelin başlıklarının" Anadolu kadınının sembollerinden biri olduğuna karar veren Darphane Müdürü, beğenisini bakanlığa ve diğer üst düzey yöneticilere aktarır... Ve aklına bir fikir gelir: "Gelin başı takmış bir kadın portresi madeni paraya basılabilir."

Bu öneri, bürokrasi çarkına sokulur ve birkaç ay sonra "olur" kararı çıkar.

Teknik çalışmalar başlar. O sıralar 35 yaşında olan Sabiha Tansuğ, kendi portresini bir paranın üzerinde görebilecek olmanın sevinciyle çok heyecanlanır.

Stüdyolara girilir çıkılır, pozlar verilir ve...

Bir yılın sonunda, Sabiha Hanım'a resmi mühürlü bir mektup gelir. Darphane Müdürü Nezihi Tokar imzasıyla gönderilen mektupta, kısaca şunlar yazılıdır:

"Yeni madeni paramız 50 kuruşluğun üzerine grave edilmek üzere Ankara Kadın Başı örneğinin ve sizin, yer alması konusunda gösterdiğiniz soylu özverinizden dolayı derin teşekkürler sunarım."

Ve 1970'in sonunda Sabiha Tansuğ'lu elli kuruşlar piyasadadır artık.

Tedavülden kalkışı ise 80'li yılların başına denk düşer.

Hayatın bi tecellisi ki "elli kuruşluk zamanlar" da geride kalmıştır artık.

Seksenli yılların başı, ortası, 90'lar, sonrası...

Toplumca paraya esir olduğumuz yıllardır zaten.

Komşulukların paraya göre belirlendiği, dostlukların paraya endekslendiği, çocuk yaşların dahi repodan, borsadan, fondan, çıpadan sözettiği ama yine toplumca paranın içine ettiğimiz, paranın kirinin çıktığı yıllar.

Para sahibi olup, ar kiracısı olduğumuz yıllar. Ve paranın sürekli cüzdan değiştirdiği; bir gecede topyekün parasız kaldığımız yıllar! Parayla "sanal saadet"ler olunan yıllar! Paradan başka bir şey düşünmediğimiz yıllar!

***

Ah Sabiha Hanım ah.

O akşam niye çıktın karşıma bilmem ki. Kaç zamandır paradan puldan sözetmez olmuştuk ne güzel! Sırası mıydı şimdi!

Kurbanlık!

Duydum ki "kurbanlık esnafı" da promosyona başlamış! "Bir dana alana bir koyun bedava!"

Buna rağmen satışlar geçen yıllara oranla yüzde 70 oranında azalmış!

Şimdi tavuklar manşette! Yurdum insanı milyonlarca tavuğu boğazlamaya hazırlanıyor. Yarın kınalı kuzu sesleri yerine, gıdaklamalar duyacağız hep birlikte.

Hey gidinin kurbanlıkları hey. Bir zamanlar "Hayat" kapaklarına bile taşınırdı.

Kurbanlıklar, "kurban edilen insanlığa" kurban gitti!

Neresinden tutarsanız elinizde kalıyor aslında.

Düşünsenize. Yarın belki de ilk kez yurdun dört bir yanı "kan gölü"ne dönmeyecek. Çocuklar, "çırpına çırpına can veren koyunlar"a, (yıllar sonra bir şamar gibi beyinlere çarpılacağını bilmeden) bir "oyun" oynar gibi bakamayacak!

Ama koca bir toplumun kendince bir şölene dönüştürdüğü, ailece safiyane duygular yaşadığı, "yoksulun çorbasında tuz olma hazzı" yaşadığı kurban bayramları "milenyum" hoyratlıklarına kurban gitti bu yıl! Her şeye rağmen "hoş bayramlar" efendim...

Nebil Özgentürk

nebil@sabah.com.tr


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır