kapat

04.03.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Attila İlhan fena halde
Attila İlhan kendi şiirinin kötü reprodüksiyonlarını piyasaya sürdü... İslam'dan bihaberlerin 'ulusal sentez' palavrası... Hilmi Yavuz ve reklam kızlarını şa'pan Rıdvan Umay... Bunca sıkıntı arasında promosyon olarak da bir adet fıkra

ORHAN'A MEKTUPLAR
Sevgili Orhan, Bilmem sana da olur mu... Bazen tiyatroda bir oyuncu öyle kötü oynar ki, sen utanırsın! Bu duygunun başka varyasyonları da vardır. Mesela bir vakitler çok hoşlandığın bir parçayı yıllar sonra dinlediğinde, "Ben bunu nasıl sevmişim" dersin.

Bizim Hilmi (Yavuz) Hoca, geçen hafta Aktüel'de çıkan söyleşisinde, "Attila İlhan artık kötü şair" deyince, "Dur bir de ben bakayım" diyerek Kaptan'ın, Kimi Sevsem Sensin adlı 12'nci şiir kitabını aldım. Almaz olaydım!

"Fena halde" dökülüyor Attila İlhan. Acınacak durumda. Hagi'ye benzemiş! Hagi dediğim G.Saray'ın futbolcusu. NTV'deki '90 Dakika' programında Hıncal Uluç ile futbol yorumları yapan Haşmet Babaoğlu onun için, "Parlak günlerindeki çalımlarını ve şutlarını atmaya çalışıyor. 'Bakın hâlâ becerebiliyorum' demek istiyor. Ancak yaşlandığı için beceremiyor ve sinirleniyor" demişti. O da Hagi gibi sinirleniyor mu bilemem -ve sanmıyorum- ama Attila İlhan da, o güzel şiirleri hala yazabileceğini göstermeye çalışıyor. Bunun için başvurduğu formül de eski şiirlerini taklit etmek. Sonuç: Güzel tabloların acemice yapılmış reprodüksiyonları. Sanki o yazmamış da şiirleri, birisi Kaptan'ı tiye almaya kalkışmış; Attila İlhan'ın parodisini yapmış.

Mesela "o kızlar..." şiiri:
o kızlar değil/ bunlar/ hani saçları kehribar/ çalınmış iki zümrüt ki gözleri/ kabahatlı bakar/ onlar/ asla gelmez sana/ sen kalkıp gidersin/ her akşam/ şehvetleri düzeltir yanlışlığını/ harıl harıl/ sabaha kadar

Olabilir. Şiir zordur. İnsanı yolda bırakıverir. Ama Attila İlhan'ın fikirleri de son yıllarda kendi kendisinin klişesi haline geldi. Çuvallayıp duruyor. Mesela Zaman gazetesinde Eyüp Can ile bir söyleşi yapmıştı; utanç vericiydi. Okumak istersen Zamansız Sözler (Timaş Yayınları) adlı derlemede yer alıyor bu söyleşi. Konuşmada Attila İlhan her şeyi birbirine karıştırıyor... Eyüp Can da İslam, Nakşibendilik, Şiilik, Bektaşilik gibi konularda hızlandırılmış kursa tabi tutuyor onu. İlhan da teslim bayrağını çekiyor: "Şimdi ben o kadarını bilmem." Yahu bilmiyorsan ne diye ahkam kesiyorsun? Böylece İlhan'ın yıllardır dilinden düşürmediği "Ulusal sentez" lafının Çiller'in UDİDEM'i gibi koca bir palavra olduğunu anlıyoruz. Ne hazin!

Hilmi Yavuz dedim de... Hoca'nın Ceviz Sandıktaki Anılar diye bir kitabı çıktı. Orada yazıyor. 1950'lerde İstanbul sinemalarında bir reklam filmi varmış. On mayolu genç kız, ellerinde birer kocaman karton... Her kartonda bir harf. Yanyana gelince "Rıdvan Umay" adı okunuyor. Sirkeci'deki bir mağazanın reklamı bu. Filmde arka ses satış ve taksit şartlarını anlatırken, kızlar da işaret parmaklarını seyirciye doğru sallayarak, "Rıdvan Umay! Rıdvan Umay!" diyorlar. Derken bir seansta hergelenin teki bağırıyor: "Sizi kim s....?" Kızlar da "cevap" veriyor: "Rıdvan Umay! Rıdvan Umay!" Bu müstehçen espri hemen yayılmış, diğer sinemalarda da yapılmış. Bunun üzerine de reklam apar topar gösterimden kaldırılmış. Kitapta başka eğlenceli anekdotlar da var.

EĞİTİM SORUNU
Bu arada "fikri takip" babından bir örnek vereyim hemen.

Hani Siyaset Meydanı'nda yeni Medeni Kanun tasarısını tartışacağımızı yazmıştım ya... Sabah dörde kadar konuşuldu. Laf arasında birileri yine "Her şeyin başı eğitim" demez mi? Yahu kim uydurdu bu lafı? Külliyen yanlış. Ben de dedim ki, "Nataşa denilen fahişe kadınların birçoğu doktor, mühendis. Bilgili, diplomalı. Ama 100 dolar için vücudunu satıyor işte. Çalışacak yer olmazsa eğitimli olmuşsun, ne yazar!" İyi demiş miyim?

***

Bunca abukluktan sonra geçen gün bizim gazeteden Turgay (Noyan) Abi'nin anlattığı fıkra geldi aklıma. Uydurukçu, saf arkadaşını hayvanat bahçesinde gezdiriyormuş

- Bak bu katır. Eşekle atın birleşmesinden doğmuştur. Şu da kurt köpeği. Kurtla köpek birleşmiş, bu çıkmış.

- Yok yahu?

- Tabii, mesela devekuşu... O da kuşla devenin karışımı.

- Yok daha neler!

- Sen ne diyorsun; o da bir şey mi, bir de çoban köpeği var.

Hayırlı bayramlar. Yine yazarım. Sevgilerimle.

EmreAköz

emreakoz@sabah.com.tr


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır