Röportaj teklifim için üç bin dolar isteyen Tippi Hedren, çiftliğindeki hayvanları için ülkemden bağış isteyince damadı Banderas'ın ona hiç yardım etmediğini öğrendim

BARIŞ VE UYUM
Ertesi sabah Bo Derek'in sesiyle uyandım. "Tippi, seni Shambala'da bekliyor" dedi. Shambala'yı bulamayacağımı bildiğim için Beverly Hills Peninsula'nın genel müdürü Ali Kaşıkçı'nın eşi Nur, kuzini Nevra ve film makinemi kullanacağına söz veren satış müdürü Christine'i de cipine doldurup, 1.5 saat sonra bizi Shambala'ya götürdü.

Alfred Hitchcock'un unutulmaz filmi "Kuşlar"ın yıldızı, Melanie Griffith'in annesi Tippi Hedren'in bizi beklediği söylendi.

Yaptırdığı estetik ve bakım sayesinde hoş bir kadın Tippi Hedren. Kurduğu "Roar" (Kükreme) adlı vakıfla hayvanseverlerin bağışı sayesinde 600 dönümlük bir arazinin sahibi olmuş. Barbara Stresiand gibi aslan büyüten ve evinin altını üstüne getirince Shambala'ya bu iri kediyi verenlerin sayısı çok. Sambala'da 55'ten fazla aslan-kaplan yanı sıra 2 fil, sayısız kuş, ördek cinsi var. Arazinin bir köşesinde Tippi'nin vaktiyle çevirdiği bir filmi için kullanılan ev de şimdi şık bir kafe. Başka bir köşede siyah sanal bir safari çadır var; geceyi geçirmek isteyenler on bin dolar ödemek zorunda.

ÜÇ BİN DOLAR
Tippi Hedren, Bo Derek'in hatırını kıramayıp bize hayvanları bizzat tanıştıracağını söyledikten sonra: "Tabii her 'özel' röportaj için üç bin dolar vermeniz gerektiğini Bo söylemiştir" dedi. Önce buz gibi bir hava esti; sonra böyle bir şey bize söylenseydi Shambala'yı görmemeye razı olacağımızı nazik bir dille anlattık.

Tippi önce hepimize soğuk bir bakış fırlattı. Kısa bir şaşkınlıktan sonra çantamdan çıkardığım "The Marmara'nın çikolatalı lokumları" ve mavi nazarlıkları ona uzattık. Yüzündeki gerginlik azaldı; Shambala'yı gezdirirken aslanları ile öpüşüp koklaştı. Adlarıyla hitap edip onlarla şakalaşırken keyfi yerine geldi.

Tippi: "Türkiye'de doğaseverlerin bağışlarını göndermeyi düşünür müsünüz? diye sordu. "Peki kızınız ve Hollywood'un en fazla para kazanan damadınız Antonio Banderas size ne veriyor?" demeye kalkınca sinirle "Hiçbir şey, koca bir sıfır" dedi. Hava yine gerginleşti. Türkiye'ye dönünce İtalyan sefiresi Roya Surdo'ya Tippi ile olan maceramı anlattım. Çok içten; "Hemen İstanbul'daki bir balo tertipleyelim" dedi. Ertesi gün Tippi Hedren'e yazdığı mektubun kopyasını faksladı. Bilet satışından elde edeceği gelirin yarısını da "Sokak Çocukları" derneğimize vereceğini ilâve etmişti.

Hedren'nin yardımcısı hemen aradı ve gelirin miktarını, tatmin edici bulmadığını ve sadece kendi vakfına verildiği takdirde baloya gelmeyi düşünebileceğini söyledi.

Ve Shambala'da yaşayan sevgili, iri kedileri evlât edinmek isteyenlerin ayda muayyen bir para karşılığı uzaktan ebeveyn olabileceklerini de sözlerine ekledi.

Böylelikle hem Tippi Hedren, hem de kafeslerindeki sevgilileriyle ilişkim tamamen koptu. Ama hiçbir zaman Bo Derek'e o gün geçirdiğim kâbustan bahsetmedim. Çünkü o bu görüşmeyi iyi bir kız olduğu için ayarlamıştı.

Leyla Umar