"Hışırtı"
Cumartesi günü (25 Kasım) Bursa'da bir tören yapıldı... Başarılı işadamları "plaketle" ödüllendirildi.
Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan da törene katıldı.
Tören öncesi sohbette, herkes, "aynı konuyu" konuşuyordu:
- Af... Nereden çıktı bu af? Hortumcu da affedilecek mi?
Soruyu soranlar, tabii, Yaşar Okuyan'a bakıyorlardı.
Sonra "tören" başladı.
"Af tartışması" bu kez kürsüye taşındı.
Ve Yaşar Okuyan dayanamadı.
Kürsüye geldi...
"Bir fıkra anlatacağım" dedi.
***
Avcının biri, av dönüşü, mahalle kahvesine girmiş:
- Arkadaşlar... Ormanda yürürken... Birden önüme onbin yılan birden çıkıverdi.
Kahvedekilerden biri "atma Recep din kardeşiyiz" diye tepki göstermiş.
Diğeri "yılanları saydın mı?" diye sormuş.
Avcı demiş ki:
- Yanılmış olabilirim.... Belki onbin değil de... Dokuzbin yılandı.
Yine "olamaz... Palavra... El insaf" sesleri yükselince...
Avcı:
- Eh... Öyleyse... Sekizbin yılandı.
Kahvedekiler:
- Sekizbin de çok.
Avcı:
- Peki, beşbin de mi yoktu?
Kahvedekiler:
- İn, in...
Avcı:
- Üçbin olsun.
Kahvedekiler:
- Daha in... Daha in.
Avcı:
- Olur... Bin yılan.
Kahvedekiler:
- İn... İn... İn.
Avcı:
- Yüz yılan... Buna da itiraz edecek değilsiniz herhalde.
Kahvedekiler:
- Yine çok... İn, in.
Avcı:
- Olur... İndim... Önüme çıkan tek bir yılandı.
Bu konuşmaları sessizce dinleyen kahveci söze karışmış:
- İyi de... Bu mevsimde yılan olmaz ki.
Avcı sinirlenmiş:
- Peki, öyleyse, benim duyduğum hışırtı neydi, söyler misiniz?
***
Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan, kürsüde, bu fıkrayı anlattı ve...
"Ey Bursalılar" dedi:
- ANAP olarak, biz böyle bir affa karşıyız.
Ortağımız MHP de, içine sindiremiyor.
Adalet Bakanı ise... "Nerden çıktı bu af işi" diyor.
Fazilet'i biliyorsunuz... Tepki gösteriyor.
DYP, hepten karşı çıkıyor.
Yani, af meselesinin, TBMM'de bir sahibi yok... Savunucusu yok.
Öyleyse sevgili Bursalılar!..
Hışırtı nereden geliyor?.. Bu af hışırtısı kimden çıkıyor?.. Söyleyin Allahaşkına.
***
Yaşar Okuyan fıkrayı anlattı.
Alkışı aldı.
Kürsüden inince de, çevresindekilere dert yandı:
- Yeter artık... Nereye gitsem, aynı konu... Şunu da mı affedeceksiniz?.. Bunu da mı?.. Herkes bizi sıkıştırıyor... Yetti gayri.
***
Siyaset "halkla" yapılır.
Örgütle... Üniversiteyle... Sendikayla... Baroyla... İşverenle... Köylüyle... Esnafla... Memurla... Emekliyle... İşçiyle.
Açıkçası...
Siyaset, "sivil toplumla" yapılır.
Ve siyaset, sadece siyasetçilere... Hele, hele... "Ben partinin yöneticisiyim... Ben ne istersem o olur" diyen bir ya da birkaç parti büyüğüne bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.
Siyaseti yeterince ciddiye almayanlar, şimdi af tartışmasıyla "ciddi bir fatura" ödüyorlar. Ama bu faturayı "üstüne alan" da yok.
Sahi...
Hışırtı nereden geliyordu?