kapat

10.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Telsim
Sapık katili nasıl yakaladık
Hafızalara nakşolan bir olaydı: İstanbul Fatih'te iki kız kardeş boğularak öldürülmüş, birine de tecavüz edilmişti. İşte, Cinayet Bürosu-Kriminal Laboratuarı işbirliği ile gerçekleşen bir katilin yakalanma öyküsü

İstanbul Fatih ilçesi Mecidiye mahallesinde 1 Ağustos 1995 günü saat 14:00 sıralarında iki kız kardeşin cesetlerinin bulunduğu ihbarının 155 Polis İmdat telefonuna bildirilmesi üzerine ekipler harekete geçer.

Eve girildiğinde dış kapı üzerindeki zorlama izleri, failin (ya da faillerin) zorla içeriye girdiği fikrini uyandırır. Ancak maktulelerin annesi kapıyı kırarak içeri girdiklerini söylemesi üzerine görevliler dış kapıdaki zorlamanın fail tarafından yapılmadığını anlar.

Maktule Gönül'ün salondaki halıda yattığı, üzerindeki yorgan kaldırıldığında cesedin çıplak olduğu ve vajinasından kan gelmiş olduğu görülerek, maktuleye tecavüz edildiği anlaşılır. Gönül'ün boyun kısmındaki "ekimoz" tabir edilen izler, maktulenin boğulmak sureti ile öldürülmüş olabileceği şüphesini doğurur. Genç kızın vücudunun sağ yanında mavi tükenmez kalemle "ANANA İPRET OLSUN" ibaresinin yazılı olduğu ve göğüs kısmına 20 bin lira bırakıldığı görülür.

Cesedin yanındaki yatağın üzerinin bariz şekilde ıslak olduğu görülerek, maktulenin yatak üzerinde öldürüldüğü sırada yatağa idrarını yapmasından kaynaklandığı, ıslaklığın fazla olmasının ise Gönül'ün uyandıktan hemen sonra öldürüldüğü fikrini uyandırır.

Yatak odasına geçildiğinde ise büyük karyola üzerinde, boynunda ip bağlı olan ve üzerinde pijaması bulunan küçük kızın cesedi ile karşılaşılır. İlk etapta yapılan harici muayenesinde tecavüze uğramadığı, iple asılmak sureti ile öldürüldüğü anlaşılır. Eve zorla girilmemiştir. Parmak izi uzmanları ev halkının haricinde yabancı bir kimsenin izine rastlamazlar.

Aileden telefonla tehdit ve rahatsız edildikleri öğrenilir. Kendisini "Alpaçino" olarak tanıtan bir şahsın, evin diğer bir kızı olan Hülya'ya hitaben, "Sen ve annen kadın pazarlıyorsunuz. Seni kaçırıp tecavüz edeceğiz" şeklinde tehdit ettiği, başkası adına hareket ettiğini bildirdiği öğrenilir.

Alpaçino lakaplı şahıs yakalanır. İfadesinde, "Olaydan önceki tarihlerde tanıdığı bir şahsın kız alıp verme meselesinden dolayı kendisinden bunları istediğini, önceleri bunu yerine getirdiğini, sonradan pişman olduğunu, cinayetle ilgisinin bulunmadığını" söyler. Araştırma ve sorgulama neticesinde şahsın olayla ilgisi tespit edilemez.

Bu arada civarda şüpheli iki kişinin görüldüğü tespit edilir. Muhitteki hırsızlıktan sabıkalı şahıslar yakalanıp sorgulanır. Ancak bu şekilde de sonuca ulaşılamaz.

Apartmandaki kişiler de şubeye alınır. Bunlardan birisi üst katta oturan dul bir bayanın 17-18 yaşlarındaki oğludur. Bu genç öldürülen Gönül'ün de samimi arkadaşıdır. Genç olay saatinde nerede olduğunu ispatlayamamıştır.

Bu arada annenin tüm ilişkileri 20 sene gerisine dek incelenir. 50 kadar şüpheli tespit edilir. Bu sayı nihayetinde ikiye kadar düşürülür. Biri üst kattaki komşunun genç oğlu, diğeri aileyi eskiden beri tanıyan, eve rahatlıkla girip çıkan hemşerileri Tahsin'dir.

Annenin beyanına göre, Tahsin ile aralarında bir araba mevzusundan dolayı ufak bir kırgınlık mevcuttur. Tahsin'in ailesinin köyde olduğu, kendisinin cinayetten birkaç gün önce İstanbul'a geldiği ve ocakçı olarak bir kahvede çalıştığı, geceleri ise bir akrabasının yanında kaldığı tespit edilir. Tahsin sorgulandığında, "Olay saatinde iş aradığını, maktuleleri kendi çocukları gibi gördüğünü, böyle bir şeyi yapmasının mümkün olamayacağını" söyler.

Şubeye getirilen bütün şahısların yazı örnekleri, cesetteki yazı ile karşılaştırılması amacıyla Adli Tıp Kurumu'na gönderilir. Kesin bir neticeye varılamaz. Yalnızca Tahsin'i yazmış olduğu örneklerdeki "İ" harfinin noktasının, failin yazısına bir miktar benzediği görülür.

Adli Tıp Kurumu'dan Gönül'ün otopsisinden alınan vajina svabında yabancı bir sıvıya rastlanıldığı öğrenilir. Bu svab Kurum'dan alınarak incelenmek üzere özel bir buz muhafazası içerisinde hava yolu ile Ankara Merkez Polis Kriminal Laboratuarı'na götürülür. İncelemede bunun meni artığı olduğu, miktarının kan grubu tespitine yetmeyecek kadar az olduğu ancak DNA incelemesinin yapılabileceği öğrenilir.

DNA incelemesinde yabancı bir genetik kimliğe de rastlanılır. Bu durum Cinayet Bürosu görevlilerini çok rahatlatır. Şimdi sıra şüphelilerin kan örneklerini DNA incelemesi için Ankara'ya gönderilmesine gelir. Ancak bu inceleme 5 gün sürmektedir ve eldeki şüpheliler de kanuni gözaltı süreleri olduğu için salıverilmişlerdir. Tahsin ve komşunun oğlundan muvaffakatları alınarak kan örnekleri alınır. Bunun usulen yapılan bir işlem olduğu söylendikten sonra şahıslar yeniden serbest bırakılır.

Ankara'dan gelen sonuçla vajinada bulunan meninin Tahsin'e ait olduğu yüzde 100 kesinlik kazanır. Fakat sanık Tahsin bulunamaz. Aranmasında görevli ekiplere, sanığı açık olarak sormamaları, sohbet esnasında nerede olduğu konusunda bilgi almaları tembih edilir. Ekip konuştukları kişilere kanın temiz çıktığını ve kendisinin artık aranmadığını söyler. Aynı zamanda Tahsin'in rahatlayarak ortaya çıkması amacıyla, basına faillerin iki kişi oldukları ve hırsızlık amacı ile maktuleleri öldürdüklerinin belirlendiği yönünde bilgi sızdırılır.

Bir ekip gizlice sanığın ailesinin yaşadığı köye gönderilir. Tahsin yoktur. Ancak aramalar gizlice sürer.

Bu arada sanık Tahsin'e rahatlatıcı haberler gitmesi için diğer şüphelilerden de kan alınmasına devam edilir. Bir hafta sonra bu çalışmalar neticesini gösterir. Tahsin köyüne gelir ve yakalanır. Daha şubeye getirmek üzere yola çıktıklarında sanık Tahsin vicdan acısıyla itiraflara başlar.

Şubeye getirildiğinde, "Kızların annesinde gözü olduğunu, sabah eve gittiğini, kapıyı çaldığında Gönül'ün açtığını, ona köye gideceğini, annesinin birşey gönderip göndermeyeceğini sormaya geldiğini söylediğini, Gönül'ün ise, 'Annem evde yok' demesi üzerine içerki odada biraz istirahat etmek istediğini söylediğini, bu şekilde eve girerek Döndü'nün yattığı odaya girdiğini, buradaki küçük yatağa uzandığında gözlerinin gardırobun üzerindeki ameliyat eldivenlerine iliştiğini, bunlarla uyumakta olan Gönül'ü okşamaya başladığını, Gönül'ün uyanması üzerine onu boğduğunu, bu esnada uyanan küçük Döndü'yü ise tehditle susturup, orada bulunan bir iple portatif masa üzerine çıkartarak tavandaki çengele astığını, maktule Gönül'e de tecavüz ettiğini, eylemi bittikten sonra olaya hırsızlık süsü vermek için Gönül'ün bileziklerini aldığını ve annesine olan duygularından ötürü Gönül'ün vücuduna yazı yazıp orada bulunan 20 bin lirayı kızın vücudunun üzerine bıraktıktan sonra olay yerinden ayrıldığını, bilezikleri bir kuyumcuya bozdurduğunu" beyan eder. Söz konusu kuyumcu bulunarak bu konudaki ifadesi alınır ve olay bütün delilleri ile açığa çıkartılır.

Sanık Tahsin tutuklanır. Birkaç gün sonra cezaevinde ranzasında boynundan kendi montu ile asılmış vaziyette intihar etmiş olarak bulunur.

"Polisin Hatıra Defterinden" adlı kitaptan derleyenler: Seyhan SEVİNÇ-Erkan KÖSE (SHA)

YARIN
Bir radyoda DJ olarak çalışan tecavüzcü, kurbanlarını hangi yöntemle belirliyordu?

Kültürlü işadamı kılığına bürünen yakışıklı dolandırıcıyı son anda nasıl yakaladık?


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır