Talancılığa karşı çıkmış ozanlardan zindan şiirleri
Globalleşme sürecinin saydamlaşma boyutu, Türkiye'yi de sarmaladıkça; ülkenin biten yüzyıl içinde de, Ankara egemenleri tarafından ne kadar kötü yönetilmiş olduğu büsbütün çıkıyor ortaya...
Sade "ulusal gelir dağılımındaki adaletsizlik" açısından Tanzanya'nın bile altına düşmüşlük kepazeliği değil, kötü yönetimlerin kanıtı; bir de "andıç"lama karabasanı geldi gündeme...
Yazı çizileri Ğbazı merkezlerce- ülke yararına bulunmayan kişiler, "andıç"lanıyor ve kamuoyunun gözünden düşürülmek için; kendileri hakkında iftira ve çürütme kampanyaları planlanıyormuş. Ve bu planlar bazı tetikçiler aracılığıyla uygulanıyormuş medyada...
Biten yüzyıl boyunca; gerek soygunlara, gerek Ankara egemenlerinin baskılarına en karşı çıkmış olanlar ozanlardı...
Ozanlar boyuna içeri tıkıldı ve hapazlamacılık bir başarı yöntemi sayıldı.
Ozanların, biten yüzyıl boyunca yazdıkları hapishane şiirlerinden bir kaç örnek verelim dedik...
İşte Sabahattin Ali'nin, Rıfat Ilgaz'ın, Ahmet Arif'in, Can Yücel'in demir parmaklıklar arkasından yankılanmış sesleri...
41 yaşında öldürülmüş olan Sabahattin Ali'nin, 66 yıl önce yazmış olduğu "Hapishane Şarkısı"ndan III. bölüm...
Hapishane Şarkısı
III
Burda çiçekler açmıyor
Kuşlar süzülüp uçmuyor,
Yıldızlar ışık saçmıyor;
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Avluda volta vururum;
Kah düşünür, otururum,
Türlü hayaller görürüm;
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Gönülde eski sevdalar,
Gözümde dereler, bağlar,
Aynada hayalim ağlar;
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Dışarda mevsim baharmış,
Gezip dolaşanlar varmış,
Günler su gibi akarmış...
Geçmiyor günler,
geçmiyor...
Yanımda yatan yabancı;
Her söz zehir gibi acı,
Bütün dertlerin en gücü;
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Rıfat Ilgaz'ın 38 yıl önce yazdığı bir hapishane şiiri daha...
Yalnızlığımı anlatıyorum
Koğuşta inceden
bir lizol kokusu
Dışarda tam tamına
On Sekiz Şubat
Ne üstümdeki örtüler ısıtıyor beni
Ne altımdaki yatak
Ellerini arıyorum sıcak ellerini
Kuruyan dilim tutuşan alnım
Garipliğim nöbet nöbet gecemde
Susuzum ilaçsızım sensizim
Sıcak dudaklarını arıyorum
Camlarda karayel acımasız
Nereye baksam can çekişmesi
Gece... Yol boyu
memleket memleket
Isıtsın iyimserliğin içimi
Dağılsın ölüm korkum bir görün
Aydın bakışlarını arıyorum.
Ahmed Arif'in 35 yıl önce yazdığı bir başka hapishane şiiri...
İçerde
Haberin var mı taş duvar;
Demir kapı, kör pencere?
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğruna ölümlere
gidip geldiğim,
Zulamdaki mahzun resim,
Haberin var mı?
Görüşmecim yeşil
soğan göndermiş
Karanfil kokuyor cigaram
Dağlarına bahar
gelmiş memleketimin...
Can Yücel'in 29 yıl önce yazdığı bir başka mahpusluk şiiri...
Bi sen eksiktin ay ışığı
Bileklerimizi morartmış
yeni Alman kelepçeleri,
Otobüsün kaloriferi
bozuldu Kaman'dan sonra,
Sekiz saat oluyor
karbonatlı bir çay
bile içemedik,
Başımızda "prensip
sahibi" bir başçavuş,
Niğde üzerinden Adana
Cezaevi'ne gidiyoruz...
Bi sen eksiktin ayışığı
Gümüş bir tüy dikmek
için manzaraya!