Dünyada Türkiye'nin Azerbaycan'dan daha candan bir dostu var mı? İki ulusun yakınlığını anlatmak için İki devlet, bir millet sözü kullanılıyor.
Baku'dayken çarşıda, pazarda, takside bu sözün doğruluğunu yüreğinizde hissediyorsunuz. Herhalde Azeri kardeşlerimiz de aynı duyguyu özellikle sınır illerinde Kars'ta, Ardahan'dayken yaşıyorlar. Duygu yoğunluğu böyle olunca sokaktaki yurttaş merak etmeden duramıyor:
- Azeriler acep şu bizim KKTC'ni niye tanımıyor?
Bu merak elbette çok insani.
Ama gerçekçi değil! Azerbaycan böyle bir şey yapsa anında KKTC gibi tanınmaz hale geleceğini biliyor.
O yüzden önce can Azerbaycan, sonra canan!
Ama sokaktaki adamın bir başka merakı daha var:
- Acep Azerbaycan, Türkiye'nin et ve süt ürünlerine niye yasak koyır? Niye Türk etini sütünü peynirini ülkeye sokmır?
Bunu anlamak da, anlatmak da zor.
Hele Azeri makamlarının gerekçelerini duyunca daha da zor.
Gerekçe şu:
- Sizin deli dana hastalığız var. Bu İngiliz'in raporuyla sabit. Kusur kalmayısız sizin eti sütü alamayık!..
Azerbaycan Cumhuriyeti 9 yaşına bastı. Deli dana işinin üzerinden de, İngiliz'in raporunun üzerinden de o kadar zaman geçti. Ama Azeri kardeşler nedense hâlâ, İngliz'in raporuna bakıyor. Karslılar soruyor:
- Türk'ün etine bakmayan, Kıbrıslı Türk'ün devletine bakar mı?
Bu soru elbet yanlış soru.
Azerbaycan, bağımsızlığını ilan eder etmez Avrupa ailesine katılmak üzere seçimini yaptı.
Avrupa Konseyi de bu niyeti memnuniyetle not etti. Azeriler'e Ermenistan'la birlikte gözlemci üye sıfatı verdi.
Önümüzdeki ay iki ülkenin tam üyeliğine karar verilecek. Yeri gelmişken Avrupa Birliği ile Avrupa Konseyi'nin farklılığına bir kez daha işaret etmek gerek. AB şu bizim müzmin adayı olduğumuz, "Hıristiyan kulübü" diye de nitelenen, kendi özel parası, merkez bankası da bulunan 15 üyeli zenginler örgütü. Avrupa Konseyi ise AB'nin bir anlamda bekleme salonu da sayılan derneksel nitelikli kuruluş.
Geçtiğimiz pazar günü Azerbaycan'da genel seçimler yapıldı. Ama resmi sonuçlar hâlâ belli değil. Amerika'daki gibi oylar bir daha, bir daha sayılıyor. Ama seçimleri izlemeye gelen Avrupa Konseyi ile AGİT milletvekilleri raporlarını yazdılar ve kararlarını daha Baku'dayken dünya kamuoyuna açıkladılar bile:
- Seçimler hatalar ve yanlışlarla doludur. Oy sayımı ile gölgelenmiştir. Seçime katılma oranı çarpıtılmıştır. Önceden işaretli oy pusulaları kullanılmıştır. Sahte oy atma, oy sayımı sırasında sandık görevlilerini tehdit, korkutma veya yıldırma görevden uzaklaştırma gibi olaylara tanık olunmuştur. Bu nedenle yetkili makamların bu düzensizlikleri derhal incelemeye almaları ve gereğini yapmaları şarttır.