MİT'in topluma açılması ve bilgilerini medyayla, toplumla paylaşmaya başlaması yeni bir şey.. Ve iyi bir şey..
Bütün devletlerin, ulusal güvenlik çıkarlarını ilgilendiren bilgileri toplayıp değerlendiren kuruluşları var. Ama bunlar artık soğuk savaş döneminin gizliliği temel alan yöntemleriyle çalışmıyor. Bilgiyi paylaşıyor..
Toplumsal beyin gücünün katılımı da, bilginin daha iyi işlenmesini sağlıyor.
Milli İstihbarat Teşkilâtı Müsteşarı Şenkal Atasagun dün dört gazetenin temsilcilerine önemli açıklamalar yaptı.
AB üyeliğimiz için MİT ne düşünüyor?
İşte Müsteşar Atasagun'un cevabı:
"Atatürk'ün bize gösterdiği yol Batı'dır. Doğu, tehlikelerle dolu. Ben olaya daha çok ekonomik açıdan ve demokrasi açısından bakıyorum. Portekiz'e, Yunanistan'a bakın.. AB'den aldıkları yardımlar sayesinde nereden nereye geldiler? Demokrasiyi de tüm kurallarıyla kabul etmemiz lâzım. Bir Avrupalı bazı şeyleri nasıl kabul ediyorsa, biz de edeceğiz.."
Kürtçe TV sorunu bu yolda önemli bir engel gibi duruyor. Bu engelin gerçekten aşılması lâzım mı ve aşılabilir mi?
MİT'in elindeki bilgiler, dış kaynaklı Kürtçe bölücü yayınların Güneydoğu'da izlendiğini gösteriyor. Bu bir tercih mi? Değil. Çünkü bölgede özellikle kadınların yüzde 60'ı Türkçe bilmiyor. Yani Kürtçe TV, bölücü yayınlara rakip olacağı için ülkenin bütünlüğüne hizmet edecek.
Müsteşar Yardımcısı soruyor:
"Oradaki vatandaşı kazanmak istiyor musunuz, istemiyor musunuz? İstiyorsanız derdinizi anlatmanız lâzım. İşaretle mi anlatacaksınız?"
Kürtçe TV konusundaki en önemli engelin askerler olduğu söylendi şimdiye kadar.
Müsteşar Atasagun bu yargıyı çürütüyor:
"Konuya en liberal bakanlar askerler aslında. Biz bu konularda TSK ile yüzde yüze yakın aynı düşünüyoruz."
Şeffaflaşan MİT, gizli istihbarat örgütü kimliğinin ağır bastığı dönemden daha yararlı olacaktır ülkeye.
Hayalet taşlamak yerine direnç noktalarını bilerek mücadele edebilmek, Avrupa Birliği yolumuzu da kısaltacaktır.