kapat

10.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
RUHAT MENGİ(rmengi@sabah.com.tr )


Gurur, güven, ışık kaynağı

Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli tarih uzmanlarından Cemal Kutay bana gönderdiği kitaplarını şöyle imzalamış;

"Saygıdeğer Ruhat Mengi Hanımefendi'ye,

Atatürk'ün 'Hakimiyeti Milliyesi'nden bugünlere erişmiş son emektarından gerçek Atatürk kızına sevgi ve ümit duygularıyla.."

Böyle bir notu haketmiş olmakla gurur duyuyorum.

Cemal Kutay'la hiç karşılaşmadım. Onunla uzun zamandır yapmayı düşündüğüm röportajı bile henüz gerçekleştirebilmiş değilim ama tüm kitaplarını defalarca okudum. Atatürk'ü, O'nun Türkiye'ye kazandırdıklarını ve Türkiye'nin O'nun bıraktığı değerleri yeterince koruyamamış olmasını Kutay'dan iyi anlatan biri bulunduğunu sanmıyorum. Bu kitapları bütün Türk gençlerinin okuması, sadece okuması değil iyi anlaması da şart.

Aslında bizden sonraki kuşak, bugünün gençleri Atatürk'ü ve ilkelerini bizim kuşaktan çok daha iyi değerlendiriyorlar. Televizyon programlarında onların gerçekleri nasıl kavradıklarını, Atatürk ilkelerini nasıl doğru savunduklarını, karşılarına çıkan ve Atatükçülüğü dar sınırlar içine kıstırılmış katı bir doktrin gibi veya tam tersine günlük sorunların çözümü bile ona bağlanmak zorundaymış gibi gösteren karışık kafaları elbirliğiyle nasıl aydınlattıklarını gördükçe "Bravo size" diyorum.

Onların çoğunluğunun kafaları gayet berrak ama bizim kuşağın işi zor. Bu kuşağın Atatürk'ü doğru anlayan ve inananları sıkı bir mücadele vermek zorunda bırakıldılar. Neredeyse aynen Mustafa Kemal'in Türkiye'ye Cumhuriyeti kazandırmak için gericilere karşı verdiği mücadelenin bir benzerini..

Oysa her fırsatta Atatürkçülüğü tartışan şaşkınlar bugün oturdukları masalardan özgür bir şekilde düşüncelerini yayabilmelerini Atatürk'ün milletine, milletinin de ona inancı sayesinde gerçekleştirebildiklerinin farkında değiller. Onların mümkün olduğunca aşağıladıkları bir milleti, sevdiği, inandığı, "Ne mutlu Türküm diyene" diyebildiği için başardı Atatürk özgür bir ülke yaratabilmeyi.. Onlar ise bu sözle bile dalga geçebilme küstahlığını göstererek teşekkür ediyorlar bu armağana.

Kendilerine sahip oldukları huzuru sağlayabilmek için, büyük Atatürk'e inanan binlerce Türk'ün erkek, kadın, çocuk ölüme tereddütsüz koştuklarını unutarak.

Biz ve bizden sonra gelecekler, Atatürk çocukları, O'nu ve gerçek tanımı "Bilimin öncülüğünde bir düşünce, bir felsefe, çağdaş uygarlık düzeyine yükselmek için gerekli bir devrimcilik ruhu" olan Atatürkçülüğü sonsuza kadar yaşatacağız.

10 Kasım'da O'na rahmet, yaptıklarını ve söylediklerini halâ anlayamayanlara ise zihin açıklığı ve şifa diliyorum.

Güneydoğu, Meclis Genel Kurulu'nda
Dün, Salı günü köşemde yeralan Güneydoğu "afet bölgesi" ilan edilmeli başlıklı yazımın devamını, gelen tepkileri yazarken Devlet Bakanı Hasan Gemici aradı.

Güneydoğu'daki intiharlar konusu hemen ertesi gün, Çarşamba günü Meclis Genel Kurulu'nda tartışılmış. Tartışılmış kelimesini "hakıkında konuşulmuş" anlamında kullanmıyorum. Söz din ve gelenek baskısına, ilgili olarak da başörtüsüne gelince FP'liler Bakan Gemici'ye "yalan söylüyorsun" diye bağırmışlar ve tartışma çıkmış.

Hangi konuda konuşulsa FP'liler mutlaka sözü imam hatip liselerine ve üniversitelerdeki türban tartışmasına çekiyorlar, böylece de her konunun yarım kalmasına neden oluyorlar.

Tutanakları satır satır inceledim. ANAP İstanbul Milletvekili Nesrin Nas ve Devlet Bakanı Hasan Gemici bilimsel rakamlarla Güneydoğu'da nüfus ve intihar oranındaki artışı, özellikle kadınlarda eğitim seviyesinin düşüklüğü ve ekonomik sıkıntıların, dini ve töresel baskıların intiharlardaki etkisini, terörün bu bölgeye kaybettirdiklerini ve terör sonrası yapılan yatırımları, çalışmaları gayet güzel açıklamışlar.

Yine türban kavgası
Nesrin Nas konuşmasının sonunda "Bölgedeki kızların başörtüsü yoluyla topluma ve sisteme katılmalarını engelleyen tüm önyargılarımızı tarihteki yerine göndermeliyiz; çünkü sadece eğitim insanı dönüştürür ve çağdışılıktan kurtarır" deyince ondan sonra söz alan Devlet Bakanı Gemici de şunları söylemiş: "Sayın Nesrin Nas'a bir konuda katılmıyorum. O da bölgede başörtüsünün oradaki kızların sosyalleştirilmesinin bir aracı olabileceği görüşüdür. Oysa bölgedeki gerçekler tam aksine baskıcı ve kapalı toplum yapısının olumsuz etkilerini gösteriyor."

İşte bu sözlerden sonra FP'liler tartışma çıkarmışlar. Oysa aslında hem Nesrin Nas haklı hem de Hasan Gemici. İntiharların en önemli nedenleri eğitimsizlik, toplum baskısı ve ekonomik sorunlar..

Onun için gerçekten de eğer kızların okula gönderilmemesinin tek nedeni başörtüsü olsa buna çözüm bulunması gerekirdi ama öyle değil. Bunu ilerki yazılarımda açıklayacağım Almanya'dan gelen okur mektupları da gösteriyor.

Kızlara erkeklerle eşit hakların tanınmayışı da din, gelenek, töre saplantılarnın sonucu.

Her neyse, eğer çözüme varılabiliyorsa tartışmakta hiçbir mahzur yok ama bu tartışmalarla çözüm engellenecek veya geciktirilecekse FP'liler lütfen bu huylarından vazgeçsinler.

Asıl konu Güneydoğu'daki intiharları önlemek, o bölgeyi geliştirmek.

Ayrıca.. Savundukları düşünce ve ifade özgürlüğü herkes için geçerli, yalnız kendileri için değil.

Kalp krizini durduran ilaç
Geçenlerde tesadüfen tanıştığım, yazılarımı hiç kaçırmadan okuduğunu söyleyen orta yaşın üstünde bir okurum Müfit Arıpek ilk kez duyduğum bir mucize "sprey ilaçtan" sözetti, ben de size mutlaka duyurmak istedim.

Nitrolingual adındaki bu spreyi dilinizin altına veya yanak içine bir kez sıkmanız kalp krizini o dakika önlüyor.

Müfit Arıpek Nitrolingual'le Viyana'da tanışmış. Orada bulunduğu sırada bir gün kalbi ağrımış ve sıkışmış, doktor çağırmışlar. Doktor bu spreyi kullanmış, sonra "Geçti mi ağrı?" diye sormuş.

Hayır, geçmemiş..

"O zaman kalp krizi değil" demiş.

Müfit Bey ilâcı öğrenince hemen almış ve cebinde taşımaya başlamış. Üç yıl sonra geçirdiği gerçek krizde işte bu ilâç hayatını kurtarmış..

Daha sonra gittiği Florance Nightingale Hastanesi'nde doktorlar "Enfarkstüs atlatmışsınız, nasıl geçti?" diye sorunca ilâcını göstermiş Müfit Bey..

Nitrolingual bir yıldır Türkiye'de de bulunuyor. Gerçekten mucize bir ilaç olup olmadığını Florence Nightingale'den Dr. Deniz Şener Bey'e sordum.

Cevap evet. Kalp krizini anında durduran kullanımı en kolay ve en etkili ilaç. "Aslında tüm ilk yardım çantalarında bulunması gerekir ama bizde o standartlarda ilk yardım çantası yok" dedi Deniz Bey.

Şimdi söyleyeceğim şey çok üzücü ama belki de ilâç o uçakta bulunsaydı, Kemal Sunal'ı kaybetmeyebilirdik. Uçaklar, otel resepsiyonları, restoranlar ve işyerlerindeki doktorlar için şart Nitrolingual. Ve tabii kalp krizi ihtimali olanlar için de.

Teşekkürler Sayın Müfit Arıpek.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır