MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ve yardımcısı Mikdat Alpay, MİT karargahında SABAH Ankara Temsilcisi Murat Yetkin, Hürriyet Ankara Temsilcisi Sedat Ergin, Milliyet Ankara Temsilcisi Fikret Bila ve Star Ankara Temsilcisi Esen Ünür'e çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kürtçe TV'ye yeşil ışık yakan Atasagun, "Apo'yu nasıl kullandıysak, Kürtçe'yi kullanırız" dedi. İşte çarpıcı açıklamalar:
* Atasagun: Kürtçe TV bir hükümet meselesi, hükümetin kararı. Hükümet sorarsa söyleriz. Güneydoğu'da çok rahat Medya TV seyrediliyor. Olayları kendi açılarından ve yalan yanlış aktarıyorlar. Rakip çıkarsa iyi olur mu, olmaz mı?
* Alpay: Oradaki vatandaşı kazanmak istiyor musunuz, istemiyor musunuz? İstiyorsanız derdinizi anlatmanız lazım. Ben 1965'te Urfa'da hakimlik stajımı yaparken vatandaşla anlaşmak için Arapça, Kürtçe tercümanlar kullanmak zorunda kalınıyordu. Bugün de öyle. Adamın anadili Kürtçe, Türkçe anlamıyor. Türkiye'nin doğrularını nasıl anlatacağız, işaretle mi? Onu kazanmak istiyorsak, ona ulaşmamız lazım. Türkiye Cumhuriyeti'nin çıkarı için Apo'yu nasıl kullanıyorsak, Kürtçe'yi de kullanırız. Bunu da başkalarının bizden istediği şekilde değil, kendi istediğimiz şekilde yapabiliriz. Türkiye'nin çıkarları için bu konuda akılcı bir politika izlenmesi lazım.
* Atasagun: Sahayı bölücülere bırakmamak meselesi.
* Alpay: Sözcükler iyilik için de, kötülük için de kullanılabilir. Türkiye Cumhuriyeti akıllılık edip sözcükleri iyilik için kullanmanın altyapısını kurabilmeli. Ama bu hükümetin işi.
- Bu konuyu hükümetle görüşüyor musunuz?
* Atasagun: Öcalan'ın asılması olayında nasıl kanaatimizi sordular ve söylediysek, Kürtçe TV meselesinde de sorarlarsa söyleriz.
- Peki bu konuyu MGK'da görüştüğünüzde askerlerle aranızda tartışma çıkmıyor mu?
* Atasagun: Hayır. Bu konuya en liberal bakanlar askerler aslında. Biz bu konularda TSK ile yüzde 100'e yakın aynı düşünüyoruz.
* Alpay: Türkiye Cumhuriyeti anaları kazanamadı. Anadili sorun. Anaları kazanabilseydik, mesele bugüne kalmazdı. Yıllarca yazdık, sonuç alamadık.
- Bir yer açık kaldı. "Kürtçe TV hükümet kararıdır, sorulursa söyleriz" dediniz. Soruldu mu?
* Atasagun: Soruldu. Biz de bu size açıkladığımız kanaatimizi verdik. TSK ve Dışişleri'yle de konuşuyoruz. Ciddi görüş ayrılığımız yok.
- Peki olması önündeki engel ne?
- Daha çok soru siyasetçilerden geliyor. 25 Şubat 1999'daki MGK'da sosyal önlemler konuşulurken, siyasiler "Bunları nasıl söylersiniz?" dediler.
* Atasagun: Tabii bizim bürokrat olarak oy sorunumuz olmadığı için daha rahat konuşuyoruz.
* Alpay: Biliyor musunuz? Apo şimdi bir Kürt Dil Kurumu kurma fikrinde. Ortak bir Kürt dili oluşturmaya çalışıyor. Atatürk'ü taklit ediyor.
* Alpay: PKK şu anda istediği zaman silahlı eyleme başvuracak bir kadroyu el altında tutuyor. Bu güç kalkmadığı sürece bizim için tehdit olacak. Hem bu güç duruyor, hem de "Demokratik cumhuriyet, barış" diyor. Bu olmaz. Silahlar teslim edilmedikçe bu olmaz. Zaten böyle bir masaya PKK ile oturup konuşma filan da olmaz. Başka temsilciler kendiliğinden çıkacaktır ortaya. Ama yine de bu eylemsizlik halinin devamı bizim için kârdır.
* Atasagun: Medya TV'yi takip ediyoruz. Sayım günü Adana'daki olayları "intifada" olarak öne çıkardılar. Şimdi Filistin modelini uygulama niyetleri var gibi. Şantaj olarak elinde tutmak istiyor.
- Yapmak istedikleri ne sizce?
* Alpay: PKK kendi sorununu Kürt sorununa mal etmeye çalışıyor. Kendisini Kürtler'in tek temsilcisi göstermek istiyor. Yaparken de terörist kimliğini unutturmak istiyor.
- Bir de AB konusu var. Kimi diyor ki, "Türkiye AB'ye yaklaştıkça bölünme tehlikesi artar." Kimi de "Hayır" diyor. Siz ne diyorsunuz?
* Atasagun: Atatürk'ün bize gösterdiği yol Batı'dır. Doğu, tehlikelerle dolu. Batı'ya gitmenin yollarını arayacağız. Demokrasiyi tüm kurallarıyla kabul etmemiz lazım. Bir Avrupalı bazı şeyleri nasıl kabul ediyorsa, biz de edeceğiz.
- Peki bunları hükümete, MGK'ya söylüyor musunuz?
n ATASAGUN: Görüşümüzü sorduklarında söylüyoruz. Bakın, Öcalan'ı getiren de biziz, asılmaması için en büyük mücadeleyi veren de biziz. 10 Ocak'taki Bakanlar Kurulu'nda Başbakan Ecevit, taslağını bizim hazırladığımız metni okudu. Bunu kendimiz için değil, ülkenin menfaati için yaptık. Apo'yu herkes kullandı. Biz neden kullanmayalım?